Sosyal Ağ'ın yıldızı Jesse Eisenberg, Mark Zuckerberg'le anılmak istemiyor

Jesse Eisenberg, Sosyal Ağ'da Mark Zuckerberg rolünde (Sony Pictures)
Jesse Eisenberg, Sosyal Ağ'da Mark Zuckerberg rolünde (Sony Pictures)
TT

Sosyal Ağ'ın yıldızı Jesse Eisenberg, Mark Zuckerberg'le anılmak istemiyor

Jesse Eisenberg, Sosyal Ağ'da Mark Zuckerberg rolünde (Sony Pictures)
Jesse Eisenberg, Sosyal Ağ'da Mark Zuckerberg rolünde (Sony Pictures)

Jesse Eisenberg, Facebook'un kurucu ortağı Mark Zuckerberg'le arasına mesafe koydu:

Kendimi böyle biriyle ilişkilendirmek istemiyorum.

41 yaşındaki aktör, David Fincher'ın 2010 yapımı filmi Sosyal Ağ'da (The Social Network) canlandırdığı Zuckerberg karakteriyle Oscar'a aday gösterilmişti.

BBC Radio 4'un Today programında konuşan Eisenberg, "kısmen kendini böyle biriyle ilişkilendirmek istemediği için [Zuckerberg'ün] hayatının gidişatını takip etmediğini" açıkladı.

Bu benim harika bir golfçüyü oynamam ve şimdi insanların benim harika bir golfçü olduğumu düşünmesi gibi bir şey değil. Bu adam sorunlu şeyler yapıyor, doğruluk kontrolünü kaldırıyor ve güvenlik endişelerine yol açıyor. Dünyada zaten tehdit altında olan kişileri daha da tehdit altına sokuyor.

Zuckerberg'ün eylemlerinden endişe duyup duymadığı sorusuna Eisenberg şu yanıtı verdi:

Sadece gazete okuyan biri olarak endişeliyim. 'Ah, filmdeki adamı oynadım ve bu nedenle...' diye düşünmüyorum. Ben sadece bir insanım ve milyarlarca dolara sahip, herhangi bir insanın biriktirdiğinden daha fazla parası olan bu insanlarla ilgili haberleri okuyorsunuz ve bu parayla ne yapıyorlar? Ah, bunu nefret dolu şeyler vaaz eden birine yaranmak için kullanıyorlar. Böyle düşünüyorum ama bir filmde [onu] oynamış biri olarak değil, New York'ta engelli adaleti dersi veren bir kadınla evli biri olarak ve öğrencilerinin hayatı bu yıl biraz daha zorlaşacak.

Zuckerberg'ün Facebook ve Instagram'ı yöneten şirketi Meta, bu yıl doğruluk kontrolünü ortadan kaldırmayı planladığını duyurmuştu.

Meta'nın bağımsız Gözetim Kurulu'nun iki üyesi, Independent köşe yazarı ve The Guardian'ın eski editörü Alan Rusbridger ve roman yazarı Khaled Mansour, daha sonra yanlış bilgilendirmenin "kamu güvenini sarsacağı" uyarısında bulunmuş, Facebook gibi sitelerin güvenilirliği üzerindeki etkisinin "çok fazla" olabileceğini ve geniş çaplı sivil kargaşaya yol açabileceğini vurgulamıştı.

Eisenberg, yakın zamanda The Independent'a verdiği röportajda eşi Anna Strout'un hayır işlerinden bahsetmişti:

Eşim aktivist bir aileden geliyor.

Strout'un annesi Toby Strout, aile içi şiddet sığınma evi işletiyor, kardeşi Anthony Arnove ise kâr amacı gütmeyen bir sanat organizasyonunun kurucularından.

Eisenberg, "Zeki ve sol görüşlü bir ailenin damadıyım ve eşim, yetişkin hayatımda sahip olduğum tüm düşünceleri şekillendirdi" diye ekledi.

Bu yüzden, ihtiyacı olanları ayağa kaldıran tüm sosyal hareketlerin destekçisiyim.

