Bir hüsran daha: BAFTA, Denzel Washington'a yine burun kıvırdı

Denzel Washington (sağda), Ridley Scott'ın yönettiği Gladyatör 2'de Paul Mescal'la (solda) birlikte rol alarak imparator olma hayalleri kuran eski köle taciri Macrinus'u canlandırdı (Paramount Pictures)
Denzel Washington (sağda), Ridley Scott'ın yönettiği Gladyatör 2'de Paul Mescal'la (solda) birlikte rol alarak imparator olma hayalleri kuran eski köle taciri Macrinus'u canlandırdı (Paramount Pictures)
TT

Bir hüsran daha: BAFTA, Denzel Washington'a yine burun kıvırdı

Denzel Washington (sağda), Ridley Scott'ın yönettiği Gladyatör 2'de Paul Mescal'la (solda) birlikte rol alarak imparator olma hayalleri kuran eski köle taciri Macrinus'u canlandırdı (Paramount Pictures)
Denzel Washington (sağda), Ridley Scott'ın yönettiği Gladyatör 2'de Paul Mescal'la (solda) birlikte rol alarak imparator olma hayalleri kuran eski köle taciri Macrinus'u canlandırdı (Paramount Pictures)

Los Angeles yangınları Hollywood'un hızını kesse de ödül sezonu devam ediyor. Altın Kürelerin dağıtılmasının ardından Britanya'nın prestijli ödülleri BAFTA için de adaylıklar açıklandı.

Konsey (Conclave) ve Emilia Pérez çok sayıda adaylık ederek BAFTA'nın favorileri olduklarını kanıtladı.

Ancak iddialı bir isim vardı ki, prestijli ödüller tarafından bir kez daha yok sayıldı.

Yine adaylık kazanamadı

Çifte Oscarlı aktör Denzel Washington, kariyeri boyunca BAFTA'ya hiç aday gösterilmedi. Ünlü aktör, aday gösterilmeme serisini bu yıl da sürdürüyor.

Genellikle Oscarlar'ın Britanya'daki eşdeğeri kabul edilen BAFTA Film Ödülleri, bu yılki adaylarını dün (15 Ocak) açıkladı.

70 yaşındaki Washington, bu sezon Altın Küre de dahil olmak üzere birçok önemli ödüle aday gösterilmesine rağmen Gladyatör 2'deki (Gladiator II) performansıyla BAFTA'nın yardımcı erkek oyuncu kategorisindeki adaylar arasına giremedi.

BAFTA'da onun yerine Anora'yla Yura Borisov, Gerçek Acı'yla (A Real Pain) Kieran Culkin, Sing Sing'le Clarence Maclin, A Complete Unknown'la Edward Norton, The Brutalist'le Guy Pearce ve son olarak Trump'ın Hikayesi'yle (The Apprentice) Jeremy Strong aday gösterildi.

Washington, ocak başlarında açıklanan potansiyel adaylar listesine girmiş ancak son elemeyi geçememişti. Babygirl'le Harris Dickinson, Anora'yla Mark Eydelshteyn ve Konsey'le Stanley Tucci de bu aşamadan ilerleyemedi.

Oscar'a 10 kez aday oldu

Oyunculuk ve yönetmenlik kariyeri boyunca Washington, ikisi galibiyetle sonuçlanan 10 Oscar adaylığı elde etse de sözkonusu BAFTA olunca yüzü hiç gülmedi.  

Bu yılın Oscar adayları 23 Ocak'ta açıklanacak.

16 Şubat'ta sahiplerini bulacak BAFTA ödül törenini Doctor Who'nun yıldızı David Tennant sunacak.

Independent Türkçe, People, Deadline, GamesRadar



DNA analizi, Avrupa'nın geçmişindeki ilk kadın merkezli toplumu ortaya çıkardı

Demir Çağı'ndaki mezarlar, kadın odaklı bir toplum yapısına işaret ediyor (Bournemouth Üniversitesi/AP)
Demir Çağı'ndaki mezarlar, kadın odaklı bir toplum yapısına işaret ediyor (Bournemouth Üniversitesi/AP)
TT

DNA analizi, Avrupa'nın geçmişindeki ilk kadın merkezli toplumu ortaya çıkardı

Demir Çağı'ndaki mezarlar, kadın odaklı bir toplum yapısına işaret ediyor (Bournemouth Üniversitesi/AP)
Demir Çağı'ndaki mezarlar, kadın odaklı bir toplum yapısına işaret ediyor (Bournemouth Üniversitesi/AP)

Genetik analizler, Demir Çağı'nda Britanya'da yaşayan Keltlerin kadın merkezli bir topluluğu olduğunu ortaya koydu. Bilim insanları, Avrupa'nın eski dönemlerinde anayerli denen bu toplum biçimine daha önce rastlanmadığını söylüyor.

