Bir odaya girince ne yapacağımızı neden unuturuz?

Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)
Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)
TT

Bir odaya girince ne yapacağımızı neden unuturuz?

Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)
Bilim insanları bir odaya girince unutkanlık yaşamanın beynin anıları depolama biçiminden kaynaklandığını düşünüyor (Unsplash)

Birçok kişi, bir şey almak için bir odaya girdiğinde ne amaçla geldiğini unutur. Bazen de bir dükkana girdiğinizde, almayı planladığınız şey aklınızdan uçup gidebilir.

Bu durumun yorgunluktan kaynaklanması muhtemel. Fakat bilim insanları kapıdan geçmenin de böyle unutkanlıklara yol açabileceğini söylüyor.

"Kapı eşiği etkisi" denen bu duruma göre bir sınırdan geçince kısa süre önce önem taşıyan şeyler unutulabiliyor.

2011'de yapılan bir araştırmada bu teoriyi test eden bilim insanları, katılımcılara nesneler vererek sanal veya gerçek ortamlarda bunları taşımalarını söyledi. 

Katılımcıların bir kapıdan geçtikleri zaman, sadece odanın içinde yürüyenlere kıyasla ne yapacaklarını unutmaya daha yatkın olduğu tespit edildi. 

Araştırmacılar bu duruma, beynin anıları bölerek depolama biçimininin yol açtığını öne sürüyor. Esasen beyin, anıları süregelen olaylar şeklinde değil, parçalar halinde kaydediyor.

Bilim insanları bir sınırı geçmenin, beynin o alanın olay modelini güncellemesine ve daha önceki olaylarla ilişkili nesnelerin unutulmasına yol açtığını söylüyor. Kısacası; mutfaktan bir şey alma düşüncesi salondaki olayla ilişkilendiriliyor ama mutfağa varınca aradaki bağlantı kopuyor.

Makalenin yazarlarından Gabriel Radvansky, o zaman yaptığı açıklamada "Bir kapıdan girmek veya çıkmak, zihindeki etkinlik bölümlerini ayırıp dosyalayan bir 'olay sınırı' görevi görüyor" demişti: 

Farklı bir odada verilen bir kararı ya da faaliyeti hatırlamak zor bir şey çünkü bunlar bölümlere ayrılıyor.

Bazı çalışmalardaysa, gerçek bir kapıdan geçmeden sadece bunu yaptığını hayal etmenin bile unutkanlığa yol açabildiği gözlemlenmişti. 

Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda kapı eşiği etkisinin, diğer etkenlere de bağlı olduğuna dair bulgular ediniliyor.

2021 tarihli bir araştırmadaki katılımcılar, sanal gerçeklik gözlükleriyle gerçek olmayan odalarda gezindi. Katılımcılardan masalarda yer alan eşyaları ezberleyip başka bir masaya geçmesi istendi. Bazı masalar, sanal otomatik kapılarla girilen başka odalarda yer alıyordu. 

Araştırmacılar bu deneyde, kapıların hafıza üzerinde bir etki yaratmadığını gözlemledi. Ancak daha sonra aynı görev, bir yandan sayı sayarak tekrar edildi. Bu deneyde sayı sayarak hafızalarını zorlayan katılımcılar nesneleri daha çok unuttu.

Bilim insanları, sanal ortamdaki odaların esasen birbirinin aynısı olmasından dolayı, buradaki etkinin kapı eşiğinden geçmekten ziyade, bağlamın değişmesine bağlıyor.

Psikolog Tom Stafford da kapı eşiği etkisinin, hem fiziksel hem de zihinsel ortamın değişmesinden kaynaklandığını söylüyor.

Örneğin evden çıkarken anahtarları almak için yatak odasına gittiğinizi düşünün. Stafford, anahtarları alma düşüncesinin, "evden çıkmak", "işe gitmek" ve "işten kovulmamak" gibi daha büyük planların parçası olduğunu söylüyor.

Bu adımların her birinin dikkat gerektirdiğini belirten Stafford, bunu bir jonglörün tabakları çevirmesine benzetiyor. Bir tabaktan veya odadan diğerine geçerken, daha büyük planın parçası olan diğer işlerin hatırlanmasıyla yatak odasına girince anahtar unutulabiliyor. 

Stafford "Kapı eşiği etkisi, hem fiziksel hem de zihinsel ortamı değiştirdiğimiz, farklı bir odaya geçtiğimiz ve farklı şeyler düşündüğümüz için ortaya çıkıyor" diyerek ekliyor: 

Muhtemelen döndürmeye çalıştığımız birçok tabaktan sadece biri olan, aceleyle düşünülmüş hedef, bağlam değiştiğinde unutuluyor. 

