Bilim insanları uzayda yaşamın sanılandan çok daha mümkün olabileceğini söylüyor

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Bilim insanları uzayda yaşamın sanılandan çok daha mümkün olabileceğini söylüyor

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Yeni bir araştırmaya göre Dünya'daki yaşam düşündüğümüzden çok daha az sıradışı olabilir.

Araştırmacılar onlarca yıldır "zor adımlar" yaşam teorisine inanıyordu. Bu teoriye göre bugün etrafımızdaki akıllı yaşama ulaşmak için bir dizi pek mümkün olmayan olay yaşanması gerekiyor.

Ancak yeni çalışma, bunun ilk etapta o kadar da olasılık dışı ya da zor olmadığını öne sürüyor. Aslında nispeten basit olabilirdi.

Eğer öyleyse bunun evrendeki yaşam için önemli etkileri olacaktır. Bu, yaşamın başka yerlerde de oluşmasının muhtemel ve uzayda yaşamın düşündüğümüzden daha fazla yerde bekliyor olabileceğini gösteriyor.

"Zor adımlar" teorisi yaşamın muhtemelen nadir olduğunu öne sürmüştü. Başlamak için bir dizi şeyin doğru gitmesi gerekirdi.

Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden yerbilimleri profesörü ve makalenin ortak yazarı Jennifer Macalady, "Bu, yaşamın tarihi hakkında düşünme şeklimizde önemli bir değişim" dedi.

Karmaşık yaşamın evriminin şanstan ziyade yaşam ve çevresi arasındaki etkileşimle ilgili olabileceğini öne sürüyor. Ayrıca kökenimizi ve evrendeki yerimizi anlama arayışımızda heyecan verici yeni araştırma yolları açıyor.

Geleneksel görüşün aksine araştırmacılar, yaşamın küresel çevre nedeniyle mümkün olduğu zaman oluştuğunu iddia ediyor. Araştırmacılar, bunun gezegen yaşamına devam ettikçe gerçekleşen nispeten öngörülebilir bir süreç olabileceğini öne sürüyor.

Pensilvanya Üniversitesi'nde Profesör Macalady'nin astrobiyoloji laboratuvarında çalışan Mills yaptığı açıklamada, "Akıllı yaşamın var olabilmesi için bir dizi şanslı olaya ihtiyaç duymayabileceğini savunuyoruz" dedi.

İnsanlar Dünya tarihinde 'erken' ya da 'geç' değil, koşullar uygun olduğunda 'tam zamanında' evrimleşti. Belki de bu sadece bir zaman meselesidir ve belki de diğer gezegenler bu koşullara Dünya'dan daha hızlı bir şekilde ulaşabilirken, diğerlerinde daha da uzun sürebilir.

Yeni çalışmanın arkasındaki araştırmacılar, inançlarını test etmek için bir dizi yol öneriyor. Örneğin diğer gezegenleri aramak ve bu zor denen adımların gezegenimize özgü olup olmadığını anlamak. Ya da hatta burada birden fazla kez gerçekleşip gerçekleşmediğini görmek için kendi gezegenimize bakmak.

Çalışma, Science Advances adlı akademik dergide yayımlanan "A reassessment of the 'hard-steps' model for the evolution of intelligent life" (Akıllı yaşamın evrimi için "zor adımlar" modelinin yeniden değerlendirilmesi) başlıklı makalede açıklandı.

Independent Türkçe



Psikologdan kıskançlıkla başa çıkmak için 5 öneri

İlişki uzmanı, kıskançlık duygusunu etraflıca anlamanın ilişkileri güçlendirebileceğini söylüyor (Pexels)
İlişki uzmanı, kıskançlık duygusunu etraflıca anlamanın ilişkileri güçlendirebileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Psikologdan kıskançlıkla başa çıkmak için 5 öneri

İlişki uzmanı, kıskançlık duygusunu etraflıca anlamanın ilişkileri güçlendirebileceğini söylüyor (Pexels)
İlişki uzmanı, kıskançlık duygusunu etraflıca anlamanın ilişkileri güçlendirebileceğini söylüyor (Pexels)

ABD'li psikolog Joli Hamilton, ilişkilerde kıskançlık hissiyle baş etmek için farklı ipuçları paylaşıyor. 

