Kafkas Dağları'ndaki 3 bin yıllık "mega kalenin" sırları açığa çıktı

Alacakaranlıkta çekilen atmosferik fotoğraf, iki geçidin birleştiği noktadaki konumu gösteriyor (Nathaniel Erb-Satullo)
Alacakaranlıkta çekilen atmosferik fotoğraf, iki geçidin birleştiği noktadaki konumu gösteriyor (Nathaniel Erb-Satullo)
TT

Kafkas Dağları'ndaki 3 bin yıllık "mega kalenin" sırları açığa çıktı

Alacakaranlıkta çekilen atmosferik fotoğraf, iki geçidin birleştiği noktadaki konumu gösteriyor (Nathaniel Erb-Satullo)
Alacakaranlıkta çekilen atmosferik fotoğraf, iki geçidin birleştiği noktadaki konumu gösteriyor (Nathaniel Erb-Satullo)

Kafkas Dağları'ndaki 3 bin yıllık bir kalenin daha önce düşünülenden neredeyse "40 kat daha büyük" olduğunu ortaya çıkaran yeni drone araştırması, Doğu Avrupa'daki Tunç Çağı yerleşimlerine dair anlayışımızı yeniden şekillendiriyor.

Dmanisis Gora adı verilen "mega kale", Avrupa, Avrasya Bozkırı ve Ortadoğu arasındaki sınırda yer alan Kafkasya bölgesinde MÖ 1500'le MÖ 500 arasında bir dönemde inşa edilmişti.

Özgün toplulukların kültürel kesişme noktası olan bölgenin uzun bir geçmişi var.

Cranfield Üniversitesi'nden Nathaniel Erb-Satullo, yer aldığı araştırma hakkında "Dmanisis Gora sadece Kafkasya'nın güney bölgesi için önemli bir bulgu değil, büyük ölçekli yerleşimlerin yapısındaki çeşitlilik açısından daha geniş bir öneme sahip" diyor.

Kazılar ilk kez 2023'te bölgedeki iki derin vadi arasındaki müstahkem bir bölümde başladı ancak yaz otlarının öldüğü sonbaharda yapılan bir sonraki ziyaret, yapının ilk başta düşünülenden çok daha büyük olabileceğini ortaya koydu.

Araştırmacılar daha sonra iç kale alanının dışında başka tahkimat ve diğer yapıların kalıntılarını buldu.

Alanın büyüklüğünü yerden anlamanın imkansız olduğunu fark ettiklerinde, bölgenin insan yapımı özelliklerini inceleyip haritalamak için drone kullandılar.

Dr. Erb-Satullo, "Drone yaklaşık 11 bin fotoğraf çekti ve bunlar gelişmiş yazılımlarla bir araya getirilerek yüksek çözünürlüklü dijital yükseklik modelleri ve ortofotolar (her noktayı dümdüz aşağıya bakıyormuşsunuz gibi gösteren birleştirilmiş resimler) üretildi" diyor.

Bu veri setleri, dikkat çekmeyen topografik özellikleri belirlememizi ve dış yerleşimdeki tüm sur duvarları, mezarlar, tarla sistemleri ve diğer taş yapıların doğru haritalarını çıkarmamızı sağladı.

Görsel kaldırıldı.
Ölçek olarak yakınında elektrik hattı direkleri bulunan 1 km uzunluğundaki dış sur duvarının fotoğrafı (Nathaniel Erb-Satullo)


Hakemli dergi Antiquity'de çarşamba günü detaylandırılan araştırma, kazı alanının daha önce düşünülenden 40 kat daha büyük olduğunu ve bir kilometre uzunluğunda bir sur duvarıyla korunan büyük bir dış yerleşime sahip olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacılar, hangi özelliklerin yeni olduğunu anlamak için fotoğrafları Soğuk Savaş dönemi casus uydu görüntüleriyle karşılaştırdı.

Bu da eski yerleşimin bazı bölümlerinin modern tarım nedeniyle zarar gördüğünü ortaya çıkardı.
 

Görsel kaldırıldı.
Dış yerleşimdeki yapılar ve sol üstte görünen 1 km uzunluğundaki sur duvarı (Nathaniel Erb-Satullo)

Araştırmacılar, kalenin bölgedeki gezgin pastoral gruplarla etkileşimin ardından genişlediğinden ve dış kısımdaki büyük yerleşimin muhtemelen mevsime göre genişleyip daraldığından şüpheleniyor.

