Efsane oyuncu Gene Hackman eşiyle birlikte ölü bulundu

Gene Hackman, Mart 1993'te Akademi Ödülleri'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştı (AP)
Gene Hackman, Mart 1993'te Akademi Ödülleri'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştı (AP)
TT

Efsane oyuncu Gene Hackman eşiyle birlikte ölü bulundu

Gene Hackman, Mart 1993'te Akademi Ödülleri'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştı (AP)
Gene Hackman, Mart 1993'te Akademi Ödülleri'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştı (AP)

60 yıla yayılan kariyerine iki Oscar, iki BAFTA, 4 Altın Küre ve bir SAG Ödülü sığdıran usta aktör Gene Hackman yaşamını yitirdi. Gene Hackman ve piyanist eşi Betsy Arakawa, ABD'nin New Mexico eyaletine bağlı Santa Fe'deki evlerinde köpekleriyle birlikte ölü bulundu.

Santa Fe İlçe Şerifliği'nden yapılan açıklamada, "Çarşamba öğleden sonra Gene Hackman ve eşinin evlerinde ölü bulunduğunu doğrulayabiliriz" dendi. Açıklamada ayrıca, soruşturmanın devam ettiği ancak şu aşamada olayın bir cinayet şüphesi taşımadığı ifade edildi:

Şu anda ölümle ilgili ön soruşturma aşamasındayız ve arama emrinin onaylanmasını bekliyoruz.

Hackman, William Friedkin imzalı 1971 yapımı Kanunun Kuvveti'yle (The French Connection) ilk, 1992'deyse Clint Eastwood'un revizyonist westerni Affedilmeyen'deki (Unforgiven) performansıyla da ikinci Oscar'ını kazanmıştı.

Santa Fe İlçe Şerifi Adan Mendoza, çarşamba gece yarısından hemen sonra, yerel medyaya çiftin ve köpeklerinin hayatını kaybettiğini doğruladı. Hackman 95, 34 yıldır evli olduğu eşiyse 63 yaşındaydı.

Hollywood'un efsane ismi

1930'da Kaliforniya'da dünyaya gelen Hackman, henüz 16'sındayken yaşını büyük göstererek orduya katıldı ve 4 buçuk yıl hizmet verdi. Askerlikten sonra New York'ta kısa bir süre yaşadıktan sonra oyunculuk kariyerine yöneldi.

"Ben oyunculuk için eğitildim, şöhret için değil. Roller oynamak için eğitildim, menajerler, avukatlar ve basınla uğraşmak için değil" diyordu.

Aktörlük kariyerine 1960'larda tiyatro sahnesinde başlayan Hackman, ilk kez 1961 yapımı Mad Dog Coll'daki figüranlığıyla beyazperdeyle tanıştı. Ardından televizyon projelerinde rol olan oyuncu ilk önemli sinema deneyimini Warren Beatty'nin 1964 yapımı filmi Lilith'le yaşayacaktı. 

Beatty, Hackman'ın yeteneğinden etkilenerek 1967'deki Bonnie ve Clyde'da (Bonnie and Clyde) ona Buck Barrow rolünü verdi. Bu performans, Hackman'a En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında ilk Oscar adaylığını kazandırdı.

sadfrgt
Hackman, Arthur Penn'in yönettiği gerilim filmi Hedef'te (Target) Matt Dillon'la rol almıştı (AFP) 

Ancak onu gerçek anlamda yıldız yapan rol, Kanunun Kuvveti'ndeki sert polis Jimmy "Popeye" Doyle oldu. Filmdeki ikonik metro sahnesi ve karakterin sert tavırları, Hackman'a En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını getirdi. 1975'te çekilen devam filminde de rolünü tekrarladı.

Bundan sonra hem eleştirmenlerin beğenisini kazanan Francis Ford Coppola imzalı Konuşma (The Conversation) ve Gece Planı (Night Moves) gibi filmlerde hem de gişe rekorları kıran Poseidon Macerası (The Poseidon Adventure) gibi yapımlarda oynadı.

