Neden çoğu kişi uykusunda örümcek yuttuğunu düşünüyor?

Bilim insanları, örümceklerin insanların ağzından uzak duracağını söylüyor (Unsplash)
Bilim insanları, örümceklerin insanların ağzından uzak duracağını söylüyor (Unsplash)
TT

Neden çoğu kişi uykusunda örümcek yuttuğunu düşünüyor?

Bilim insanları, örümceklerin insanların ağzından uzak duracağını söylüyor (Unsplash)
Bilim insanları, örümceklerin insanların ağzından uzak duracağını söylüyor (Unsplash)

Çoğu kişi insanların uyurken örümcek yuttuğu iddiasını duymuştur. Hatta bazıları, ortalama bir insanın yılda 8 örümceği mideye indirdiğini öne sürüyor. 

Peki bu iddialar gerçeği ne kadar yansıtıyor? 

Bilim insanlarına göre, örümceklerin insanların ağzına girmesi son derece düşük bir ihtimal.

Örneğin çoğu örümcek türü, insanların yanına yaklaşmayı pek tercih etmiyor. "Onlar senden daha çok korkuyor" ifadesi klişe olsa da bu durumda doğru bir varsayım.

İnsanların nemli ağzı, örümceklere pek çekici gelmiyor. Smithsonian Enstitüsü'nden böcekbilimci Floyd Shockley, örümceklerin oksijen soluduğunu ve ağzı "çoğunlukla karbondioksit ve su buharı içeren sıcak, nemli bir mağara" gibi gördüklerini belirtiyor.

Shockley, birinin piyangoyu kazanma ihtimalinin, uyurken ağzına örümcek girmesinden daha yüksek olduğunu ifade ediyor.

Britanya Araknoloji Topluluğu'ndan Dr. Geoff Oxford da "Biri uyurken sıcak hava alıp verir" diyerek ekliyor:

Neden bir örümcek içeri girsin ki? Böyle bir şey yapmazlar.

Bilim insanları ayrıca bu inanış devam etmesine karşın iddiaları destekleyen vakalara rastlanmadığını söylüyor.

ABD'deki Burke Müzesi'nden örümcek uzmanı Rod Crawford "Bilimsel ya da tıbbi literatürde böyle bir vaka resmi kayıtlarda yer almıyor" diyerek ekliyor: 

Milyonlarca insan bir şekilde başka birini uyurken izlemiştir; peki neden bir örümceğin uyuyan kişinin ağzına girmeye çalıştığına dair tek bir görgü tanığımız yok?

Crawford bugüne kadar kulağında örümcek yakalayan bir kişiye, burnunda bulan iki kişiye ve çocukken, uykularında örümcek olduğunu düşündükleri bir şeyi ağızlarından tutup attığını söyleyen birkaç kişiye rastladığını ifade ediyor.

Kimsenin elinde kanıt olmadığını söyleyen bilim insanı "Bir örümceğin, nefes alan devasa bir canavarı ziyaret edip ağzına gireceğine ikna olmadım" diye ekiyor.

Peki neden insanlar bu iddialara inanmayı sürdürüyor? Cambridge Üniversitesi Zooloji bölümünden Dr. Matt Wilkinson "Bu bir efsane olmasında karşın birçok insan bunu gerçek gibi kabul ediyor" diyor.

IFLScience'a göre, bu iddiaların kaynağı belirsiz. 

"Lisa Birgit Holst" adında birinin 1993 tarihli bir yazısı kaynak gösterilse de daha sonra bunun sahte olduğu ortaya çıkmıştı. Gerçek birine karşılık gelmeyen yazarın isminin "tHis is a Big troLl" (Bu büyük bir trol) ifadesinin anagramı olduğu anlaşılmıştı.

Duke Üniversitesi'nden psikologların bir araştırmasına göre, eğer bir bilginin yanlış olduğuna inanmak gibi bir neden yoksa genellikle bunun nereden öğrenildiği hatırlanmıyor.

Ayrıca bazı uzmanlar, doğru bilgilerle yanlış olanlardan daha sık karşılaşıldığı için bir şeyin otomatik olarak doğru kabul edilebileceğini söylüyor. Bir bilgiye inanmamak ikinci bir adım gerektirdiğinden, iddiaları doğru varsaymak zaman ve enerji tasarrufu sağlıyor.

Örümcekle ilgili iddiaların kabul edilmesinde muhtemelen çok sık tekrar edilmesinin de payı var. Bu durum, insanların örümceklere yönelik korkusuyla birleşince gece uykuda ağza girmeleri gibi "tuhaf" davranışlar sergilemeleri daha inandırıcı gelebiliyor.

