Meme kanseri tümörlerini tek dozda temizleyebilecek tedavi geliştirildi

Dünya genelinde yılda yaklaşık 2,3 milyon kadının meme kanseri tanısı aldığı tahmin ediliyor (AP)
Dünya genelinde yılda yaklaşık 2,3 milyon kadının meme kanseri tanısı aldığı tahmin ediliyor (AP)
TT

Meme kanseri tümörlerini tek dozda temizleyebilecek tedavi geliştirildi

Dünya genelinde yılda yaklaşık 2,3 milyon kadının meme kanseri tanısı aldığı tahmin ediliyor (AP)
Dünya genelinde yılda yaklaşık 2,3 milyon kadının meme kanseri tanısı aldığı tahmin ediliyor (AP)

Bilim insanları meme kanserindeki tümörleri tek dozda büyük ölçüde ortadan kaldırma potansiyeline sahip bir ilaç geliştirdi. 

Kadınlarda en çok görülen kanser türlerinden meme kanseri, genellikle ameliyat ve hormon terapisiyle tedavi ediliyor. Ancak bu yöntemlerde kemik erimesi ve kan pıhtısı gibi yan etkiler görülebiliyor.

Meme kanserinin yaygın türlerinden biri olan östrojen reseptörü pozitif (ER+), kanser hücrelerindeki yüksek östrojen miktarının, kanserin büyüyüp yayılmasına neden olduğu durumlarda ortaya çıkıyor. 

Bu hastalığın tedavisinde kullanılan hormon ilaçları, kemoterapiden daha az olsa da yan etkilere yol açabiliyor. Ayrıca hasta, ağrılara ve diğer yan etkilere katlansa bile birkaç yıl içinde kanserin nüksetme ihtimali var.

Yan etkilere yol açmadan tümörü temizleyecek bir yöntem arayan Dr. Paul Hergenrother ve ekip arkadaşları, daha önce ErSO diye bir molekül geliştirmişti. 

Bu molekül, ER+'taki kanserli hücreleri şişirerek yok ediyor ancak istenmeyen yan etkileri de beraberinde getiriyordu. 

Bilim insanları yeni çalışmalarında bu molekülden yola çıkarak ErSO-TFPy denen yeni bir bileşik geliştirdi. 

ER+ meme kanseri olan farelerde tedaviyi test eden ekip, tek bir ErSO-TFPy dozunun çeşitli boyutlardaki tümörleri neredeyse veya tamamen yok ettiğini gözlemledi.

Araştırmacılar küçük tümörlerin ortadan kalktığını, büyüklerinse boyutunun küçüldüğünü söylüyor.

Bulguları hakemli dergi ACS Central Science'ta dün (22 Ocak) yayımlanan çalışmada, sıçan ve köpeklerde de denenen molekülün çok düşük seviyede yan etkiye neden olduğu bulundu.

Bulgular umut verici olsa da aynı etkilerin insanlarda görülüp görülemeyeceğini belirlemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Önlerinde uzun bir yol olduğunu kabul eden bilim insanları, ErSO-TFPy testlerine devam etmeyi planlıyor. 

Dr. Hergenrother "Bir bileşiğin tek bir dozla meme kanseri olan farelerdeki tümörleri küçültmesi, hatta bu tümörleri tamamen ortadan kaldırması çok nadir" diyerek ekliyor: 

Bu nedenle ErSO-TFPy'nin meme kanseri tedavisinde ilerleme sağlaması için sabırsızlanıyoruz.

Independent Türkçe, IFLScience, News Medical, ACS Central Science



DEHB'li kişilerin, beklenen yaşam süresinin kısaldığı tespit edildi

DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
TT

DEHB'li kişilerin, beklenen yaşam süresinin kısaldığı tespit edildi

DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)
DEHB'in dünya genelindeki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'ini etkilediği tahmin ediliyor (Pexels)

Bilim insanları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuyla (DEHB), beklenen yaşam süresinin kısalması arasında güçlü bir bağlantı buldu. 

