Çin'in lüks tüketim sevdası sönümleniyor

Lüks markaların Çin'deki ortalama fiyatları ABD, Japonya ve Güney Kore'yi dahi geçtiği için Çinlilerin bir kısmı alışveriş için yurtdışına gidiyor (Reuters)
Lüks markaların Çin'deki ortalama fiyatları ABD, Japonya ve Güney Kore'yi dahi geçtiği için Çinlilerin bir kısmı alışveriş için yurtdışına gidiyor (Reuters)
TT

Çin'in lüks tüketim sevdası sönümleniyor

Lüks markaların Çin'deki ortalama fiyatları ABD, Japonya ve Güney Kore'yi dahi geçtiği için Çinlilerin bir kısmı alışveriş için yurtdışına gidiyor (Reuters)
Lüks markaların Çin'deki ortalama fiyatları ABD, Japonya ve Güney Kore'yi dahi geçtiği için Çinlilerin bir kısmı alışveriş için yurtdışına gidiyor (Reuters)

Xie Weina'nın, etiketinde en az 1500 dolar yazan çantalarından sıkılıp yenisini alması birkaç ay sürüyordu. Ancak geçen sene bunun yerine toplamda 2 bin 800 dolar harcayarak spor salonu üyeliği ve pilates derslerine para verdiğini söylüyor:

İnsanlar zengin olduğunda bunu göstermek için kendilerini maddi değer taşıyan şeylerle donatmak istiyor. Fakat belli bir seviyeye ulaştıktan sonra gösteriş yapmak için bunlara ihtiyaç kalmadığını hissediyorlar.

45 yaşındaki kadının bu sözlerini sayfalarına taşıyan Wall Street Journal, "Çin'in lüks tüketim sevdası sönümleniyor" başlığıyla bir haber yayımladı. 

Habere göre ekonominin büyümesindeki yavaşlama, katı siyasi ortam ve dev markaların modasının geçtiğinin düşünülmesi, bu durumda rol oynuyor.

Danışmanlık şirketi Bain'in tahminlerine göre 2024'le 2023 kıyaslandığında lüks tüketim beşte bir oranında azaldı. 

Pazarın lideri Louis Vuitton'un sahibi LVMH, geçen yılın 4. çeyreğinde Japonya haricindeki Asya satışlarında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11 düşüş görüldüğünü açıkladı. Bu satışların çoğundan Çin sorumlu. 

Gucci'nin sahibi Kering de Asya devinde yüzde 24 düşüş yaşadıklarını aktardı. 

Bain'in ortaklarından Weiwei Xing, "Hiper üstel büyüme dönemi artık burada sonlandı" diyor.

Kering ve LVMH'nin yöneticileriyse zaman alsa da nihayetinde piyasanın düzeleceğine inandıklarını ifade ediyor. 

Ancak pek çok markanın dükkanlarını kapatması ya da yeni mağazalarını açmakta gecikmesi, bu beklentilerin iyimser olabileceğini ortaya koyuyor. 

Avrupa'nın lüks markaları, yaklaşık 30 yıl önce girmeye başladıkları Çin'de özellikle son 10 senede büyüdü.  

SPDB International analizcilerinden Richard Lin, bunun orta sınıfın büyümesiyle alakalı olduğunu söylüyor:

Ekonomi gerilemeyi sürdürürse Çin'in orta sınıfının daralması ihtimalini de göz ardı edemeyiz.

Diğer yandan Çin'in ekonomik tablosu o kadar da karanlık değil. 

Pekin yönetimi, 2024'te ticaret fazlasının 990 milyar doları aştığını duyurdu. Enflasyon da hesaba katıldığında Çin'in geçen seneki ticaret fazlası, son yüzyıldaki tüm ülkelerin zirve noktalarını katbekat aşarak açık ara rekor kırıyor. 

Çin'in önceki rekoru 838 milyar dolarla 2022'deydi.
Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature