Nadir sinek türü "maske takarak" yuvalara sızıyor

Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)
Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)
TT

Nadir sinek türü "maske takarak" yuvalara sızıyor

Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)
Sinek larvasının nefes alma delikleri, termit gözlerini taklit ediyor (Roger Vila)

Nadir bir sinek türünün termit kolonileri arasına sızmak için "maske taktığı" ortaya çıktı. 

Doğada avlanma, hayatta kalma veya çiftleşme şansını artırmak için başka türleri taklit eden çeşitli canlılar var. Bu özellikler genellikle böceklerde görülürken bilim insanları listeye yeni bir sinek türünü de ekledi.

Fas'ın güneyindeki Anti-Atlas Dağları'nda kelebek ve karıncalar üzerine çalışan bilim insanları, bir taşı kaldırınca bir termit yuvasında, daha önce hiç karşılaşmadıkları türden üç sinek larvası gördü.

Göksinekler grubuna ait bu larvaları yakından inceleyen ekip, "termit maskesi" dedikleri bir şeyle karşılaştı. 

Larvaların vücudunun arka kısmında, Hodotermitidae familyasındaki termitlerle aynı boyutta antenlere sahip işlevsiz bir "kafa" vardı. Ayrıca bu "kafada" iki sahte göz de bulan araştırmacılar, larvaların bu delikleri nefes almak için kullandığını söylüyor.

Sinek larvaları bu sayede yuvalarına girdikleri termitler gibi görünürken, vücutlarının etrafındaki dokunaçlar da onlarla iletişim kurmalarını sağlıyordu.

Aynı yuvayı paylaşan termitler, antenleri aracılığıyla diğerlerinin şeklini ve kokusunu algılıyor. Yuvanın tüm üyeleri bu kokuyu paylaşırken, başka kolonilerden gelen hayvanlara saldırıp onları parçalıyor. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de 10 Şubat Pazartesi günü yayımlanan çalışmada, sinek larvalarının termit kolonisine özgü kokuyu da taklit edebildiği saptandı.

Bilim insanları topladıkları örnekleri laboratuvar ortamında inceleyince larvaların yuvanın en kalabalık bölgesine yerleşme eğiliminde olduğunu gözlemledi. Burada termitlerden sürekli ilgi gören larvaların ne yediği tam bilinmese de termitlerin ağızlarını kullanarak onlara yiyecek aktardığı görüldü.

Makalenin ortak yazarı Roger Vila "Larvalar sadece tolere edilmekle kalmıyor, aynı zamanda anten benzeri dokunaçlarıyla termitlerle sürekli iletişim kuruyorlar" diyerek ekliyor: 

Hatta görünüşe göre termitler onları besliyor ancak bu henüz kesin olarak kanıtlanmadı.

Bilim insanları sinek larvalarıyla termitler arasında sosyal parazit veya simbiyotik bir ilişki olduğunu tahmin ediyor. Phoridae familyasındaki sineklerde de benzer bir durum görülse de larvalar yerine yetişkin sinekler, termitleri taklit ediyor.

Vila, bu iki sinek familyasının yaklaşık 150 milyon yıl önce ayrılmasından dolayı farklı bir evrim sürecinin sözkonusu olduğunu düşünüyor.

Yeni türün ait olduğu Rhyncomya cinsinin diğer üyelerinde daha önce böyle bir taklit davranışı kaydedilmemişti. Bu nedenle ekip, türün çok hızlı evrimleştiğini tahmin ediyor.

Keşfin şans eseri yapıldığını da ifade eden Vila şöyle ekliyor:

Bu son derece nadir bir tür olmalı çünkü o bölgede üç keşif gezisi daha yaptık ve yüzlerce taş kaldırmamıza rağmen, başka bir termit yuvasında sadece iki sinek daha bulduk.

Independent Türkçe, Popular Science, EurekAlert, Current Biology



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe