Harvardlı psikiyatr yanıtladı: Neden bazı gençler kendilerinden nefret ediyor?

Psikiyatr, kendinden nefret etme davranışına ilişkin örüntülerin gençlikte başladığını belirtiyor (Unsplash)
Psikiyatr, kendinden nefret etme davranışına ilişkin örüntülerin gençlikte başladığını belirtiyor (Unsplash)
TT

Harvardlı psikiyatr yanıtladı: Neden bazı gençler kendilerinden nefret ediyor?

Psikiyatr, kendinden nefret etme davranışına ilişkin örüntülerin gençlikte başladığını belirtiyor (Unsplash)
Psikiyatr, kendinden nefret etme davranışına ilişkin örüntülerin gençlikte başladığını belirtiyor (Unsplash)

Harvardlı psikiyatr Blaise Aguirre, gençlerin kendinden nefret etme davranışını mercek altına aldı.  

CNN’in konuştuğu Aguirre, ergenlikte kişinin dünya bakışını ve başkalarıyla ilişkisini belirleyen temel unsurun benlik algısı olduğunu söylüyor.

Kendinden nefret etme davranışının patolojik boyutlara varmasında yetersizlik hissi büyük rol oynuyor. Psikiyatr, buna dikkat çekerek şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu olduğunda, kendinize karşı beslediğiniz nefret, aldığınız kararların çoğunu, başvurduğunuz işleri, gittiğiniz okulları ve romantik partner seçimlerinizi şekillendirmeye başlar. Bir kişinin benliğine işlemiş bir özellikten bahsediyorum. Kendinden nefret etmek böyle bir şeydir.

Kendinden nefret etme davranışının çocuklukta başladığını vurgulayan Aguirre, bundan muzdarip gençlerin genellikle okulda zorbalığa uğradığını ya da duygusal istismara maruz kaldığını söylüyor.

Uzman psikiyatr, günümüzde teknolojinin de bu sorunda büyük rolü olduğuna işaret ediyor: 

Büyük şirketler, teknolojiyi kendinden nefret edenlere bir şeyler satmak için nasıl kullanacağını öğrendi. Mesajlar şöyle: Yeterince uzun değilsin, yeterince güzel değilsin, cildin yeterince genç görünmüyor, yeterince zayıf değilsin, yeterince güçlü değilsin, yeterince kaslı değilsin ve yeterince zeki değilsin.

Aguirre, dev firmaların bu stratejiyle “Bizim ürünümüzü satın alırsan, daha iyi biri olacaksın” mesajını vermeyi hedeflediğini de sözlerine ekliyor.

Kendinden nefret etmeyle depresyon arasında bir ilişki bulunduğunu belirten psikiyatr, bunların birbirine karıştırılmaması gerektiğinin de altını çiziyor. Bilim insanı, depresyon tedavisi başarılı olsa bile kendinden nefret etme davranışının sürebileceğini ifade ediyor.

Ebeveynlerin yaklaşımlarının, sorunların çözümünde önemli olduğunu belirten Aguirre, anne babaların çocuklarını gerçekten dinlemesi gerektiğini söylüyor: 

Bir çocuk cidden zorlandığında, güven vermeye çalışmadan onu samimi şekilde dinlemek fark yaratabilir. ‘Sen sevilesi birisin. Bir sürü arkadaşın var. İyi olacaksın’ demeyin. Bunun yerine, yaşadıklarının onlara ne kadar acı verdiğini dinleyin.

Sorunu hızlı şekilde çözmeye kalkışmanın problemi daha da büyütebileceğini ifade eden Harvardlı bilim insanı, “Buradaki fikir, sorunu çözmeye çalışmadan, en azından onlar duyulduklarını hissedene ve siz de sorunu derinlemesine anlayana kadar onlarla birlikte oturmaktır” diyor.

Independent Türkçe, CNN, Psychology Today



Bilim insanları köpeklerin en sevdiği rengi açıkladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları köpeklerin en sevdiği rengi açıkladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Hindistan sokaklarında serbestçe dolaşan köpeklerin sarı nesnelere karşı kuvvetli bir tercih gösterdiği yeni bir araştırmada belirtildi.

Köpekler, gözlerinde rengi algılayan daha az koni hücresi olduğu için renkleri insanlardan farklı görüyor. İnsanlarda, bir dizi rengi görmemizi sağlayan üç tip koni hücresi var. Köpeklerdeyse bu hücrelerin sadece iki türünün bulunması, renkleri ayırt etmelerini zorlaştırıyor.

Köpekler mavi ve sarı tonlarını belirgin bir şekilde görebilirken, kırmızı, yeşil ve turuncu tonları arasında ayrım yapamıyor ve bunların hepsi onlara sarı veya grinin tonları gibi görünüyor.

Kalküta'daki Hindistan Bilim Eğitimi ve Araştırma Enstitüsü'ndeki araştırmacılar, köpeklerin sarı tonlarını tercih ettiğini söylüyor.

Bu durum, sarı tonlarının görüş alanlarında belirgin bir şekilde öne çıkmasından kaynaklanıyor olabilir.

Hakemli dergi Animal Cognition'da yakın zamanda yayımlanan araştırmada sarıya yönelik tercihin bu kadar güçlü olmasının, köpeklerin kurtlardan evrimleştiği dönemden kaynaklanabileceği öne sürülüyor.
 

asdefrt
Deneydeki köpek renkli kaselere yaklaşıyor (Anindita Bhadra ve ekip arkadaşları / Animal Cognition)

Araştırmacılar, Hindistan'ın Kalküta kentinde 130'dan fazla sokak köpeğini, her birinin önüne sarı, mavi ve gri renkli mama kapları koyarak inceledi.

Köpeklerin çoğu, "gri kapta yiyecek varken sarıda olmasa bile" mavi ya da griye kıyasla çok daha yüksek oranda doğrudan sarı kaba yöneldi.

Çalışmada, "Bu tercih o kadar güçlü ki, ister bisküvi ister tavuk olsun, yiyeceklere duyulan çekimin önüne geçiyor" ifadeleri kullanılıyor. 

Bu sonuçları birlikte değerlendirince, sarıya yönelik gözlemlenen tercihin sarıya yönelik çekimin bir sonucu olduğu sonucuna varıyoruz.

"Sarıya yönelik bu güçlü tercihe tam olarak neyin yol açtığını henüz bilmiyoruz" diye ekleyen araştırma, bu davranışın "diğer renklere yönelik bir tiksintiden" kaynaklandığı ihtimalini eliyor.

Araştırmacılar bu tercihin bir nedeninin, çoğu sokak köpeğinin tüylerinin turuncu ya da kahverengi tonlarında olması ve diğer köpeklerin bunları sarımsı görmesinden kaynaklanabileceğini düşünüyor.

Renk tercihi genetik ya da öğrenilmiş olabileceğinden, araştırmacılar gelecekte deneyler yapılarak bu özelliğin doğuştan gelip gelmediğinin test edilmesi çağrısında bulunuyor.

Bilim insanları "Evcil köpekler ve kurtları karşılaştırarak yapılacak çalışmalar, sarıya yönelik bu tercihin evrimsel seyrini anlamaya katkı sağlayabilir" diyor.

Fas'ta yapılan önceki çalışmalar köpeklerde renk tercihine işaret etmediğinden, araştırmacılar bulguların Hindistan köpeklerine özgü olabileceğinden şüpheleniyor.

Independent Türkçe