Scorsese ve DiCaprio seri katil filminde bir kez daha bir arada

Martin Scorsese (solda) ve Leonardo DiCaprio (sağda), son olarak 2023 yapımı Oscar adayı Dolunay Katilleri'nde (Killers of the Flower Moon) birlikte çalışmıştı (Paramount Pictures)
Martin Scorsese (solda) ve Leonardo DiCaprio (sağda), son olarak 2023 yapımı Oscar adayı Dolunay Katilleri'nde (Killers of the Flower Moon) birlikte çalışmıştı (Paramount Pictures)
TT

Scorsese ve DiCaprio seri katil filminde bir kez daha bir arada

Martin Scorsese (solda) ve Leonardo DiCaprio (sağda), son olarak 2023 yapımı Oscar adayı Dolunay Katilleri'nde (Killers of the Flower Moon) birlikte çalışmıştı (Paramount Pictures)
Martin Scorsese (solda) ve Leonardo DiCaprio (sağda), son olarak 2023 yapımı Oscar adayı Dolunay Katilleri'nde (Killers of the Flower Moon) birlikte çalışmıştı (Paramount Pictures)

Usta yönetmen Martin Scorsese ve pek çok filminde birlikte çalıştığı uzun soluklu ortağı Leonardo DiCaprio, yeni bir işbirliğine hazırlanıyor. Hem de epeydir beklenen bir projeyle...

Amerikalı yazar ve gazeteci Erik Larson'ın çok satan kitabı The Devil in the White City: Murder, Magic and Madness at the Fair That Changed America'nın (Beyaz Şehirdeki Şeytan: Amerika'yı Değiştiren Fuarda Cinayet, Büyü ve Çılgınlık) uzun zamandır beklenen film uyarlaması hayata döndü.

Başrol DiCaprio'nun

Deadline'a konuşan kaynaklar 20th Century'nin projeye dahil olduğunu, DiCaprio'nun başrol ve Scorsese'nin de yönetmenlik için görüşmelere başladığını söyledi. 

Habere göre DiCaprio ve 82 yaşındaki Scorsese, yapımcılığı da üstlenecek.

Kaynaklar, Larson'ın 2004 tarihli kurgusal olmayan klasiği için henüz bir senaryo yazılmadığını da ekliyor. 

DiCaprio ve Scorsese, bir süredir projeyi geliştiriyordu ve kaynaklar, bunun yıllar boyunca yankı uyandıran ve halen de uyandırmaya devam eden bir hikaye olduğunu düşündüklerini söylüyor.

Kitabın haklarını 2010'da almıştı

50 yaşındaki DiCaprio kitabın haklarını 2010'da satın almıştı. Proje yıllar içinde çeşitli geliştirme aşamalarından geçse de sonuç alınamamıştı. 

Bu kez kaynaklar, 20th Century yöneticileriyle yapılan toplantının ardından tüm tarafların bu hikayeyi sinema salonlarında anlatma konusunda hemfikir olduğunu söylüyor.

Hikaye, Şikago'nun 1893 Kolomb Dünya Fuarı'na ev sahipliği yaptığı dönemde 27 ila 200 kişiyi öldürdüğüne inanılan kurnaz seri katil Dr. HH Holmes etrafında dönüyor.

Kitap, fuarda sunulan umut dolu beklenti ve mucizelerle, fuarın gölgesinde manevralar yapan ve dikkatle gizlenmiş bir dehşet evi inşa eden Holmes'un karanlık eylemleri arasındaki zıtlıkları ortaya koyuyor.

7. işbirliği

Scorsese ve DiCaprio daha önce, New York Çeteleri (New York Gangs), Göklerin Hakimi (The Aviator), Köstebek (The Departed), Zindan Adası (Shutter Island), Para Avcısı (The Wolf of Wall Street) ve Dolunay Katilleri'nde (Killers of the Flower Moon) birlikte çalışmıştı. 

Bu proje, ikilinin 7. işbirliğine işaret ediyor.