CNN’in sağlık muhabiri Sanjay Gupta’nın podcast’ine katılan ilişki uzmanı, kıskançlığı anlamaya yönelik çabanın parnetimizle bağlarımızı güçlendirebileceğini belirtiyor.

Hemen sonuca varmayın, paniklemeyin

Hamilton, kişinin kıskançlık hissine kapıldığı anda fevri hareket etmek yerine olayı tüm boyutlarıyla düşünmesi gerektiğini söylüyor. 

“Hemen sonuca varmayın, önce hislerinizi fark edin” diyen psikolog, gerçekte neler olup bittiğini anlamanın önemini vurguluyor:

En ufak bir kıskançlıkta çıldırmayın. Sakin olun.

Zarar verme eğilimine girmeyin

Kıskançlığın öfke yaratabileceğini belirten Hamilton, bu durumlarda yakınlarımıza zarar vermekten kaçınmanın önemini hatırlatıyor. 

Psikolog, duygusal ve bedensel tepkileri düzenlemenin önemine dikkat çekerek, derin nefes almayı ve kontrolü kaybetmemeyi öneriyor: 

Evet bunu söylemek basit ama yapmak zor. Bazı öz düzenleme becerilerini öğrenin, sinir sisteminizi nasıl düzenleyeceğinizi öğrenin.

Utanç hissetmeyin

Kıskançlığın ilişkilerde doğal bir duygu olduğunu anımsatan Hamilton, bunun için insanların kendilerini suçlamaması ve utanç hissetmemesi gerektiğini vurguluyor.

Bu duygunun normal olduğunu anlamanın önemine işaret ederek, “Kıskançlık bir duygudur, belirli bir amaca hizmet eder. Bu ortaya çıktığında ona kulak vermelisiniz” diyor. 

İlişki uzmanı, kıskançlığı “şeytanlaştırmaktan kaçınmak gerektiğini” belirterek, “Bunun yerine kendinize ‘Kıskançlıkla mücadele ediyorsun’ deyin” ifadelerini kullanıyor.

Kıskançlığı romantikleştirmeyin

Hamilton, bazı film, şarkı ve edebiyat eserlerinde kıskançlığın romantikleştirildiğine işarete ediyor. Bunun kıskançlık duygusuna dair şöyle bir algı yarattığını söylüyor:

Partnerimizin biraz kıskanç olduğunu bilmek istiyoruz ve eğer kıskanmıyorsa, sanki bizi umursamıyormuş gibi ona karşı savunmaya bile geçiyoruz.

Kıskançlığı bu şekilde yüceltmenin sakıncalı olduğunu anlatan psikolog, şu tavsiyeyi paylaşıyor: 

Bunun yerine beklentilerinizi açıkça paylaşmayı romantikleştirin. Kulağa seksi gelmiyor ama düzenli yaptığınızda gerçekten seksi olacağına söz veriyorum.

Partnerinizi kıskandırmaya çalışmayın

Psikolog, kıskançlığın “sevginin kanıtı olmadığını” belirtiyor ve bu bakış açısının takıntılara yol açabileceğine dikkat çekiyor.

“Bir şeyi kanıtlamak için partnerinizi kıskandırmaya çalışmak geri teper” diyen Hamilton, bunun bir oyuna ya da güç gösterisine dönüşmemesi gerektiğini söylüyor.

Amerikalı yazar Mel Robbin de 2021’de yayımlanan The High 5 Habit kitabında, başkalarının başarılarını kıskanmanın olumsuz etkilerine işaret ederek, “Onların yapabildiği, sizin de başarabileceğiniz anlamına gelir” demişti.

Independent Türkçe, CNN, Kindred Spirit