Komediye olan yeteneğini 1974 yapımı Genç Frankenstein'da (Young Frankenstein) gösterdi ve Süpermen (Superman) serisinde Lex Luthor rolünde izleyici karşısına çıktı. Ancak yönetmen Richard Donner'ın yapımcılar tarafından görevden alınması Hackman'ı rahatsız etti ve serinin sonraki filminde yer almayı reddetti. Yine de 1987'de Süpermen 4'te (Superman 4: The Quest for Peace) rol aldı.

1980'ler, Hackman'ın kariyerinde bir başka başarılı dönemdi. Mississippi Yanıyor'daki (Mississippi Burning) FBI ajanı rolüyle bir kez daha En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildi. Yönetmen Alan Parker, Hackman'ı "çok sezgisel ve içgüdüsel bir oyuncu" diye tanımlıyordu.

1991'de Affedilmeyen'deki sadist şerif Bill Daggett rolü ona ikinci Oscar'ını getirdi. 

Hackman, 1998'de Will Smith'le birlikte rol aldığı Devlet Düşmanı'ndaki (Enemy of the State) Edward "Brill" Lyle karakteriyle unutulmaz bir performans sergiledi.

John Grisham uyarlamaları Şirket (The Firm) ve Jüri'de (Runaway Jury) zekası ve acımasızlığıyla öne çıkan karakterleri canlandırdı. Özellikle Jüri'de eski ev arkadaşı Dustin Hoffman'la ilk kez birlikte rol aldı. 

2001'de Wes Anderson imzalı Tenenbaum Ailesi'ndeki (The Royal Tenenbaums) performansıyla büyük övgü alsa da 2004'te rol aldığı Welcome to Mooseport'tan sonra oyunculuğu bıraktı.

Hackman, kararını şu sözlerle açıklamıştı: 

Bu iş benim için çok stresli. Filmlerde yapılan fedakarlıklar işin doğası gereği var ama bir noktada artık bunu yapmak istemediğimi fark ettim.

Beyazperdeyi bıraktıktan sonra sadece ABD Deniz Piyadeleri'nin tarihine dair iki belgeselin anlatımını üstlendi.

"Yazmanın yalnızlığını seviyorum"

Oyunculuğu bıraktıktan sonra Hackman, tarihsel kurgu türünde kitaplar yazmaya başladı. Daniel Lenihan'la birlikte Wake of the Perdido Star, Justice for None, Vermillion ve Escape from Andersonville adlı eserleri kaleme aldı.

Ayrıca tek başına Payback at Morning Peak ve Pursuit adlı romanları yazdı.

"Yazmanın yalnızlığını seviyorum. Oyunculukla benzer yönleri var ama daha özel bir alan. Söylemek istediklerim üzerinde daha fazla kontrolüm var" diye açıklıyordu.

sdwefrgt
Gene Hackman, 19 Ocak 2003'te Beverly Hills'te düzenlenen 60. Altın Küre Ödülleri törenine 12 yıl önce evlendiği Betsy Arakawa'yla katılmıştı (AP)

Hackman, 1956'da Faye Maltese'le evlendi ve çiftin üç çocuğu oldu ancak 1986'da boşandılar. 1991'de Betsy Arakawa'yla evlenen Hackman, emekliliğini New Mexico'da geçiriyordu.

80'den fazla filmde rol alan Hackman, aynı zamanda yetenekli bir golfçü, ressam ve yarış pilotuydu. 1983'te Daytona Dayanıklılık Yarışı'na katıldı.

Şöhretten uzak durmayı tercih eden oyuncu, kariyeri boyunca nadiren röportaj verdi.

"Kendinizi bir yıldız olarak görmeye başladığınız anda, canlandırdığınız karakterlerden bir şey kaybedersiniz" diyordu.

Hollywood'un en saygın ve en üretken oyuncularından biri olan Gene Hackman, ardında unutulmaz bir miras bıraktı.

Kaynaklar: BBC, New York Post, People



Pompeii'yi yerle bir eden patlama, kurbanın beynini nasıl cama çevirdi?