Roma İmparatorluğu MS 43'te Britanya'yı istila ettiğinde, Jül Sezar ve diğer Romalıların bu yabancı topraklardaki savaşçı kadınlardan söz ettiği yazıları var. Boudica gibi savaşçıların öne çıktığı kayıtlarda, bu toplumlarda kadınların önemli bir yere sahip olduğuna işaret ediliyordu.

Birleşik Krallık'ın Dorset bölgesindeki Keltik mezarlarındaysa, kadınların erkeklere kıyasla çok daha fazla değerli eşyalarla gömüldüğü görülmüştü. Bu mezarlar, MÖ 100'den MS 100'e kadar bölgede yaşayan Durotriges kabilesiyle ilişkilendiriliyor. 

Trinity College Dublin'nden Dr. Lara Cassidy ve ekip arkadaşları bu mezarları tekrar ziyaret ederek 57 kişinin DNA'sını inceledi.

Bulgularını önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (15 Ocak) yayımlayan ekip, kadın merkezli bir toplulukla karşılaştı. 

Araştırmacılar toplumun yapısını anlamak adında, sadece anneden geçen mitokondriyal DNA ve babadan oğula aktarılan Y kromozomuna odaklandı. 

Mitokondriyal DNA analizi, mezarlardaki kişilerin üçte ikisinin tek bir anne soyundan geldiğini ortaya koydu. Diğer yandan erkeklerdeki Y kromozomu çeşitlilik gösteriyordu. 

Bulgular, kadınlar yaşadıkları yerde kalırken, erkeklerin eşleri için farklı yerlere gittiğine, yani anayerli bir toplum yapısına işaret ediyor.

Dr. Cassidy, "Bu tür bir sistem Avrupa'nın tarih öncesi döneminde ilk kez belgeleniyor" diyor. 

Yeni araştırma, eski dönemlerdeki toplumlarda kadınların söz sahibi olmadığı ve daha domestik görevler üstlendiği düşüncesine meydan okuyor. Kadınların yaşadığı yerde kalması, toprakları kontrol etme, miras alma, ekonomide rol oynama ve nüfuz sahibi olma ihtimalinin daha yüksek olduğu anlamına geliyor. 

Diğer yandan bulgular, kadınların toplumda siyasi güce sahip olduğu veya bu dönemde anaerkil bir toplum yapısı olduğu anlamına gelmek zorunda değil.

Anayerli toplumların ne kadar yaygın olduğunu merak eden ekip, daha sonra Britanya'daki Neolitik Çağ'dan Demir Çağı'na kadar yayılan 156 mezarlıkta yatan kişilerin genetiğini inceleledi. 6 ayrı bölgede benzer bir toplum yapısına işaret eden kanıtlar buldular.

Makalenin ortak yazarı Prof. Dan Bradley, "Britanya genelinde, çoğu kişinin anne tarafından, küçük bir gruptan geldiği mezarlıklar gördük" diyerek ekliyor: 

Örneğin Yorkshire'da, MÖ 400'den önce baskın bir anasoy oluşmuştu. Şaşırtıcı bir şekilde bu, adada derin kökleri olan yaygın bir olguydu.

Dr. Cassidy yeni çalışmanın bulguları hakkında "Muhtemelen anayerliliğin çok daha yaygın olduğu dönemler var ve bunun geçmişte kadınları, rollerini ve toplumdaki etkilerini nasıl gördüğümüzle ilgili gerçekten önemli zincirleme etkileri sözkonusu" diyerek ekliyor:

Geçmişteki kadınlara baktığımızda onları yalnızca ev içi alanda ve çok az etkinliğe sahip olarak görmek gibi korkunç bir alışkanlığımız var ve bu gibi çalışmalar durumun hiç de böyle olmadığını vurguluyor. Bugün ve geçmişte pek çok toplumda kadınlar büyük bir etkiye ve güce sahipti ve bunu hatırlamakta fayda var.

Independent Türkçe, IFLScience, Guardian, AP, Nature