40 bin kişilik araştırma: Kahveyi hangi saatte içtiğiniz ölüm riskini etkiliyor

Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)
Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)
TT

40 bin kişilik araştırma: Kahveyi hangi saatte içtiğiniz ölüm riskini etkiliyor

Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)
Bilim insanları, kahvedeki kafein dışındaki bileşiklerin de olumlu sağlık etkileri yarattığını düşünüyor (Pexels)

Sabah kahve içmenin, herhangi bir sebepten dolayı ölüm riskini gün içinde içmekten daha fazla düşürdüğü tespit edildi.

Kahvenin kalp hastalıkları ve ölüm riskini düşürdüğü çeşitli araştırmalarla ortaya konuyor. Ayrıca tip 2 diyabet, Alzheimer ve karaciğer hastalıklarına yakalanma riskini de düşürdüğü tahmin ediliyor.

ABD'deki Tulane Üniversitesi'nden Prof. Lu Qi liderliğindeki ekip, kahvenin günün hangi kısmında içildiğinin nasıl bir etki yarattığını görmek için kapsamlı bir araştırma yürüttü.

Bilim insanları 1999-2018 döneminde ABD Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'ne katılan 40 bin 725 yetişkinin verisini inceledi. Katılımcıların ankete katıldıktan sonraki 9-10 yıllık sağlık kayıtları analiz edilerek risk değerlendirmesi yapıldı.

Araştırmacılar ayrıca bir hafta boyunca nasıl beslendiğinin kaydını tutan 1463 kişinin verisini de çalışmaya dahil etti.

Bulguları hakemli dergi European Heart Journal'da bugün (8 Ocak) yayımlanan çalışmada, katılımcıların yaklaşık yüzde 36'sı öğleden önce kahve içiyordu. Yüzde 16'sı gün boyunca içerken, yüzde 48'i kahve tüketmiyordu.

Bilim insanları sabah kahve içenlerin, kalp-damar hastalıklarından ölme riskinin hiç içmeyenlere göre yüzde 31 daha düşük olduğunu kaydetti. Herhangi bir sebepten ölme riskleri de yüzde 16 daha düşüktü.

Ancak gün içinde kahve içenlerle hiç içmeyenler arasında bu farklar gözlemlenmedi. 

Ayrıca sabah kahvesi grubunda daha çok kahve içenlerin aldığı fayda daha yüksek çıktı. Sabahları bir fincan veya daha az içenlerin ölüm riskindeki düşüş daha azdı.

Dr. Qi "Bulgularımız, sadece kahve içip içmediğinizin ya da ne kadar içtiğinizin değil, günün hangi saatinde kahve içtiğinizin de önemli olduğunu gösteriyor" diyerek ekliyor: 

Diyet rehberlerimizde genellikle vakitle ilgili tavsiye vermiyoruz ancak belki de gelecekte bunu yapmayı düşünmeliyiz.

Yeni çalışma, sabah kahvesinin neden ölüm riskini düşürdüğü sorusuna cevap vermiyor. Ancak bilim insanlarının bazı tahminleri var. 

Örneğin günün ilerleyen saatlerinde kahve içmek biyolojik saat olan sirkadiyen ritmi veya uyku düzenini sağlayan melatonin hormonunun seviyelerini bozuyor olabilir. 

Bu da uyku ve kan basıncı üzerinde etki yaratarak kalp sağlığına zarar verebilir.

Makaleyle birlikte yayımlanan yazısında kardiyolog Prof. Thomas Lüscher, gün boyu kahve içenlerin genellikle az uyuduğunu ifade ediyor.

Araştırmacılar gözlemlenen sağlık etkileri büyük oranda kafeinden kaynaklansa da kahvedeki diğer bileşiklerin de rol oynadığını belirtiyor. 

Kanda iltihaplanmaya neden olan bazı maddelerin genellikle sabahları zirve yaptığını ve bu saatlerde içilen kahvedeki iltihap önleyici bileşiklerin, bunu dengeleyebileceğini söylüyorlar. Bilim insanları bu durumun kafeinsiz kahve için de geçerli olduğunu ekliyor.