Uzmanlar böyle bir şey yaşanma ihtimalinin çok düşük olmasının yanı sıra gerçekleşmesi durumunda bir zarar vermeyeceğini de belirtiyor. 

Virginia'daki Hampden-Sydney College'da biyoloji alanın emeritus profesör olan Bill Shear, eğer böyle bir şey olursa örümceğin mide asidine ineceğini ve "insana hiçbir zarar vermeden" neredeyse anında öleceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Washington Post, BBC, Burke Müzesi, Psychology of Learning and Motivation, Case Western Reserve Üniversitesi



Evrimsel silahlanma yarışının en eski kanıtı ortaya çıktı

Lapworthella fasciculata'nın kabuğundaki delikler, canlıların evrimindeki en önemli olaylardan birinin gizemini aydınlatıyor (Current Biology)
Lapworthella fasciculata'nın kabuğundaki delikler, canlıların evrimindeki en önemli olaylardan birinin gizemini aydınlatıyor (Current Biology)
TT

Evrimsel silahlanma yarışının en eski kanıtı ortaya çıktı

Lapworthella fasciculata'nın kabuğundaki delikler, canlıların evrimindeki en önemli olaylardan birinin gizemini aydınlatıyor (Current Biology)
Lapworthella fasciculata'nın kabuğundaki delikler, canlıların evrimindeki en önemli olaylardan birinin gizemini aydınlatıyor (Current Biology)

Bilim insanları evrimsel silahlanma yarışının en eski örneğini buldu. 

Yaklaşık 540 milyon yıl önce başlayan Kambriyen Patlaması sırasında, daha önce eşi görülmemiş bir hayvan türü çeşitliliği ortaya çıkmıştı.

Bilim dünyası, bu hızlı çeşitlenmenin nedenini uzun süre anlamaya çalıştı. Önde gelen teorilerden biri de evrimsel silahlanma yarışı denen bir sürece işaret ediyor.

Bu süreç, hem av hem de avcıların hayatta kalmak için sürekli yeni yöntemler geliştirmesini gerektiriyor. Örneğin bazı yarasa türleri, güveleri tespit edebilmek için biyosonar (ses dalgalarıyla algılama) özelliği geliştirdi. Daha sonra av olmak istemeyen güveler, karşı sonarlarıyla yarasaların kafasını karıştırmaya başladı. 

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden Russell Bicknell "Avcı-av etkileşimleri sık sık Kambriyen Patlaması'nın ana itici gücü olarak anlatılır" diyerek ekliyor: 

Ancak avın, avlanmaya doğrudan yanıt verdiğini ve avcının da aynı şeyi yaptığını gösteren deneysel kanıtlar çok az.

Bicknell ve ekip arkadaşları, aradıkları kanıtı Güney Avustralya'da buldu. Araştırmacılar,  Kambriyen döneminde yaşamış Lapworthella fasciculata adlı bir türün 200'den fazla fosilleşmiş örneğini keşfetti. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de yayımlanan çalışmada incelenen örneklerin boyutu, bir kum tanesinden elma çekirdeğine kadar değişiyor. 

Araştırmacılar, örneklerin üstündeki deliklerin konumu ve incelenen tüm kabukların aynı yerinde bulunmaları nedeniyle delikleri, avcı bir hayvanın açtığını düşünüyor.

Bilim insanları, örneklerin yaşlarını belirleyerek kabukların, bir dizi delik açılmasından sonra kalınlaştığını tespit etti. Ayrıca delikli kabukların sıklığı zaman içinde azalıyordu. 

Ancak bir solucan veya yumuşakça türü olduğu düşünülen avcı hayvan, zaman içinde delici aletini geliştirerek deliklerin tekrar artmasına yol açmıştı. Bunun karşısında L. fasciculata'nın kabuğunu daha kalın hale getirmesiyle delikli örneklerin azaldığı görüldü. 

Bilim insanları yaklaşık 517 milyon yıl önce yaşanan bu olayın, evrimsel silahlanma yarışının en eski örneği olduğunu söylüyor.

Bicknell, "İlk kez bu kritik öneme sahip evrimsel kayıt, avlanmanın erken hayvan ekosistemlerinin çoğalmasında önemli bir rol oynadığını ve Kambriyen Patlaması sırasında bu tür fenotipik değişikliklerin ne kadar hızlı ortaya çıktığını gösteriyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BBC Discover Wildlife, Current Biology