Herkulaneum'da, Collegium Augustalium'daki yatağında bulunan kişinin kalıntıları (Pier Paolo Petrone)
Herkulaneum'da, Collegium Augustalium'daki yatağında bulunan kişinin kalıntıları (Pier Paolo Petrone)
TT

Pompeii'yi yerle bir eden patlama, kurbanın beynini nasıl cama çevirdi?

Herkulaneum'da, Collegium Augustalium'daki yatağında bulunan kişinin kalıntıları (Pier Paolo Petrone)
Herkulaneum'da, Collegium Augustalium'daki yatağında bulunan kişinin kalıntıları (Pier Paolo Petrone)

Vezüv Yanardağı'nın volkanik patlamasında hayatını kaybeden bir kişinin kafatasında bulunan cam benzeri madde, arkeologların MS 79'da Pompeii ve Herkulaneum'u yok eden olaylar dizisini çözmesini sağladı.

Perşembe günü Scientific Reports'ta yayımlanan çalışmada camla benzerlikler taşıyan gizemli madde incelenerek bunun, kişinin beyninin kalıntıları olduğu tespit edildi.

Araştırmacılar bu kişinin beyninin muhtemelen "hızlı ısınma" ve ardından "çok hızlı soğuma" sonucu cama dönüştüğünden şüpheleniyor.

Cam, bir sıvının hızla soğuması ve katılaşırken kristalleşmemesi gerektiğinden nadiren doğal yollarla meydana geliyor.

Cam oluşması için maddenin, çevresinin çok üzerinde bir sıcaklıkta katı hale gelmesi gerekiyor.

Dolayısıyla organik bir maddenin cam benzeri bir şekil alması son derece ender yaşanıyor çünkü ortam sıcaklıkları, organik maddenin temel bileşeni olan suyun katılaşması için nadiren yeterince düşük oluyor.

Bu nedenle doğada cam oluşumu çoğunlukla kumlu arazilere kuyrukluyıldız çarpmasıyla sınırlı.

Doğal yolla meydana geldiği düşünülen tek organik cam parçası 2020'de İtalya'nın Herkulaneum kentinde keşfedilmiş ancak maddenin nasıl oluştuğu netlik kazanmamıştı.

Yeni çalışmada şu ifadelere yer verildi: 

Burada, MS 79'daki Vezüv patlamasının sıcak piroklastik akıntı birikintileri içine gömülmüş ve görünüşe göre erkek bir insan bedeninin kafatasında bulunan camsı görünüme sahip maddenin, beynin çok yüksek sıcaklıkta benzersiz bir vitrifikasyon sürecinden geçmesiyle oluştuğunu ve dünyada bu türden tek olay olduğunu gösteriyoruz.

xsadefrgt
Pompeii'deki kişinin kafatasının içinde bulunan organik cam örneği (Pier Paolo Petrone)

Bilim insanları, Collegium Augustalium'daki yatağında yatarken bulunan Herkulaneumlu bireyin kafatası ve omuriliğinde keşfedilen cam parçalarını analiz etti. X ışınları ve elektron mikroskobu kullanarak ileri düzeyde görüntüleme yapan araştırmacılar, beynin cam haline gelebilmesi için en az 510 derecenin üzerinde ısıtıldıktan sonra hızla soğuması gerektiğini saptadı.

Sözkonusu kişi yalnızca şehri kaplayan ateş taşıyan rüzgar ve kül tarafından ısıtılmış olsaydı bu tür bir organik cam oluşamazdı. Çünkü bu akıntıların sıcaklıkları 465 dereceden daha yüksek değildi ve yavaş yavaş soğumaları gerekirdi.

Araştırmacılar bu analize ve modern volkanik patlamalar üzerine yapılan çalışmalara dayanarak Vezüv'ün patlaması sırasında ilk ölümcül olayın hızla dağılan aşırı ısınmış bir kül bulutu olduğu sonucuna vardı.

Bu olay muhtemelen bireyin sıcaklığını 510 derecenin üzerine çıkarmış ve ardından bulut dağılırken hızla ortam sıcaklığına indirmişti.

Araştırmacılar, bireyin kafatası ve omurgasının muhtemelen beyni tam bir termal bozulmadan koruyarak bu eşsiz organik cam parçalarının oluşmasına izin verdiğini söylüyor.

Independent Türkçe