İnsanlardaki "dil geni", farelerin çıkardığı sesi değiştirdi

Farenin beynindeki NOVA1 proteinleri (yeşil) çıkardıkları sesleri etkiliyor olabilir (Darnell Laboratuvarı/Rockefeller Üniversitesi)
Farenin beynindeki NOVA1 proteinleri (yeşil) çıkardıkları sesleri etkiliyor olabilir (Darnell Laboratuvarı/Rockefeller Üniversitesi)
TT

İnsanlardaki "dil geni", farelerin çıkardığı sesi değiştirdi

Farenin beynindeki NOVA1 proteinleri (yeşil) çıkardıkları sesleri etkiliyor olabilir (Darnell Laboratuvarı/Rockefeller Üniversitesi)
Farenin beynindeki NOVA1 proteinleri (yeşil) çıkardıkları sesleri etkiliyor olabilir (Darnell Laboratuvarı/Rockefeller Üniversitesi)

İnsanlardaki konuşma dilinin evrimleşmesini sağlayan gen, farelerin daha farklı ve karmaşık sesler çıkarmasına neden oldu. 

Dr. Robert Darnell, 1993'te NOVA1'i keşfettiğinde, bütün memelilerde bulunan bu genin özel olmasını beklemiyordu. 

Ancak 2012'de, çoğu memelide benzer biçimde bulunduğu tahmin edilen NOVA1'in, insanlarda farklı olduğu ortaya çıkmıştı. Dr. Darnell'in araştırmaları, bu genin insan evriminde ayrı bir rol oynadığına işaret etmiyordu.

Çalışmalarını derinleştiren nörolog ve ekip arkadaşları, genin tarihini analiz ederek NOVA1'in modern insanlardaki varyantının, Neandertaller ve Denisova insanlarından ayrıldıktan sonra ortaya çıktığını bulmuştu. 

Ayrıca genin ilk versiyonu, incelenen 650 bin modern insandan sadece 6'sında vardı. Bilim insanları bu kişilerin kimliğine dair herhangi bir bilgiye sahip değil.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta dün (18 Şubat) yayımlanan çalışmadaysa, araştırmacılar farelerin genetiğini değiştirerek NOVA1’in diğer memelilerdeki versiyonu yerine insan varyantını taşımalarını sağladı.

Araştırmacılar NOVA1'in insan versiyonunun, farelerin çıkardığı sesleri değiştirdiğini gözlemledi.

Örneğin deney grubundaki yavrular, kontrol grubundakilere kıyasla daha yüksek frekansta sesler çıkarmaya başladı. Yetişkin farelerinse, dişilerin ilgisini çekmek için şarkı söylerken daha karmaşık sesler çıkardığı tespit edildi.

Dr. Darnell, "Dişi farelerle farklı şekilde 'konuştular'" diye açıklıyor: 

Çıkardıkları seslerdeki bu tür değişikliklerin evrim üzerinde nasıl derin bir etkisi olabileceğini hayal edebiliyoruz.

Farelerin, NOVA1'in insan varyantı olunca neden farklı ses çıkardığı henüz tam bilinmiyor. Ekip bu varyantın, gelişme aşamasındaki fare beyninin bazı bölgelerinde moleküler değişimlere neden olduğundan şüpheleniyor.

Bulgular, insanların konuşma dilini nasıl geliştirdiğine ışık tutması açısından önem taşıyor.

Makalenin bir diğer yazarı Dr. Erich Jarvis, milyonlarca yıl süren yüzlerce genetik mutasyon sonucu dilin ortaya çıktığına işaret ederek NOVA1 için "Bunun 'dil geni' olduğunu söyleyemem" diyor:

Peki NOVA1 tüm bu kombinasyonun neresinde yer alıyor? Bu son adımlardan biri.

Daha önceki çalışmalarda FOXP2 adlı başka bir genin, Homo sapiens, Neandertaller ve Denisova insanlarından ayrılmadan önce ciddi değişimlerden geçtiği saptanmıştı. Ayrıca bu genin de farelerin çıkardığı sesi etkilediği bulunmuştu.

Bazı araştırmacılar bu iki genin, insan beyninin karmaşık sesler üreten bölgelerini ayrı ayrı değiştirdiğini düşünüyor.

Çalışmada yer almayan genetikçi Wolfgang Enard, "NOVA1'le ilgili heyecan verici şey, artık mahallede yeni bir çocuğun daha olması" diyor.

Dr. Jarvis, Homo sapiens'in, Neandertallerin ve Denisova insanlarının ortak atasının, FOXP2 gibi genler sayesinde konuşabilmiş olabileceğini düşünüyor. Ancak NOVA1 ve diğer genlerde meydana gelen mutasyonlar, modern insanlara daha karmaşık sesler üretme yeteneği kazandırmış olabilir.