Beyin büyümesi, gelişimi ve işlevinde değişimlere yol açan nörogelişimsel bir bozukluk olan DEHB, genellikle çocukluk döneminde fark ediliyor ancak çoğunlukla yetişkinlikte de devam ediyor.

Odaklanma, zaman yönetimi ve dürtüleri kontrol etmede sorun yaşamak gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

Daha önce yapılan bazı araştırmalarda DEHB'in, beklenen yaşam süresini kısaltabileceği öne sürülmüştü. Ancak hakemli dergi British Journal of Psychiatry'de bugün (23 Ocak) yayımlanan çalışmada ilk kez ölüm verileri kullanılarak böyle bir çalışma yürütüldü.

University College London'dan bilim insanları, Birleşik Krallık'taki (BK) 9 milyondan fazla yetişkinin 2000-2019 dönemindeki birinci basamak sağlık hizmeti verilerine başvurdu. 

DEHB tanısı almış 30 bin yetişkinin verilerini, DEHB olmayan 300 bin kişininkiyle karşılaştırdılar. Araştırmacılar yaş, cinsiyet ve aldıkları sağlık hizmeti seviyesini göz önünde bulundurarak katılımcıları eşleştirdi. 

Bulgular, DEHB tanısı alan erkeklerin beklenen yaşam süresinin 4,5 ila 9 yıl; kadınlarınsa 6,5 ila 11 yıl kısaldığını gösteriyor. 

Makalenin başyazarı Dr. Liz O'Nions "DEHB'li birçok kişi uzun ve sağlıklı bir hayat sürse de ortalamada, beklenenden daha kısa bir yaşam sürdüklerine dair bulgumuz, destek ihtiyaçlarının karşılanmadığına işaret ediyor" diyor: 

Erken ölümlerin arkasındaki nedenleri bulmamız çok önemli. Böylece gelecekte bunları önleyecek stratejiler geliştirebiliriz.

Bilim insanları yeni çalışmanın neden-sonuç ilişkisi kurmadığını vurguluyor. Makalenin bir diğer yazarı Prof. Joshua Stott, DEHB'li kişilerin ruh sağlığı sorunları yaşama ihtimalinin daha yüksek olduğuna ve sağlık hizmetlerine erişimde daha fazla zorluk yaşayabildiğine dikkat çekiyor.

Bu nedenle düşük yaşam beklentisinin DEHB'in doğrudan bir sonucu olmadığını düşünüyor. Prof. Stott "Ne yazık ki DEHB'li kişilerin daha yüksek intihar oranlarına sahip olduğunu biliyoruz" diyerek ekliyor: 

Ayrıca sigara, içki ve muhtemelen aşırı yeme gibi riskli davranışlarda bulunma olasılıkları da daha yüksek.

BK'deki açık öğretim kurumu Açık Üniversite'den (Open University) Dr. Kevin McConway, yeni çalışmanın etnik köken ve sosyoekonomik durum gibi etkenleri hesaba katmadığına ve yaşam süresinin kısalmasında bunların rol oynayabileceğine dikkat çekiyor.

Araştırmada yer almayan Dr. McConway bazı genetik veya çevresel faktörlerin, DEHB teşhisi ve normalden daha erken ölme ihtimalini ayrı ayrı etkileyebileceğini belirtiyor.

King's College London'dan Dr. Oliver Howes da yer almadığı çalışmanın, DEHB'in diğer tıbbi sorunlarla beraber tespit edilip edilmediğini ve tedavinin etkisini incelemediğini söylüyor.

Yine de araştırmanın, DEHB'in yarattığı etkiye dikkat çektiğini ekleyen Dr. Howes şöyle diyor:

Bulgular, insanların ihtiyaç duyduğu yardımı alabilmesi için ruh sağlığı hizmetlerine çok daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Independent Türkçe, CNN, Guardian, British Journal of Psychiatry, Medical News Today