Florence Pugh "bir daha asla" dediği rolünü açıkladı

Ari Aster'in ikinci uzun metrajlı filmi olan Ritüel, özellikle Florence Pugh'nun çarpıcı performansıyla eleştirmenlerce övülmüştü (A24)
Ari Aster'in ikinci uzun metrajlı filmi olan Ritüel, özellikle Florence Pugh'nun çarpıcı performansıyla eleştirmenlerce övülmüştü (A24)
TT

Florence Pugh "bir daha asla" dediği rolünü açıkladı

Ari Aster'in ikinci uzun metrajlı filmi olan Ritüel, özellikle Florence Pugh'nun çarpıcı performansıyla eleştirmenlerce övülmüştü (A24)
Ari Aster'in ikinci uzun metrajlı filmi olan Ritüel, özellikle Florence Pugh'nun çarpıcı performansıyla eleştirmenlerce övülmüştü (A24)

Florence Pugh, performanslarında her şeyini ortaya koyuyor. Bazen tüm benliğini verdiği rollerin yoğunluğu nedeniyle tekrar imza atmak istemediği bazı performanslar da var.

Oppenheimer ve Dert Etme Sevgilim'in (Don't Worry Darling) yıldızı, kısa süre önce kariyerini değerlendirdi ve ruh sağlığını korumak için Ritüel'deki (Midsommar) gibi bir karakteri bir daha canlandıramayacağını söyledi.

Reign with Josh Smith podcast'ine konuk olan aktris, "Kendimi korumak ve nasıl yapılacağını öğrenmek, mecbur olduğum bir şey" diyerek ekledi: 

Bazı rollere çok fazla şey verdim ve sonrasında uzun süre çöktüm.

29 yaşındaki yıldız, sözlerine şöyle devam etti:

Ritüel'de oynadığımda olduğu gibi, kendimi kesinlikle istismar ettiğimi hissettim, ki bu tür şeyleri çözmenin doğası gereği, 'Pekala, bunu bir daha yapamam, çünkü bu çok fazlaydı' demeniz gerekir.

Pugh, yönetmen koltuğunda Ari Aster'in oturduğu 2019 yapımı filmde, Jack Reynor'la birlikte rol almıştı. İkili, İsveç'te tuhaf ve vahşi bir tarikatın içine çekildiklerini keşfeden Dani ve Christian adındaki çifti canlandırmıştı.

Pugh, zor olsa da yaptığı şeyden "gerçekten gurur duyduğunu" söyledi: 

İçimden çıkan şeyle gurur duyuyorum. Pişman değilim. Ama kesinlikle kendinizle ilgili saygı duymanız gereken şeyler var ve bu benim gerçekten hayran olduğum bir şey.

Britanyalı aktris, geçen yıl konuk olduğu Off Menu podcast'inde, Ritüel'deki Dani'ye kadar "hiç bu kadar acı çeken birini oynamadığını" söylemişti.

Pugh, son olarak John Crowley'nin çektiği ve başrolü Andrew Garfield'la paylaştığı Son Ana Kadar'da (We Live in Time) oynadı.

Independent Türkçe, Deadline, Variety, GamesRadar



Punk ve Emo fosiller bilim insanlarını heyecanlandırdı

Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
TT

Punk ve Emo fosiller bilim insanlarını heyecanlandırdı

Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)
Punk ferox (üstte) ve Emo vorticaudum, 430 milyon yıl önce okyanus tabanında yaşıyordu (Nature)

Punk ve Emo fosiller, yumuşakçaların geçmişi hakkında bilinenlere meydan okuyor.

Tür sayısı bakımından dünyanın en büyük hayvan şubelerinden biri olan yumuşakçalar, iki ana gruba ayrılıyor.

Bunlardan daha çok bilineni, salyangoz, istiridye ve ahtapot gibi hayvanları içeren conchifera grubu. Diğer grupsa zırhlı deniz salyangozlarını andıran aculifera ve solucanlara benzeyen hayvanları içeriyor. 