Independent Türkçe, IFLScience, BBC, Quarterly Journal of Experimental Psychology, BMC Psychology



Çin’de bunama vakaları neden daha hızlı artıyor?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Çin’de bunama vakaları neden daha hızlı artıyor?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Çin'de Alzheimer hastalığıyla diğer demans türlerinin orantısız bir sağlık yükü oluşturduğu ve vaka oranlarının küresel ortalamadan daha hızlı arttığı uyarısını yaptı.

Çarşamba günü PLOS One adlı akademik dergide yayımlanan yeni araştırma, ülkede demansı mümkün olduğunca erken önlemek için acil ve etkili müdahalelerin uygulanması çağrısında bulunuyor.

Alzheimer ve diğer demans türleri, (ADD; Alzheimer Dissease and Demantia / Alzheimer Hastalığı ve Demans), dünya çapında artan oranlarla giderek daha ciddi bir nörolojik sağlık sorunu haline geliyor.

Ancak bilim insanları, özellikle Çin'deki bunamaların gerçek hastalık yükü ve risk faktörlerinin yeterince anlaşılmadığını söylüyor.

Mevcut çalışmada araştırmacılar, Dünya Bankası ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumlar tarafından başlatılan halka açık veri tabanı Küresel Hastalık Yükü'nden (GBD) alınan, 30 yıldan uzun süreye yayılan küresel sağlık verilerini analiz etti.

Veri tabanı, 204 ülke ve bölgede 370’in üzerinde hastalık ve sağlık sorunuyla bunlara karşılık gelen 88 risk faktörü hakkında veri içeriyor.

1990'la 2021 arasındaki son analizlere dayanarak bilim insanları, Çin'de demans vakalarının üç katına, küresel vakalarınsa iki katına çıktığını tespit etti.

"ADD, küresel hastalık yükü en ağır hastalıklardan biri. Çin'de ve küresel olarak ADD'nin hastalık yükü 1990'dan 2021'e kadar yıldan yıla arttı" diye yazdılar.

Çalışmada, "2021'e gelindiğinde, Çin'in hastalık yükü üç kat artarken, küresel hastalık yükü iki katına çıktı" dendi.

y6u78ı9
ADD'nin 1990-2021 küresel hastalık yükü haritası. İki cinsiyet ve tüm yaşlar için 100 bin kişi başına düşen ölümlerdeki yıllık değişim (Liu, Geng., 2025, PLOS One)

Kısmen daha uzun yaşam süreleri nedeniyle kadınların erkeklere kıyasla demansın genel yükünü daha fazla taşıdığı tespit edildi.

Ancak araştırmacılar, erkeklerin bu hastalıktan ölüm oranlarının biraz daha yüksek olduğunu söylüyor.

Gelecek 15 yıl için eğilimleri tahmin eden bilim insanları, daha etkili müdahaleler yapılmadığı takdirde demans oranlarının özellikle Çin'de artmaya devam edeceği uyarısını yapıyor.

Araştırmacılar, diyabet gibi hastalıklardan kaynaklanan yüksek kan şekerinin Çin de dahil dünya genelinde demans için önde gelen risk faktörü olduğunu, bunu sigara ve yüksek vücut ağırlığının izlediğini söylüyor.

"Sigara, yüksek açlık kan şekeri düzeyleri ve yüksek vücut kitle indeksi, aralarında yüksek açlık plazma glukozunun baskın konuma sahip olduğu üç ana risk faktörü" diye yazdılar.

Bilim insanları Çin'de demans vakalarındaki artışın büyük ölçüde nüfus artışı ve değişen yaş demografisine bağlı olabileceğinden şüpheleniyor.

"Gelişen bir ülke olarak Çin, ekonomik dönüşüm ve yaşam tarzındaki büyük değişiklikler nedeniyle diyabet hastalarının sayısında önemli bir artış yaşadı" diye yazdılar.

Araştırmacılar, demans vakalarındaki artışı yavaşlatmak adına özellikle yaşlı yetişkinler arasında yüksek kan şekeri ve sigara kullanımının azaltılması için çaba gösterilmesi çağrısında bulunuyor.

Erken müdahalenin klinik hedeflerine ulaşmak için cinsiyete özgü risk faktörlerini hedef alan müdahalelere ihtiyaç duyulacağını belirtiyorlar.

Independent Türkçe