Bilim insanları uyardı: Sanılandan çok daha fazla süper kütleli kara delik saklanıyor olabilir

Bu illüstrasyonda sıcak gaz diski, bir kara deliğin etrafında dönüyor. Sağa doğru uzanan gaz akışı, kara delik tarafından parçalanan yıldızdan geriye kalanlar. Kara deliğin üzerindeki sıcak plazma bulutu (elektronlarından arınmış gaz atomları) korona diye biliniyor (NASA/JPL/Caltech)
Bu illüstrasyonda sıcak gaz diski, bir kara deliğin etrafında dönüyor. Sağa doğru uzanan gaz akışı, kara delik tarafından parçalanan yıldızdan geriye kalanlar. Kara deliğin üzerindeki sıcak plazma bulutu (elektronlarından arınmış gaz atomları) korona diye biliniyor (NASA/JPL/Caltech)
TT

Bilim insanları uyardı: Sanılandan çok daha fazla süper kütleli kara delik saklanıyor olabilir

Bu illüstrasyonda sıcak gaz diski, bir kara deliğin etrafında dönüyor. Sağa doğru uzanan gaz akışı, kara delik tarafından parçalanan yıldızdan geriye kalanlar. Kara deliğin üzerindeki sıcak plazma bulutu (elektronlarından arınmış gaz atomları) korona diye biliniyor (NASA/JPL/Caltech)
Bu illüstrasyonda sıcak gaz diski, bir kara deliğin etrafında dönüyor. Sağa doğru uzanan gaz akışı, kara delik tarafından parçalanan yıldızdan geriye kalanlar. Kara deliğin üzerindeki sıcak plazma bulutu (elektronlarından arınmış gaz atomları) korona diye biliniyor (NASA/JPL/Caltech)

Yeni bir araştırmaya göre, evren sandığımızdan çok daha fazla süper kütleli kara deliğe ev sahipliği yapıyor olabilir.

Araştırmacılar, bunların birçoğunun görüş alanımızın ötesinde gizlendiğini ve bunun, kozmostaki dönen boşluk sayısını kayda değer derecede eksik hesapladığımız anlamına gelebileceğini öne sürüyor.

Southampton Üniversitesi'nden gökbilimciler, bazıları Güneş'ten milyarlarca kat daha ağır bu galaktik devlerin yüzde 35'inin, kalın gaz ve toz bulutları tarafından gizlendiği için keşfedilemediğini söylüyor.

Bu sayının daha önce yaklaşık yüzde 15 olduğu tahmin ediliyordu.

Astrophysical Journal'da yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Profesör Poshak Gandhi "Kara delikler evrendeki en gizemli cisimler ve her yerdeler; yine de nasıl evrimleştiklerini hâlâ tam olarak bilmiyoruz" diyor.

Çok daha fazlasının göz önünde gizlendiğini, normal teleskoplar tarafından görülemeyecek şekilde toz ve gazın arkasına saklandığını bulduk. Çevrelerindeki yıldızlararası materyali tüketerek büyüyen kara deliklerin son derece hassas bir sayımına ilk kez sahibiz.

Prof. Gandhi "Eğer Samanyolu Galaksisi'nde süper kütleli kara delik olmasaydı, gökyüzünde çok daha fazla yıldız olabilirdi" diye ekliyor.

Bu, kara deliklerin bir galaksinin evrimini nasıl etkileyebileceğinin sadece bir örneği.

Bilim insanları ekibi, NASA'nın Kızılötesi Astronomi Uydusu ve X ışını uzay teleskobu NuSTAR'dan alınan verileri kullanarak süper kütleli kara delikleri çevreleyen bulutlardan gelen kızılötesi emisyonları analiz etti.

Prof. Gandhi "Kara delikler karanlık olmasına karşın çevrelerindeki gazın ısınıp yoğun bir şekilde parlaması, onları evrendeki en parlak nesnelerden bazıları haline getiriyor" diye ekliyor.

Gizlendiklerinde bile, çevrelerindeki toz bu ışığı kızılötesi radyasyon halinde emiyor ve tekrar salıyor; böylece varlıklarını ortaya çıkarıyor. X ışınları, tıpkı doktorların tıbbi bir X ışını taramasıyla içimize bakması gibi, cismi perdeleyen gazın ötesine bakarak bütünleyici bir görüntü sunuyor.

Ekip, bilinen kara deliklerin sayısına kıyasla gizli kara deliklerin sayısını bulmanın, bu boyutlara nasıl ulaştıklarını anlamaya katkı sağlayabileceğini söylüyor.

