Bir gecede 4 Oscar birden kazanan Sean Baker tarih yazdı

Sean Baker, 2021 yapımı Kırmızı Roket (Red Rocket) ve 2015 tarihli Tangerine gibi filmleriyle de tanınıyor (AFP)
Sean Baker, 2021 yapımı Kırmızı Roket (Red Rocket) ve 2015 tarihli Tangerine gibi filmleriyle de tanınıyor (AFP)
TT

Bir gecede 4 Oscar birden kazanan Sean Baker tarih yazdı

Sean Baker, 2021 yapımı Kırmızı Roket (Red Rocket) ve 2015 tarihli Tangerine gibi filmleriyle de tanınıyor (AFP)
Sean Baker, 2021 yapımı Kırmızı Roket (Red Rocket) ve 2015 tarihli Tangerine gibi filmleriyle de tanınıyor (AFP)

Büyük ustalardan bazıları bu başarıya yaklaşmış hatta Alfonso Cuarón ve Chloé Zhao, yolun yarısına kadar gelmişti. Walt Disney bunu yapabilmek için birçok filme ihtiyaç duymuştu. Bong Joon-ho ise neredeyse başarıyordu...

Ancak düne kadar hiçbir yönetmen, Sean Baker'ın Anora'yla yaptığını başaramadı. Amerikalı sinemacı, aynı yıl ve aynı filmle 4 Oscar kazanan ilk kişi oldu.

Törende Baker, En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kurgu ve En İyi Yönetmen ödüllerinin yanı sıra En İyi Film Oscar'ına da layık görüldü. Böylece 54 yaşındaki Baker, bir başka efsanevi isimle, Walt Disney'le "skoru" eşitlemiş oldu. Ancak Disney, 1953'te aynı gece 4 Oscar kazanmış olmasına rağmen bu ödülleri, 4 farklı filmle almıştı. 

"Sinemaya olan aşkımız nerede başladı?"

En İyi Yönetmen ödülünü kabul ederken Baker, Akademi'ye bağımsız bir filmi ödüllendirdiği için teşekkür etti:

Hepimiz bu gece buradayız ve bu yayını izliyoruz çünkü sinemayı seviyoruz. Peki, sinemaya olan aşkımız nerede başladı? Sinema salonlarında.

Baker ayrıca, ödülünü takdim eden Quentin Tarantino'ya da teşekkür etti. Tarantino'nun Bir Zamanlar... Hollywood'da (Once Upon a Time... in Hollywood) filminde Mikey Madison'ı oynatmasının, kendisinin de 25 yaşındaki aktrisi Anora'ya seçmesine vesile olduğunu belirtti.

Bong Joon-ho da kazandı ama...

Bir yönetmenin aynı zamanda kurgu ödülünü kazanması son derece nadir bir durum ancak daha önce örnekleri var. Alfonso Cuarón, 2013 yapımı Yerçekimi'yle (Gravity) hem yönetmen hem de Mark Sanger'la birlikte kurgu Oscar'ını kazanmıştı. James Cameron da 1997'de Titanik'le (Titanic) En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerinin yanı sıra kurgu kategorisinde de Oscar almıştı.

Bong Joon-ho ise 2020'de Parazit'le (Gisaengchung) Baker'ın rekoruna yaklaşmıştı. Parazit; film, yönetmen, özgün senaryo ve uluslararası film dallarında Oscar kazanmıştı. Ancak uluslararası film ödülü teknik olarak yönetmene değil ülkeye verildiğinden, Bong'un kazandığı Oscar sayısı 4 yerine üçte kalmış ve bir heykelcik Güney Kore'ye gitmişti.

Baker için ilklerin gecesi

Ödül sezonunu domine eden Anora, Baker'ın kazandığı 4 ödülün yanı sıra Mikey Madison'a da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı. Yura Borisov da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday gösterildi.

Baker için bu Oscarlar bir ilk niteliğinde. Daha önce The Florida Project'le Willem Dafoe, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday gösterilmişti. Ancak Baker'ın senarist veya yönetmen kategorilerinde Oscar'a aday gösterildiği ilk film Anora oldu.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience