Breaking Bad'in yaratıcısı Vince Gilligan'dan senaristlere çağrı

Vince Gilligan bu çağrıyı, WGA ödül töreninde Paddy Chayefsky Laurel Televizyon Yazarlığı Başarı Ödülü'nü kabul ederken yaptı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Breaking Bad'in yaratıcısı Vince Gilligan'dan senaristlere çağrı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Breaking Bad'in yaratıcısı Vince Gilligan, televizyonda daha ilham verici ve kahraman karakterlerin canlandırılması çağrısında bulundu:

Gerçek hayattaki türden kötü adamların kol gezdiği bir çağda yaşıyoruz.

Breaking Bad'in yan dizisi Better Call Saul'u da yaratan 58 yaşındaki senarist, geçen gece Yazarlar Birliği Ödülleri'ndeki en büyük ödül olan Paddy Chayefsky Laurel Televizyon Yazarlığı Başarı Ödülü'nü kabul ettikten sonra konuştu.

Variety'nin haberine göre Gilligan konuşmasının başında "politik olmaya" karar verdiğini açıkladı.

Konuşmasına şöyle devam etti:

Açıkçası Breaking Bad ve Walter White sayesinde buradayım. O karakterle ve o diziyle gurur duyuyorum. Walter White [...] tüm zamanların en iyi kötü adamlarından biri. Ancak sorun değilse sanırım biraz daha ilham verici birini yarattığım için kutlanmayı tercih ederim. 2025'te bunu yüksek sesle söylemenin zamanı geldi çünkü gerçek hayattaki türden kötü adamların kol gezdiği bir çağda yaşıyoruz. Kendi kurallarını koyan kötü adamlar, size ne söylerlerse söylesinler aslında kendi çıkarlarını düşünen kötü adamlar. Kimden bahsediyorum? Burası Hollywood, tahmin edin.

afvgbrhn
Bryan Cranston, Breaking Bad'de Walter White rolünde (AMC)

Ama burada tuhaf bir ironi var. Son derece bölünmüş olan ülkemizde herkes bir konuda hemfikir görünüyor. Gerçek hayatta çok fazla kötü adam var. Sadece farklı gerçekliklerde yaşıyoruz. Bunu nasıl değiştirebileceğimize dair basit bir cevap yok. Gerçi öyle olsaydı, bahse girerim sosyal medyanın lağım çukurundan çıkıp birbirimizi gerçekten dinlemekle ilgili bir şey olurdu.

Gilligan diğer senaristlere "daha fazla iyi adam yazma" çağrısında bulundu.

Çeşitli film ve televizyon anti-kahraman örneklerine atıfta bulunan Gilligan şunları söyledi:

Onlarca yıl kötü adamları çok seksi yaptık. Gerçekten böyle düşünüyorum. Michael Corleone ya da Hannibal Lecter ya da Darth Vader ya da Tony Soprano gibi unutulmaz karakterler yarattığımızda, dünyanın her yerindeki izleyiciler buna dikkat kesiliyor. 'Bu adamlar ne kadar da havalı. Ben de o kadar havalı olmak istiyorum' diyor. Bu durumda kurgusal kötü adamlar, olmaları için yaratıldıkları uyarıcı oyuncu halinden çıkıyor. Tanrı yardımcımız olsun, özendirici oluyorlar. Belki de bugün dünyanın ihtiyacı olan şey, Efsane Neslin (İngilizcede "Greatest Generation" diye bilinen, II. Dünya Savaşı nesli -ed.n.) aldığından daha fazlasını veren, iyi, eski moda tipleridir. Nezaket, hoşgörü ve fedakarlığın sadece enayiler için olmadığını düşünenler.

Gilligan, saygı duyulmaya değer iyi adamlar olarak son zamanlarda Los Angeles'ta meydana gelen yıkıcı yangınlarla mücadele eden itfaiyecileri örnek gösterdi.

Güney Kaliforniya'daki son yangınları söndürmek için hayatlarını riske atan kadın ve erkeklere bakıyorum. Ya da o yangınların mağdurlarını beslemek ve barındırmak için kendilerinden çok şey verenlere. Değişiklik olsun diye gerçek kahramanlar hakkında bir şeyler duymak güzel değil mi?