Independent Türkçe



Hollanda'da bulunan "şeytan parası", Ortaçağ ritüellerine ışık tutuyor

Alanda bulunan sikkelerden bir seçki (Jan-Willem de Kort, Mario van IJzendoorn ve Archeocare)
Alanda bulunan sikkelerden bir seçki (Jan-Willem de Kort, Mario van IJzendoorn ve Archeocare)
TT

Hollanda'da bulunan "şeytan parası", Ortaçağ ritüellerine ışık tutuyor

Alanda bulunan sikkelerden bir seçki (Jan-Willem de Kort, Mario van IJzendoorn ve Archeocare)
Alanda bulunan sikkelerden bir seçki (Jan-Willem de Kort, Mario van IJzendoorn ve Archeocare)

Arkeologlar, Hollanda'da Ortaçağ'dan kalma bir kült bölgesinde diobolgeldæ yani "şeytan parası" olarak sunulan bir yığın altın ve gümüş sikkeyi ortaya çıkararak Avrupa'nın bu bölgesindeki Hıristiyanlık öncesi grupların ritüellerine daha fazla ışık tuttu.

Hollanda, Almanya'nın kuzeyi ve Britanya'da, Hıristiyanlık öncesi ritüelleri çok daha iyi anlaşılan Nordik dünyasına kıyasla daha az kült alanı ortaya çıkıyor.

Nordik bölgesindeki Hıristiyanlık öncesi pagan kült alanlarından elde edilen bulgular, Cermen-Nordik dünyasının geri kalanı için her zaman geçerli olmuyor. Ancak araştırmacılar, Hollanda'nın doğusundaki Hezingen'de bulunan sikke yığınının, bölgedeki kült ritüelleri hakkında değerli bilgiler sağladığını söylüyor.

Hezingen kazı alanı ilk kez yaklaşık 5 yıl önce metal dedektörlerinin çok sayıda altın ve gümüş sikke bulmasıyla gün yüzüne çıkmıştı. Arkeologlar bölgenin, alışılmadık bir şekle sahip bir binayı çevreleyen ahşap direklerden yapılmış büyük dairesel bir alan da dahil üç kısımdan oluştuğunu tespit etti.

Bu kazı alanlarının birinde tek bir altın sikke bulunurken, diğerinde, parçalanmış ve bütün halde yaklaşık iki düzine altın sikkenin yanı sıra bir altın kolye ucu ve bir gümüş küpe bulundu.

Hakemli dergi Medieval Archaeology'de yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, üçüncü alanda altın sikke parçaları ve küçük bir kolye ucu keşfedildi.

Ayrıca alanlardan birinde muhtemelen 6. yüzyılda inşa edilmiş eski bir malikaneye ait izlerin yanı sıra ilkbahar ve sonbahar ekinokslarına göre hizalanmış ahşap direkler için 17 çukur bulundu. Bu durum, bölgenin ekinleri ekme veya hasatla bağlantılı mevsimsel ritüellerde kullanılmış olabileceğine işaret ediyor.

Direk çukurlarını ve eserleri inceleyen arkeologlar, Hezingen'in bölgedeki kültürel geçiş döneminde önemli bir kült alanı görevi gördüğü sonucuna vardı.

Araştırmada, "Direkler ilkbahar ve sonbahar ekinoksları sırasında güneşin doğuş ve batışıyla aynı hizada olduğundan, sunular bereket ayinleriyle bağlantılı olabilir" ifadeleri kullanılıyor.

Altın sikkeler ve mücevherler yaklaşık 100 yıllık bir süre boyunca düzenli aralıklarla buraya bırakılmış. Fosfat analizine göre muhtemelen burada hayvanlar da kurban edildi.

Yerel halkın tam olarak hangi tanrılara dua ettiği gizemini koruyor.

Bölgedeki toplumlar Hıristiyanlaşmak için tanrılarını terk etmeye ve pagan kült alanlarında "şeytan parası" sunma ritüellerini bırakmaya zorlandı.

Arkeologlar, Hezingen mezrasının 7. yüzyıla ait, muhtemelen göçmenlerle bağlantılı bir açık hava kült alanı olabileceğinden şüpheleniyor. Alanın kullanımı, bölgenin resmen Hıristiyanlaşmasından en az 50 yıl önce, MS 700 civarında sona ermiş gibi görünüyor.

Alanla ilişkilendirilebilecek yerel seçkinler muhtemelen daha önce Hıristiyan olmuş ya da paganizmden uzaklaşmıştı. Çalışmada, "Belki de burası misyonerler tarafından terk edilmiş, hatta neredeyse bütün değerli şeyler götürülerek kutsallığına saygısızlık edilmişti" deniyor.

Diğer yandan araştırmacılar, bulguların "alternatif yorumlarının" da göz önüne alınması gerektiğini söylüyor.

Independent Türkçe