İlk Shogun'ın yönetmeni, ödül canavarı yeni uyarlamayı eleştirdi

Jerry London, yeni versiyonun ödül sezonundaki başarısının rekabet eksikliğinden kaynaklandığını iddia etti

Shogun'un 2024 versiyonundan bir sahnede Anna Sawai, Toda Mariko rolünde (FX)
Shogun'un 2024 versiyonundan bir sahnede Anna Sawai, Toda Mariko rolünde (FX)
TT

İlk Shogun'ın yönetmeni, ödül canavarı yeni uyarlamayı eleştirdi

Shogun'un 2024 versiyonundan bir sahnede Anna Sawai, Toda Mariko rolünde (FX)
Shogun'un 2024 versiyonundan bir sahnede Anna Sawai, Toda Mariko rolünde (FX)

Shōgun'ın 1980 yapımı NBC uyarlamasını yöneten Jerry London, dizinin geçen yılki ödüllü FX versiyonunu "Amerikan izleyicisi için eğlenceli değil" diyerek eleştirdi.

Geçen eylülde Shōgun 18 dalda Emmy ödülü kazanarak tek sezonla en çok ödül alan dizi rekorunu kırmıştı.

Benzer şekilde Altın Küre'de de televizyon draması dalında ödülleri silip süpürmüştü.

Ancak diziden etkilenmeyen tek kişi, James Clavell'in 1975 tarihli romanının 9 saatlik uyarlamasıyla Emmy'ye aday gösterilen ve Yönetmenler Birliği Ödülü kazanan London oldu.

The Hollywood Reporter'a konuşan London, yeni versiyonun "Amerikalı izleyiciler için eğlenceli olmadığını" savundu.

London sözlerine şöyle devam etti:

Benim yaptığımdan tamamen farklı. Benimki Shogun'ın Blackthorne ve Mariko arasındaki aşk hikayesine dayanıyordu, bu yeni versiyon ise Japon tarihine dayanıyor ve daha çok Shogun olan Toranaga hakkında. Çok teknik ve Amerikalı izleyicinin bunu kavraması çok zor. İzleyen pek çok kişiyle konuştum ve 'Anlamadığım için kapatmak zorunda kaldım' dediler. Yani yeni diziyi çekenler Amerikalı seyirciyi gerçekten umursamamış.

London, 2024 uyarlamasının daha çok Japonya'da alacağı tepkiyle ilgilendiğini savunarak şunları söyledi

Bunu temelde Japonya için yaptılar ve ben bundan mutlu oldum çünkü dizimin kopyalanmasını istemedim. Bence o kadar iyi bir iş çıkardım ve o kadar çok övgü aldı ki kopyalamalarını istemedim, ki kopyalamadılar da. Ama yenisi komik çünkü konuştuğum herkes 'Anlamıyorum. Bütün bunlar ne hakkında?' dedi. Bütün bölümleri izledim. Devam etmek çok zor. Tüm ödülleri kazandı çünkü karşısında büyük bir dizi yoktu. Pek fazla rekabet yoktu.

London yeni versiyonun, Richard Chamberlain'in rol aldığı 1980 uyarlamasına olan ilgiyi yeniden canlandırmasını umduğunu itiraf etti. Aynı rolü yeni versiyonda Cosmo Jarvis oynamıştı.

London, "Hayal kırıklığı yarattı" dedi.

Benimki hakkında çok fazla şey söylenmedi. Ayrıca yeni dizide sadece bir Britanyalı oyuncu var ve açıkçası Richard Chamberlain'in sahip olduğu karizmaya sahip değildi.

The Independent için değerlendirdiği 2024 versiyonuna 4 yıldız veren eleştirmen Nick Hilton, dizinin "yeni Game of Thrones" olarak değerlendirilebileceğini yazmıştı.

Bu iyi tempolu ve iyi düşünülmüş destan, yetişkin izleyicileri ödüllendirecek ve büyük bütçeli televizyonun elfleri, ejderhaları ve zombileri arasında tarihi bir epiğe hâlâ yer olduğunu kanıtlayacak.

Independent Türkçe



Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
TT

Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)

Dişlerin hassas olmasının nedeninin, yaklaşık 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların vücudunu saran bir tür zırhtan evrimleşmesi olduğu bulundu. 