Aculifera grubu hakkında pek bilgi olmadığını söyleyen bilim insanları, Birleşik Krallık'ta iki yeni tür keşfederek bu hayvanların geçmişine ışık tuttu.

Araştırmacılar, 430 milyon önceye tarihlenen fosillere zarar vermemek adına kalıntıları barındıran kayayı kırıp açmadı.

Bunun yerine X ışını taramalarıyla taşın içindekilerin görüntülerini aldılar ve kayadan ince dilimler keserek her katmanın fotoğrafını çektiler. Ardından bu görüntüleri bir araya getirerek organizmaların üç boyutlu görüntülerini çıkardılar.

Bilim insanları, hayvanların üstünü kaplayan dikenlerin iki alternatif rock türüyle ilişkili saç modellerine benzemesinden dolayı bu iki yumuşakçaya Punk ve Emo takma isimlerini uygun gördü. 

Ancak daha sonra türlerin resmi isimleri olarak da bunların kalmasına karar verdiler: Punk ferox ve Emo vorticaudum.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (8 Ocak) yayımlanan makalenin ortak yazarı Dr. Mark Sutton, "Dikenler muhtemelen çoğunlukla koruyucu bir amaç taşıyor" diyor.

Diğer yandan bu deniz canlılarının, vücutlarında biriken kalsiyumdan kurtulmak için de dikenler çıkarmış olabileceğini düşünüyor. 

Araştırmacılar Punk'ın nasıl hareket ettiğinden emin değil ancak Emo'ya ait bir örnekte hayvanın katlanmış bir pozisyonda durması, tırtıllar gibi yavaşça ilerlediğini düşündürüyor. 

Imperial College London'dan Dr. Sutton ayrıca Emo'nun arka kısmında aşağıya doğru bakan dikenler olduğunu söylüyor. Bu dikenler hayvanın okyanus tabanında daha rahat hareket etmesini sağlamış olabilir.

Oxford Üniversitesi'nden Luke Parry, yer almadığı çalışma hakkında "Bu isimleri gerçekten çok sevdim ve bu dikenli yumuşakçalar için kesinlikle uygunlar" diyerek ekliyor: 

Yumuşak dokuların bu şekilde korunduğu yumuşakça fosilleri son derece nadir ve bu yüzden bu alışılmadık eski hayvanların neye benzediğini üç boyutlu görmek muhteşem.

Bilim insanları, Punk ve Emo'nun dikenleri sayesinde diğer aculifera grubu yumuşakçalarından ayrıldığını söylüyor. 

Smithsonian Enstitüsü Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden Dr. Stewart Edie, ikilinin tuhaf görüntüsünün, yumuşakçaların evrimine dair yaygın kanıya darbe vurduğunu ifade ediyor.

Çalışmada yer almayan Dr. Edie, salyangoz ve istiridyeleri içeren grubun evrimsel yolculukta önde gittiğinin ve aculiferanın çok daha az çeşitliliğe sahip olduğunun varsayıldığını belirtiyor.

Ancak Punk ve Emo, bu grubun sanılandan çok daha geniş bir çeşitliliğe sahip olduğunu gösteriyor. 

Yeni çalışma ayrıca bu hayvanların soyundan gelenlerin neden bugünkü yumuşakçaların çok küçük bir bölümünü oluşturduğu sorusunu da gündeme getiriyor.

Dr. Sutton, "Bu bize yumuşakçalar ortaya çıkmaya başladığında gerçekten etrafta olan şeylere dair neredeyse eşi benzeri görülmemiş bir pencere açıyor" diyerek ekliyor: 

En önemli hayvan gruplarından birinin ilk zamanlarında neler olup bittiğine dair biraz tuhaf, beklenmedik, net bir görüş sunuyor.

Independent Türkçe, New Scientist, New York Times, Nature