Bilim insanları, NOVA1, FOXP2 ve diğer ilgili olabilecek genlerin farklı mutasyonlarını içerecek şekilde farelerin genetiğini değiştirerek teorilerini test etmeyi planlıyor.

Independent Türkçe, New York Times, Science Alert, Nature Communications



Stephen King'in 44 yıllık klasiği Netflix için yeniden çekiliyor

1983 yapımı Kujo'da Dee Wallace'ın oynadığı Donna ve Danny Pintauro tarafından canlandırılan oğlu Tad, Kujo'yla karşı karşıya gelir ve hayatta kalmak için ölüm kalım mücadelesi verir (Warner Bros)
1983 yapımı Kujo'da Dee Wallace'ın oynadığı Donna ve Danny Pintauro tarafından canlandırılan oğlu Tad, Kujo'yla karşı karşıya gelir ve hayatta kalmak için ölüm kalım mücadelesi verir (Warner Bros)
TT

Stephen King'in 44 yıllık klasiği Netflix için yeniden çekiliyor

1983 yapımı Kujo'da Dee Wallace'ın oynadığı Donna ve Danny Pintauro tarafından canlandırılan oğlu Tad, Kujo'yla karşı karşıya gelir ve hayatta kalmak için ölüm kalım mücadelesi verir (Warner Bros)
1983 yapımı Kujo'da Dee Wallace'ın oynadığı Donna ve Danny Pintauro tarafından canlandırılan oğlu Tad, Kujo'yla karşı karşıya gelir ve hayatta kalmak için ölüm kalım mücadelesi verir (Warner Bros)

Adı korku türüyle özdeşleşmiş ve eserleri birçok kez filme dönüştürülmüş Stephen King'in bir romanı daha yeniden çekiliyor.

Netflix, King'in Kujo (Cujo) adlı romanını yeniden filme çekilmesine yeşil ışık yaktı.

Meşhur korku filmlerinin yapımcısı

Hollywood Reporter'ın aktardığı habere göre, ürkütücü hikayenin bu yeni uyarlamasının yapımcılığını Kusursuz Arkadaş (Companion), Sevgilim Kaç (Strange Darling) ve Şeytanla Bir Gece (Late Night with the Devil) gibi korku filmleriyle tanınan Roy Lee üstlenecek. 

Hikaye, bir köpeğin dost canlısı bir hayvandan kana susamış bir ölüm makinesine dönüşmesini merkeze alırken, arabalarında mahsur kalan bir anne ve oğlunun verdikleri hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. 

Netflix proje için senarist arayışına başladı bile.

İlk olarak 1981'de yayımlanan roman, 1983'te sinemaya uyarlanmış ve başrolde Dee Wallace yer almıştı. 

Filmde, Saint Bernard cinsi 90 kiloluk Kujo, bir tavşanı kovalarken kafasını soktuğu delikte kuduz bir yarasa tarafından ısırıldıktan sonra ölümcül, acımasız ve planlı bir avcıya dönüşüyor. 

Anne ve oğlu, arızalanan küçük arabalarının içinde güneşin altında mahsur kalıyor. Ya kuduz köpekle savaşmak ya da aşırı sıcakta araç içinde kalarak güneş çarpması riskini göze almak zorundalar.

Hollywood, King'e bayılıyor

King'in 1976'da yayımlanan Göz (Carrie) romanıyla başlayan uyarlama geleneği, Hollywood'un uzun süredir büyük ilgi gösterdiği bir alan.

77 yaşındaki King'in romanları birçok kez beyazperdeye uyarlanarak büyük başarı elde etti. Bunlar arasında Cinnet (The Shining), Esaretin Bedeli (The Shawshank Redemption), Benimle Kal (Stand by Me) ve O (It) yer alıyor. 

Mike Flanagan da King'in eserlerini beyazperdeye uyarlayan isimlerden biri. Yönetmen, The Life of Chuck, Doktor Uyku (Doctor Sleep) ve Oyun (Gerald's Game) gibi yapımlarda King'le çalışmıştı. 

Bir romanı daha film oluyor

Öte yandan Lionsgate, yazarın 1979'da yayımlanan distopik romanı Uzun Yürüyüş'ün (The Long Walk) haklarını satın alarak yönetmen koltuğuna Francis Lawrence'ı getirdi.

King'in eşsiz kariyeri boyunca yaklaşık 65 roman ve 200'den fazla kısa hikaye yayımladığı düşünülürse, bu eserlerin dünya çapında büyük ilgi görmesi ve hızla film ve dizi haklarının satın alınması hiç de şaşırtıcı değil.

Independent Türkçe, Deadline, Hollywood Reporter