İnsanlar ve diğer hayvanların dişleri mineyle kaplı ancak soğuk bir içeceği veya ağrıyı algılayan kısma dentin adı veriliyor. Dişin iç tabakası olan dentin, sinirlere duyusal bilgi taşımaktan sorumlu. 

Bilim insanları uzun zamandır dişin evrimsel kökenini saptamaya çalışıyor. Ortaya atılan teorilerden birine göre diş, milyonlarca yıl önce yaşayan balıkların zırhlı dış iskeletlerindeki çıkıntılardan evrimleşmiş olabilir. Ancak odontod adı verilen bu yapıların gerçek işlevi bilinmiyordu.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (21 Mayıs) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, başka bir soruya cevap ararken bu gizemi aydınlattı. Odontodun dentin içerdiğine dair işaretler tespit eden araştırmacılar, balıkların bu sayede çevrelerini algıladığını düşünüyor.

Chicago Üniversitesi'nden Dr. Yara Haridy, fosil kayıtlarındaki en eski omurgalı canlıyı ararken 541 milyon ila 443 milyon yıla ait örnekleri bilgisayarlı tomografiyle inceledi. 

Bilim insanları, en eski balık olduğu düşünülen Anatolepis heintzi adlı türü analiz ederken, dış iskeletinde çok sayıda gözenek olduğunu fark etti. Bu gözenekler dentin gibi görünen bir maddeyle doluydu. 

Daha sonra örneği diğer türlerin fosilleri ve hâlâ yaşayan yengeç, salyangoz ve balıklarla karşılaştırdılar. Bu analizin sonucunda A. heintzi'nin gözeneklerinin, eklembacaklılarda görülen sensila adlı duyu organlarına daha çok benzediği ortaya çıktı. 

Araştırmacılar bu nedenle A. heintzi'nin omurgalı bir balık değil, omurgasız bir eklembacaklı olduğu sonucuna vardı. 

Yengeç, akrep ve örümcek gibi günümüz eklembacaklılarında sensila, sıcaklık, titreşim ve hatta koku algılamada kullanılıyor.

Dr. Haridy, bazı modern balıklarda odontodlar olduğunu, köpekbalıkları ve bazı yayıngillerinse derilerinin zımpara kağıdı gibi hissedilmesine neden olan dentikül adlı küçük yapılarla kaplı olduğunu söylüyor.

Bilim insanları modern türlerdeki bu yapılar, A. heintzi'deki sensila ve 465 milyon yıl önce yaşayan balıklardaki odontod arasında çarpıcı benzerlikler tespit etti. Dr. Haridy eski balık türlerindeki duyusal organın işlevini şöyle açıklıyor:

Bu hassas dokularla kaplı olduğu için belki bir şeye çarptığında basıncı hissedebiliyordu ya da suyun çok soğuduğunu ve başka bir yerde yüzmesi gerektiğini algılıyordu.

Ekip ayrıca avlanma riskinin yüksek olduğu bir ortamda yaşayan bu balıkların tehlikeden kaçınmak için bu duyusal yapılara ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Bulgular dış iskeletteki bu duyusal yapıların omurgalı ve omurgasızlarda ayrı ayrı geliştiğine ve insanlarla hayvanlardaki dişlerin buradan evrimleştiğine işaret ediyor.

Dr. Haridy "Omurgalılar ve eklembacaklılardaki sert kısımların ayrı ayrı evrimleştirdiğini biliyorduk ve şaşırtıcı bir şekilde sert iskeletlerine entegre edilmiş benzer duyusal mekanizmaları da bağımsız olarak geliştirmişler" ifadelerini kullanıyor. 

Araştırmacılar zaman içinde balıklarda çene geliştiğini ve ağızlarının yakınında sivri yapılara sahip olmanın avantaj sağladığını söylüyor.

Dr. Haridy "Yavaş yavaş çeneli bazı balıkların ağzının kenarında sivri odontodlar oluştu ve nihayetinde bazıları doğrudan ağzın içinde gelişti" diyerek ekliyor:

Diş ağrısı aslında balık atalarımızın hayatta kalmasını sağlamış olabilecek eski bir duyusal özellik!

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, Live Science, Nature