Independent Türkçe



Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
TT

Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)

Bilim insanları primat türlerinde alfa erkek olgusunun pek de gerçek olmadığını tespit etti. Geniş kapsamlı araştırma, dişi ve erkekler arasındaki hiyerarşik ilişkinin daha karmaşık olduğuna işaret ediyor.

İnsanların da içinde yer aldığı primat grubunda ya erkeklerin ya da dişilerin popülasyondaki hakim cinsiyet olduğu düşünülüyordu. Genellikle erkeklerin gruptaki hakimiyeti elinde tuttuğuna inanılıyordu.

Ancak hakemli dergi PNAS'te dün (7 Temmuz) yayımlanan çalışmada durumun sanıldığı kadar net olmadığı ve beklendiğinden daha fazla popülasyonda dişilerin egemen olduğu ortaya çıktı.

Araştırmacılar maymunlar, lemurlar, tarsiyerler ve lorisler gibi 121 primat türüne ait 253 popülasyondan 5 yıl boyunca veri topladı. Ekip varsayımların ötesinde daha net bilgi edinmek adına ayrıntılı davranış kayıtları toplayıp grup içindeki kavgaları ve kazananları derledi.

Çalışmada karşı cinsler arasındaki kavga ve tartışmaların sanılandan çok daha sık yaşandığı saptandı. Bir grup içindeki anlaşmazlıkların ortalama yarısı dişi ve erkekler arasında geçti. 

Araştırma genelinde incelenen kavgaların yaklaşık yüzde 90'ını erkekler kazandığı için bu açıdan net bir erkek hakimiyeti olduğu söylenebilir.

Öte yandan araştırmacılar popülasyonların sadece yüzde 17'sinde bu durumun gözlemlendiğini söylüyor. İnsanların en yakın akrabalarından şempanze ve bonobolar bu kesimde yer alırken, lemur ve bonoboların da olduğu primat popülasyonlarının yüzde 13'ünde net bir dişi egemenliği vardı.

Geri kalan yüzde 70'lik kısımdaysa bir cinsiyetin diğeri üzerindeki hakimiyet ya orta düzeydeydi ya da hiç yoktu.

Fransa'daki Montpellier Üniversitesi'nden çalışmanın başyazarı Dr. Élise Huchard, "Sıkı bir erkek egemenliği gerçekten azınlıkta" diyerek ekliyor: 

Bunun çoğunluk olmasını beklemiyorduk çünkü literatürü iyi biliyoruz ancak yüzde 20'nin altında kalmasını pek beklemezdik.

Erkek egemenliğinin daha net olduğu gruplarda, bu cinsiyetin vücut veya dişlerinin daha büyük olduğu gözlemlendi. Ayrıca dişilerin kaçıp ağaçlara tırmanamadığı popülasyonlarda da benzer bir durum vardı.

Öte yandan dişiler hakimiyetini, üremeden gelen güçleriyle kazanıyordu. Dr. Huchard, "Bir dişi çiftleşmek istemiyorsa, erkek bu konuda hiçbir şey yapamaz" diye açıklıyor: 

Dişiler üremeyi kontrol ettiklerinde, bunu erkeklere karşı bir güç mekanizması olarak kullanabiliyorlar.

Bilim insanları ayrıca dişilerin birbirleriyle rekabet ettiği ve erkeklerin yavrulara daha fazla baktığı gruplarda da dişi egemenliğinin daha yaygın olduğunu gözlemledi. Bu türlerde dişiler ya genellikle yalnız oluyor ya da sadece erkek-dişi çiftleri halinde yaşıyorlar. Bu durum tek eşliliğin dişi hakimiyetiyle bağlantılı olduğu anlamına gelebilir.

Araştırmacılar bu sonuçların doğrudan insanlara uygulanamayabileceğini ancak yakın akraba türlerdeki cinsiyet rollerinde şaşırtıcı bir esnekliğe işaret ettiğini söylüyor. 

Dr. Huchard, "Bu sonuçlar, insanlık tarihinde daha sonra ortaya çıkan tarım toplumlarına kıyasla daha eşitlikçi olan avcı-toplayıcılar arasındaki kadın-erkek ilişkileri hakkında bildiklerimizle epey örtüşüyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BCC Science Focus, PNAS