Bilim insanları, Asya, Avrupa ve Ortadoğu'nun kesişim noktasındaki kritik öneme sahip bu bölgenin nüfus yoğunluğu, hayvan hareketleri ve tarımsal uygulamalarına ışık tutacak daha fazla çalışma yapılmasını umuyor.

Bölgedeki yerleşimler üzerine gelecekte yapılacak araştırmalar, Geç Tunç Çağı ve Erken Demir Çağı toplumlarına ve bu toplulukların nasıl işlediğine dair yeni bilgiler de sağlayabilir.

Independent Türkçe



Küçük bir balığın günde 27 kere çiftleşebildiği tespit edildi

Boyu 3,6 santimetreye ulaşan medaka balıkları, Japonya'daki pirinç tarlalarında yaşıyor (iNaturalist)
Boyu 3,6 santimetreye ulaşan medaka balıkları, Japonya'daki pirinç tarlalarında yaşıyor (iNaturalist)
TT

Küçük bir balığın günde 27 kere çiftleşebildiği tespit edildi

Boyu 3,6 santimetreye ulaşan medaka balıkları, Japonya'daki pirinç tarlalarında yaşıyor (iNaturalist)
Boyu 3,6 santimetreye ulaşan medaka balıkları, Japonya'daki pirinç tarlalarında yaşıyor (iNaturalist)

Medaka balığının erkeklerinin günde 27 kere çiftleşebildiği bulundu. 

Japon pirinç balığı diye de bilinen medaka, Asya ülkesindeki pirinç tarlası, gölet ve bataklık gibi yerlerde yaşıyor. 

Pek çok balık türü gibi medaka da dış döllenme yoluyla ürüyor. Yani dişiler suya yumurtasını bıraktıktan sonra erkekler spermlerini salarak yumurtayı döllüyor. 

Bilim insanları bu üreme hücrelerini toplamak zor olduğu için balıkların peş peşe çiftleştiği durumlarda başarı oranının nasıl değiştiğinin bilinmediğini söylüyor.

Bunu tespit etmek hayvanların hayatta kalma ihtimallerini anlamaya katkı sağladığı için önem arz ediyor. 

Japonya'dan bilim insanları bu süreci aydınlatmak için bir çalışma yürüterek bulgularını 8 Ocak'ta hakemli dergi Royal Society Open Science'ta yayımladı.

Medaka balıklarının doğal ortamlarında nisandan eylüle kadar süren üreme döneminde dişiler günde bir yumurta bırakırken, erkekler birden fazla yumurtayı dölleyebiliyor. 

Araştırmacılar yürüttükleri deneyde erkek balıkları, bir dişi içeren akvaryumlara koydu. Çiftleşme gerçekleştikten sonra erkekler, başka bir akvaryumdaki dişiyle baş başa bırakıldı.

Erkekler, üst üste üç dişinin yumurtasını döllemeden bırakana kadar bu süreç devam etti.

Bilim insanları medaka balıklarının erkeklerinin bir günde ortalama 19 kere çiftleştiğini saptadı. Bu sayı en düşük 4 olarak kaydedilirken, bazı balıklar bir gün içinde 27 kere çiftleşti. 

Ancak araştırmacılar sperm sayısı ve kalitesinin gittikçe azaldığını gözlemledi. 

Balıklar, ilk üç çiftleşmede günlük spermlerinin yarısından fazlasını kullanırken, bu etkileşimlerin neredeyse hepsi döllenmeyle sonuçlandı.

Diğer yandan 10. çiftleşmeden sonra döllenme kayda değer derecede azaldı ve bir noktadan sonra tamamen kesildi. 

Dişiler çiftleşme sırasında bütün yumurtalarını saldığı için bu durum, çoğu yumurtanın boşa gitmesine yol açabilir. 

Yeni araştırma medaka balıklarının doğal ortamındaki zorlukları yansıtmıyor. Fakat yine de bu hayvanların başarısızlıkla sonuçlanan üreme çabalarını daha iyi anlama yolunda önemli bilgiler sunuyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Popular Science, Royal Society Open Science