Oscarlı aktörü yeni aksiyonun başrolüne Spielberg ikna etmiş

Oyunculuk kariyerine 1980'lerde başlayan Ke Huy Quan, Oscar kazanan ilk Vietnam doğumlu aktör olarak tarihe geçmişti (A24)
Oyunculuk kariyerine 1980'lerde başlayan Ke Huy Quan, Oscar kazanan ilk Vietnam doğumlu aktör olarak tarihe geçmişti (A24)
TT

Oscarlı aktörü yeni aksiyonun başrolüne Spielberg ikna etmiş

Oyunculuk kariyerine 1980'lerde başlayan Ke Huy Quan, Oscar kazanan ilk Vietnam doğumlu aktör olarak tarihe geçmişti (A24)
Oyunculuk kariyerine 1980'lerde başlayan Ke Huy Quan, Oscar kazanan ilk Vietnam doğumlu aktör olarak tarihe geçmişti (A24)

Oscar ödüllü Ke Huy Quan, yıllardır "hayalini kurduğu" aksiyon filmlerinde oynama arzusunu nihayet Kırarım Kalbini'yle (Love Hurts) gerçekleştiriyor. 

Quan, bu rolü birkaç kez geri çevirdiğini ancak ünlü yönetmen Steven Spielberg'ün onu ikna ettiğini açıkladı.

7 Akademi Ödüllü Her Şey Her Yerde Aynı Anda'nın (Everything Everywhere All at Once) yıldızı, Birleşik Krallık merkezli Empire dergisine verdiği yeni röportajda, alışıldık aksiyon kahramanlarına benzemediği için başlangıçta kendine güvenmediğini söyledi.

"Senaryoyu okuduğumda, 'Bir dakika, bu rol bana göre değil. Neden beni istiyorsunuz?' diye düşündüm. Çok şaşırmıştım" ifadelerini kullanan 53 yaşındaki aktör, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Sanki Jason Statham gibi biri için yazılmış gibiydi çünkü bir aksiyon yıldızının Dwayne Johnson, Stallone ya da Schwarzenegger gibi görünmesi gerektiği düşüncesiyle büyüdüm. Benim tipimdeki birinin bu rolü üstlenebileceğini hiç düşünmedim.

Neyse ki filmin yaratıcıları Quan'a üçüncü kez teklif götürdü ve aktörün Spielberg'le katıldığı bir etkinlikte bu durum tamamen değişti.

"Projemi seçmekte zorlanıyordum"

Quan röportajda, "Steven Spielberg'le bir etkinlikteydim ve bana, 'Ke, nasılsın?' diye sordu. Ben de 'Steven, pek iyi değilim' dedim. O ödül sezonu boyunca aldığım tüm sevgi ve destek yüzünden, yapacağım bir sonraki işin hayal kırıklığı yaratmasından çok korkuyordum" diyerek ekledi: 

Bu yüzden bir sonraki projemi seçmekte zorlanıyordum. Steven çok cömertti. 'Ke, hadi bir öğle yemeği yiyelim' dedi. Ona bu projeden bahsettim, hatta senaryoyu biraz anlattım. O da bana, 'Ke, harika! Bunu yap' dedi.

Spielberg, 1984'te henüz 12 yaşında olan Quan'ı, Indiana Jones: Kamçılı Adam'da (Indiana Jones and the Temple of Doom) Harrison Ford'la birlikte oynatmıştı. 

"Konfor alanımın dışına çıkmak istiyorum"

Empire'a verdiği kapsamlı söyleşide, "Kötü bir adamı oynamayı çok isterim" diyen aktör, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bond kötü adamı gibi. Ya da Hugh Grant'in Sapkın'da (Heretic) yaptığı türden bir şey. Konfor alanımın dışına çıkmak ve şeytani, gerçekten kötü bir adamı oynamak istiyorum. Bu çok eğlenceli olurdu.

Her Şey Her Yerde Aynı Anda'daki Oscar ve Altın Küre ödüllü performansının ardından Quan, Jonathan Eusebio'nun yönettiği aksiyon ve gerilim filmi Kırarım Kalbini'de emekli tetikçi Marvin Gable rolünde izleyicinin karşısına çıkacak.