Araştırmacılar bulguları desteklemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu ve kahve içme saatini değiştirmenin yarattığı etkiyi gözlemlemek gerektiğini belirtiyor.

Independent Türkçe, MedicalXpress, Guardian, CNN, European Heart Journal



Plüton, en büyük uydusunu "öpüp yakalamış"

Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
TT

Plüton, en büyük uydusunu "öpüp yakalamış"

Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)

Bilim insanları, cüce gezegen Plüton'un en büyük uydusu Charon'u "öpüp yakalama" dedikleri bir süreçle yörüngesine aldığını öne sürdü. 

Plüton'un 5 uydusundan en büyüğü Charon, cüce gezegenin yarısı kadar. Araştırmacılar Charon'un, büyük bir cismin Plüton'la çarpışması sonucu ortaya çıktığını düşünüyordu. 

Çarpışmada uzaya saçılan maddenin bir araya gelerek uyduyu oluşturduğu ve Plüton'un yörüngesine girdiği tahmin ediliyordu. Ay'ın da benzer bir şekilde oluştuğu kabul ediliyor. 

Ancak hakemli dergi Nature Geoscience'ta 6 Ocak Pazartesi günü yayımlanan makaleye göre Plüton ve Charon'un daha farklı bir geçmişi var.

Arizona Üniversitesi'nden Dr. Adeene Denton liderliğindeki ekip, iki cismin gücünü de hesaba kattıkları bilgisayar modelleri oluşturarak sistemin nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalıştı.

Dr. Denton, galaksiler veya dev gezegenler arasındaki çarpışmada gücün dikkate alınmadığını ancak Plüton ve Charon gibi küçük cisimlerde bunun kritik bir rol oynadığını söylüyor.

Mars büyüklüğünde bir cisim Dünya'ya çarptığında uzaya erimiş materyal saçılmış ve bu maddeden Ay oluşmuştu.

Dr. Denton, "Plüton ve Charon farklı; daha küçük ve daha soğuklar ve esasen kaya ve buzdan oluşuyorlar. Bu maddelerin gerçek gücünü hesaba kattığımızda, hiç beklemediğimiz bir şey keşfettik" diye açıklıyor.

Araştırmacılar Charon'un, Plüton'a çarptığını ve iki cismin kardan adam gibi bir süre birbirine yapışmış halde kaldıktan sonra ayrıldığını öne sürüyor. 

Bu süreçte bir miktar madde alışverişi yapılsa da her iki cismin de büyük ölçüde ayrı ve sağlam kaldığı düşünülüyor.

Dr. Denton "Gezegen çarpışma senaryolarının çoğu 'vur ve kaç' ya da 'sıyır ve birleş' diye sınıflandırılıyor. Bizim keşfettiğimiz ise tamamen farklı bir şey" diyerek ekliyor:

Cisimlerin çarpışarak kısa bir süre birbirine yapıştığı ve ardından kütleçekimsel bağı koruyarak ayrıldığı bir 'öp ve yakala' senaryosu sözkonusu.

Araştırmacılar Plüton'un diğer küçük uydularının bu çarpışmada salınan maddeden oluşup oluşmadığını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Ayrıca Kuiper Kuşağı'nda büyük bir uyduya sahip pek çok cisim olduğu için "öp ve yakala" yaygın bir süreç olabilir. 

Dr. Denton çarpışmanın Plüton ve Charon'un jeolojik evrimini etkilediğini ve yeraltı okyanusları meydana getirmiş olabileceğini düşünüyor. 

Araştırmacı, "Bu ilk şekillenmenin Plüton'un jeolojik evrimini nasıl etkilediğini anlamakla özellikle ilgileniyoruz" diyerek ekliyor: 

Çarpışmadan kaynaklanan ısı ve ardından gelen gelgit kuvvetleri, bugün Plüton'un yüzeyinde gördüğümüz özelliklerin şekillenmesinde kritik bir rol oynamış olabilir.

Independent Türkçe, IFLScience, Guardian, Nature Geoscience