Daha önce Southampton Üniversitesi'nde görev yapan ve halihazırda Kaliforniya'nın Pasadena bölgesindeki Caltech'te çalışan başyazar Dr. Peter Boorman, "Kara delikler, içinde yaşadıkları galaksileri de etkiliyor; bunun nedeni devasa gaz ve toz bulutlarıyla çevrili olmaları ve muazzam seviyede malzeme tüketebilmeleri" diye açıklyor.

Eğer bir kara deliğe çok fazla madde düşerse, kara delik fazlalıkları kusmaya ve galaksiye geri püskürtmeye başlıyor. Bu da galakside yıldızların oluştuğu gaz bulutlarını dağıtarak yıldız oluşum hızını yavaşlatabilir.

Ajanslardan da yararlanılmıştır

Independent Türkçe



Nadir sinek türü "maske takarak" yuvalara sızıyor

Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)
Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)
TT

Nadir sinek türü "maske takarak" yuvalara sızıyor

Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)
Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)

Nadir bir sinek türünün termit kolonileri arasına sızmak için "maske taktığı" ortaya çıktı. 

Doğada avlanma, hayatta kalma veya çiftleşme şansını artırmak için başka türleri taklit eden çeşitli canlılar var. Bu özellikler genellikle böceklerde görülürken bilim insanları listeye yeni bir sinek türünü de ekledi.

Fas'ın güneyindeki Anti-Atlas Dağları'nda kelebek ve karıncalar üzerine çalışan bilim insanları, bir taşı kaldırınca bir termit yuvasında, daha önce hiç karşılaşmadıkları türden üç sinek larvası gördü.

Göksinekler grubuna ait bu larvaları yakından inceleyen ekip, "termit maskesi" dedikleri bir şeyle karşılaştı. 

Larvaların vücudunun arka kısmında, Hodotermitidae familyasındaki termitlerle aynı boyutta antenlere sahip işlevsiz bir "kafa" vardı. Ayrıca bu "kafada" iki sahte göz de bulan araştırmacılar, larvaların bu delikleri nefes almak için kullandığını söylüyor.

Sinek larvaları bu sayede yuvalarına girdikleri termitler gibi görünürken, vücutlarının etrafındaki dokunaçlar da onlarla iletişim kurmalarını sağlıyordu.

Aynı yuvayı paylaşan termitler, antenleri aracılığıyla diğerlerinin şeklini ve kokusunu algılıyor. Yuvanın tüm üyeleri bu kokuyu paylaşırken, başka kolonilerden gelen hayvanlara saldırıp onları parçalıyor. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de 10 Şubat Pazartesi günü yayımlanan çalışmada, sinek larvalarının termit kolonisine özgü kokuyu da taklit edebildiği saptandı.

Bilim insanları topladıkları örnekleri laboratuvar ortamında inceleyince larvaların yuvanın en kalabalık bölgesine yerleşme eğiliminde olduğunu gözlemledi. Burada termitlerden sürekli ilgi gören larvaların ne yediği tam bilinmese de termitlerin ağızlarını kullanarak onlara yiyecek aktardığı görüldü.

Makalenin ortak yazarı Roger Vila "Larvalar sadece tolere edilmekle kalmıyor, aynı zamanda anten benzeri dokunaçlarıyla termitlerle sürekli iletişim kuruyorlar" diyerek ekliyor: 

Hatta görünüşe göre termitler onları besliyor ancak bu henüz kesin olarak kanıtlanmadı.

Bilim insanları sinek larvalarıyla termitler arasında sosyal parazit veya simbiyotik bir ilişki olduğunu tahmin ediyor. Phoridae familyasındaki sineklerde de benzer bir durum görülse de larvalar yerine yetişkin sinekler, termitleri taklit ediyor.

Vila, bu iki sinek familyasının yaklaşık 150 milyon yıl önce ayrılmasından dolayı farklı bir evrim sürecinin sözkonusu olduğunu düşünüyor.

Yeni türün ait olduğu Rhyncomya cinsinin diğer üyelerinde daha önce böyle bir taklit davranışı kaydedilmemişti. Bu nedenle ekip, türün çok hızlı evrimleştiğini tahmin ediyor.

Keşfin şans eseri yapıldığını da ifade eden Vila şöyle ekliyor:

Bu son derece nadir bir tür olmalı çünkü o bölgede üç keşif gezisi daha yaptık ve yüzlerce taş kaldırmamıza rağmen, başka bir termit yuvasında sadece iki sinek daha bulduk.

Independent Türkçe, Popular Science, EurekAlert, Current Biology