Filmde Quan'a Ariana DeBose, Daniel Wu, Marshawn Lynch ve Mustafa Shakir gibi isimler eşlik ediyor.

Kırarım Kalbini, 7 Şubat'ta gösterime girecek. 

Independent Türkçe, Deadline, IndieWire, Empire



James Gunn: Superman, Amerika'nın hikayesi

Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)
Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)
TT

James Gunn: Superman, Amerika'nın hikayesi

Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)
Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)

DC Stüdyoları eş CEO'su James Gunn, Superman karakterinin kökenlerine sadık kalan yeni filmiyle ilgili konuştu. 

11 Temmuz'da vizyona girecek yapımda David Corenswet, Lois Lane'le birlikte Daily Planet'ta muhabirlik yapan ikonik süper kahramanı canlandırıyor. 

Filmde Superman, hem ülke içinde hem de dünya genelinde yaşanan krizlerle karşı karşıya geliyor. Bu sırada Nicholas Hoult tarafından canlandırılan teknoloji milyarderi Lex Luthor'ın yükselme planları da devreye giriyor.

Gunn, The Times'a verdiği röportajda Superman'in göçmenlik deneyimini temsil ettiğini hatırlatarak şunları söyledi:

Superman, Amerika'nın hikayesidir. Farklı yerlerden gelen göçmenlerin ülkeyi şekillendirmesidir. Ama benim için bu, en temelde insani nezaketin bir değer olduğunu ve artık yitirildiğini anlatan bir hikaye.

"Film temelde insan nezaketiyle ilgili"

Filmin ABD'deki siyasi kutuplaşma ortamında nasıl karşılanacağı sorulduğunda ise Gunn şu ifadeleri kullandı:

Evet, farklı kesimlerde farklı tepkiler alacaktır ama film temelde insan nezaketiyle ilgili. Elbette bunu yanlış anlayıp sadece nezaketten bahsettiğimiz için alınacak bazı tipler olacak. Ama umurumda değil.

Gunn, Superman'in politik bir film olduğunu kabul ediyor ancak bunun sadece siyasetten ibaret olmadığını da vurguluyor:

Evet, içinde siyaset var. Ama başka bir düzlemde bu bir ahlak öyküsü. 'Ne olursa olsun asla öldürme' ilkesine bağlı Superman'le daha esnek bir bakış açısına sahip Lois'in ilişkisi üzerinden anlatılıyor. Temelde ahlaki inanç farklılıklarının iki insanı nasıl birbirinden uzaklaştırabileceğini ele alıyoruz.

"Tam da şu anda böyle birine ihtiyaç var"

Filmin verdiği mesajla aile dostu eğlence arasındaki dengeyi gözetmeye çalıştığını belirten yönetmen, asıl amacının insani bir hikaye anlatmak olduğunu söylüyor:

Bu Superman, insanların birbirine olan güvenini kaybettiği bir dönemde karşımıza çıkıyor. Ben tamamen iyi olan bir adamın hikayesini anlatıyorum. Böyle birine tam da şu anda ihtiyaç var çünkü kültürel figürlerin internetteki kabalığı, toplumda genel bir hoyratlık hissi yarattı.

Gunn, dijital çağın insanlar üzerindeki etkisine de değinerek sözlerini şöyle tamamladı:

Buna ben de dahilim. Milyonlarca insanın internette durmaksızın öfke nöbetleri geçirdiği bir dönemden geçiyoruz. Bir kültür olarak nasıl ilerleyeceğiz? Neyin gerçek olduğunu bilmiyoruz, insan beyni için bu gerçekten tehlikeli bir durum. Eğer bir düğmeye basıp interneti ortadan kaldırabilseydim, ciddi ciddi düşünürdüm. Filmlerimle dünyayı değiştirmek gibi bir iddiam yok ama eğer bu filmden sonra birkaç kişi biraz daha nazik olursa mutlu olurum.

Independent Türkçe, Deadline, The Times, Hollywood Reporter