Ahtapotların kollarını ayrı ayrı kontrol etmesini sağlayan eşsiz sinir sistemi açığa çıktı

Ahtapotlar, kollarındaki vantuzlarla etraflarındaki şeylerin kokusunu ve tadını alabiliyor (Unsplash)
Ahtapotlar, kollarındaki vantuzlarla etraflarındaki şeylerin kokusunu ve tadını alabiliyor (Unsplash)
TT

Ahtapotların kollarını ayrı ayrı kontrol etmesini sağlayan eşsiz sinir sistemi açığa çıktı

Ahtapotlar, kollarındaki vantuzlarla etraflarındaki şeylerin kokusunu ve tadını alabiliyor (Unsplash)
Ahtapotlar, kollarındaki vantuzlarla etraflarındaki şeylerin kokusunu ve tadını alabiliyor (Unsplash)

Ahtapotların, kollarını muazzam bir beceriyle kontrol etmesini sağlayan sinir sistemi mekanizması tespit edildi.

Etkileyici bir zekaya sahip ahtapotların, üç kalp taşımalarından renk değiştirebilmelerine kadar pek çok ilgi çekici özelliği var. 

Ancak bunlar arasında belki de en çarpıcı olanı, kollarını birbirinden bağımsız bir şekilde kullanabilmeleri. Bu hayvanların 8 kolu, adeta ayrı beyinlere sahip gibi hareket ediyor. 

Kolların her birinin merkezinde eksenel sinir kordonu (axial nervous cord / ANC) denen bir yapı var. Bilim insanları ANC'nin omurilik gibi düşünülebileceğini söylüyor. Ayrıca kollardaki toplam nöron sayısı, ahtapotun beynindekinden daha fazla. 

Bu sayede kollar ve bunların üzerine yayılan vantuzlar bağımsız bir şekilde hareket edebiliyor. 

Ancak ANC'nin nasıl çalıştığı ve kas sistemine nasıl bağlandığı tam olarak bilinmiyordu. Chicago Üniversitesi'nden araştırmacılar bu gizemi aydınlatmak adına Kaliforniya iki benekli ahtapotlarını (Octopus bimaculoides) inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta dün (15 Ocak) yayımlanan çalışmada, sinir sisteminin bölümlere ayrılmış yapısının kolların bağımsızlığını sağladığı ortaya kondu.

Kollardan alınan doku örneklerindeki ince şeritleri inceleyen ekip, nöronların septa denen boşluklarla bölümlere ayrıldığını gözlemledi. Ayrıca her bir bölüm, diğerlerinden farklı bir kas bölgesine bağlıydı. 

Ardından vantuz sinirlerinin de septalar yoluyla bağlandığı ve bu sayede ANC'de vantuzların konumunu içeren bir harita olduğu tespit edildi. Böylece her bir vantuz, dokunma, koklama ve tatma işlevlerini bağımsız bir şekilde yerine getiriyordu. 

Bilim insanları bu tür bir haritalamayı başka bir canlıda görmediklerini söylüyor. Çalışmaya liderlik eden Cassady Olson, "Bunu modelleme açısından düşündüğümüzde, bu çok uzun ve esnek kol için bir kontrol sistemi kurmanın en iyi yolu, onu parçalara bölmektir" diyerek ekliyor: 

Bölümler arasında bir tür iletişim olmalı, bunun da hareketleri kolaylaştırdığı düşünülebilir.

Araştırmacılar, ahtapotlardan yaklaşık 270 milyon yıl önce ayrıldığı tahmin edilen kalamarda da böyle bir özellik olup olmadığını merak etti. 

Doryteuthis pealeii türündeki kalamarları inceleyen ekip, sadece vantuz içeren uzuvlarda bölümlere ayrılmış ANC olduğunu saptadı.

Bulgular bölümlere ayrılmış bir sinir sisteminin, vantuz kontrolüyle ilgili olduğuna ve hassas bir kontrol için kritik önem taşıdığına işaret ediyor. Kalamarlar vantuzlarını çevrelerini keşfetmekten ziyade avlanmak için kullandığından çok fazla bölüme ihtiyaç duymuyor olabilir. 

Ahtapot gibi hayvanların eşsiz organizmaları, teknolojik çalışmalara ilham verdiğinden, yeni araştırma yumuşak robot üretimi gibi alanlara katkı sağlayabilir. 