Independent Türkçe, IndieWire, Deadline



DEHB'li kişilerin, beklenen yaşam süresinin kısaldığı tespit edildi

DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
TT

DEHB'li kişilerin, beklenen yaşam süresinin kısaldığı tespit edildi

DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)

Bilim insanları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuyla (DEHB), beklenen yaşam süresinin kısalması arasında güçlü bir bağlantı buldu. 

Beyin büyümesi, gelişimi ve işlevinde değişimlere yol açan nörogelişimsel bir bozukluk olan DEHB, genellikle çocukluk döneminde fark ediliyor ancak çoğunlukla yetişkinlikte de devam ediyor.

Odaklanma, zaman yönetimi ve dürtüleri kontrol etmede sorun yaşamak gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

Daha önce yapılan bazı araştırmalarda DEHB'in, beklenen yaşam süresini kısaltabileceği öne sürülmüştü. Ancak hakemli dergi British Journal of Psychiatry'de bugün (23 Ocak) yayımlanan çalışmada ilk kez ölüm verileri kullanılarak böyle bir çalışma yürütüldü.

University College London'dan bilim insanları, Birleşik Krallık'taki (BK) 9 milyondan fazla yetişkinin 2000-2019 dönemindeki birinci basamak sağlık hizmeti verilerine başvurdu. 

DEHB tanısı almış 30 bin yetişkinin verilerini, DEHB olmayan 300 bin kişininkiyle karşılaştırdılar. Araştırmacılar yaş, cinsiyet ve aldıkları sağlık hizmeti seviyesini göz önünde bulundurarak katılımcıları eşleştirdi. 

Bulgular, DEHB tanısı alan erkeklerin beklenen yaşam süresinin 4,5 ila 9 yıl; kadınlarınsa 6,5 ila 11 yıl kısaldığını gösteriyor. 

Makalenin başyazarı Dr. Liz O'Nions "DEHB'li birçok kişi uzun ve sağlıklı bir hayat sürse de ortalamada, beklenenden daha kısa bir yaşam sürdüklerine dair bulgumuz, destek ihtiyaçlarının karşılanmadığına işaret ediyor" diyor: 

Erken ölümlerin arkasındaki nedenleri bulmamız çok önemli. Böylece gelecekte bunları önleyecek stratejiler geliştirebiliriz.

Bilim insanları yeni çalışmanın neden-sonuç ilişkisi kurmadığını vurguluyor. Makalenin bir diğer yazarı Prof. Joshua Stott, DEHB'li kişilerin ruh sağlığı sorunları yaşama ihtimalinin daha yüksek olduğuna ve sağlık hizmetlerine erişimde daha fazla zorluk yaşayabildiğine dikkat çekiyor.

Bu nedenle düşük yaşam beklentisinin DEHB'in doğrudan bir sonucu olmadığını düşünüyor. Prof. Stott "Ne yazık ki DEHB'li kişilerin daha yüksek intihar oranlarına sahip olduğunu biliyoruz" diyerek ekliyor: 

Ayrıca sigara, içki ve muhtemelen aşırı yeme gibi riskli davranışlarda bulunma olasılıkları da daha yüksek.

BK'deki açık öğretim kurumu Açık Üniversite'den (Open University) Dr. Kevin McConway, yeni çalışmanın etnik köken ve sosyoekonomik durum gibi etkenleri hesaba katmadığına ve yaşam süresinin kısalmasında bunların rol oynayabileceğine dikkat çekiyor.

Araştırmada yer almayan Dr. McConway bazı genetik veya çevresel faktörlerin, DEHB teşhisi ve normalden daha erken ölme ihtimalini ayrı ayrı etkileyebileceğini belirtiyor.

King's College London'dan Dr. Oliver Howes da yer almadığı çalışmanın, DEHB'in diğer tıbbi sorunlarla beraber tespit edilip edilmediğini ve tedavinin etkisini incelemediğini söylüyor.

Yine de araştırmanın, DEHB'in yarattığı etkiye dikkat çektiğini ekleyen Dr. Howes şöyle diyor:

Bulgular, insanların ihtiyaç duyduğu yardımı alabilmesi için ruh sağlığı hizmetlerine çok daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Independent Türkçe, CNN, Guardian, British Journal of Psychiatry, Medical News Today