Olson "Araştırmamız, ANC'nin kol ve vantuzları kontrol etmesini sağlayan devrenin bir çerçevesi sunuyor ve bu, ahtapot kolunu taklit etmeye çalışan yumuşak robot tasarımında kullanılabilir" diyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Popular Science, Science Alert, Nature Communications



Uzmanlar uyurken ağız bantlama akımına karşı uyarıyor

Bilim insanları uyku sorunu yaşayanların doktora danışmasını tavsiye ediyor (Unsplash)
Bilim insanları uyku sorunu yaşayanların doktora danışmasını tavsiye ediyor (Unsplash)
TT

Uzmanlar uyurken ağız bantlama akımına karşı uyarıyor

Bilim insanları uyku sorunu yaşayanların doktora danışmasını tavsiye ediyor (Unsplash)
Bilim insanları uyku sorunu yaşayanların doktora danışmasını tavsiye ediyor (Unsplash)

Bilim insanları uyurken ağzı bantlamanın tehlikelerine karşı uyarıyor. 

Son yıllarda TikTok ve Instagram gibi platformlarda uyurken ağzı batlamanın, solunum sorunlarını giderebileceğini iddia eden videolar paylaşılıyor. 

Bu yöntemin kişiyi burnundan nefes almak zorunda bırakarak solunum güçlüğünü ortadan kaldıracağı ve daha iyi bir uyku sağlayacağı öne sürülüyor. 

Özellikle obstrüktif uyku apnesinden muzdarip kişilerin horlama ve gece boyu sürekli uyanma gibi sorunlarına çare olacağı söyleniyor. 

Kanada'daki Western Üniversitesi'nden Brian Rotenberg ve ekip arkaşları bu iddialarda doğruluk payı olup olmadığını anlamak için bir inceleme yaptı. 

Bulguları hakemli dergi PLOS One'da dün (21 Mayıs) yayımlanan çalışmada ağız bantlama üzerine bugüne kadar yapılmış, toplam 213 katılımcıyı içeren 10 araştırma analiz edildi. 

İncelenen raporlardan sadece ikisi, uyurken ağız bantlamanın bazı durumlarda biraz fayda sağlayabileceği sonucuna varmış.

Diğer çalışmalarınsa bu yöntemin solunum bozukluğu, horlama veya apneyi azalttığına dair herhangi bir kanıt bulamadığı görülüyor. Ayrıca bazı araştırmalarda, boğulma gibi ciddi risklere dair tartışmalara değiniliyor. 

Araştırmacılar makalede "4 çalışmada bantlama, mühürleme veya çene kayışı yoluyla ağzı kapatmanın, burun tıkanıklığı durumunda ciddi bir asfiksi riski oluşturabileceğini gösteren açık bir tartışma vardı" diye yazıyor.

Uzmanlar özellikle solunum güçlüğü çeken kişilerin dikkatli olması gerektiğini söylüyor. Rotenberg şu ifadeleri kullanıyor: 

Burun tıkalı ve ağız da bantla kapalıysa, hava alamama gibi panik yaratan durumlarla karşılaşma olasılığı artar.

Araştırmacılar incelenen iki çalışmaya göre, hafif derecede obstrüktif uyku apnesi durumunda ağzı kapatmanın bir ihtimal yardımcı olabileceğini söylüyor. Rotenberg ayrıca bazı çalışmalarda ağzın kısmen kapatılmasının, bulgular arasındaki farklara yol açmış olabileceğini belirtiyor.

Ekip makalede "Bu uygulamanın olası klinik faydalarını saptamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var" diye yazıyor.

Uyku sorunları üzerine çalışan ve yeni araştırmada yer almayan Dr. David Garley de incelenen çalışmaların gün içindeki semptomları takip etmediğini söylüyor:

Klinikteki obstrüktif uyku apnesi hastaları için önemli sorunlar yaratan şey, gün içindeki yorgunluk ve baş ağrıları ancak bu konu ele alınmamış.

Bilim insanları apne veya başka bir uyku sorunu yaşayan kişilerin doktora danışması gerektiğinin altını çiziyor. Örneğin maske aracılığıyla hafifçe hava üfleyerek hava yollarını açık tutan CPAP cihazları gibi onaylanmış tedaviler, obstrüktif uyku apnesinden muzdarip kişilere yardımcı olabilir. 

Independent Türkçe, Popular Science, New Scientist, PLOS One