50 yıllık paradoks yıkıldı: Hayvanların boyutu kanser riskini nasıl etkiliyor?

Bilim insanları fillerin kanser riskinin, kendilerinin yaklaşık 10'da biri kadar hayvanlarla aynı seviyede olduğunu söylüyor (Reuters)
Bilim insanları fillerin kanser riskinin, kendilerinin yaklaşık 10'da biri kadar hayvanlarla aynı seviyede olduğunu söylüyor (Reuters)
TT

50 yıllık paradoks yıkıldı: Hayvanların boyutu kanser riskini nasıl etkiliyor?

Bilim insanları fillerin kanser riskinin, kendilerinin yaklaşık 10'da biri kadar hayvanlarla aynı seviyede olduğunu söylüyor (Reuters)
Bilim insanları fillerin kanser riskinin, kendilerinin yaklaşık 10'da biri kadar hayvanlarla aynı seviyede olduğunu söylüyor (Reuters)

Bilim insanları, sanılanın aksine hayvanlarda vücut büyüklüğü arttıkça kanser riskinin de arttığını buldu. 

Kanser genellikle genetik mutasyonlar sonucu hücrelerin kontrolsüzce bölünmesinden kaynaklandığı için daha fazla hücresi olan canlıların, hastalığa yakalanma ihtimalinin artması beklenir.

Ancak Britanyalı epidemiyolog Richard Peto'nun 1977'de öne sürdüğü üzere böyle bir korelasyon yoktu. Yıllardır yapılan çalışmalarda Peto paradoksu diye bilinen bu teori çürütülememiş ve örneğin farelerle fillerin kanser riskinin aynı olduğu görülmüştü.

University College London'dan George Butler ve ekip arkadaşları, hakemli dergi PNAS'te yayımlanan yeni çalışmalarında bu paradoksu geçersiz kılabilecek bulgular elde etti.

Önceki çalışmalarda az sayıda türün incelendiğini söyleyen bilim insanları, daha kapsamlı bir araştırma yapmak adına 79 kuş, 90 memeli, 63 sürüngen ve 31 amfibi türünün büyüklüğü ve kanser oranlarına ilişkin verileri analiz etti. Verileri, hayvanat bahçeleri ve akvaryumlar gibi yerlerde tutulan hayvanların öldüğü sırada kanser olup olmadığına dair kayıtlardan aldılar.

Bilim insanları kuş ve memelilerde vücut kütlesindeki her yüzde 1'lik artışın, kanser oranında ortalama yüzde 0,1'lik bir artışa denk geldiğini saptadı. Kütle bilgisi mevcut olmayan sürüngen ve amfibiler için de vücut uzunluğunda her yüzde 1'lik artışın, kanser oranında ortalama yüzde 0,003'lük bir artışla bağlantılı olduğunu gözlemledi.

Butler, "Vücut boyutuyla kanser yaygınlığı arasında bir ilişki olduğunu, yani büyük türlerin kansere küçük türlerden daha çok yakalandığını gösteren ilk deneysel kanıtı sunuyoruz" diyor.

Reading Üniversitesi'nden makalenin bir diğer yazarı Chris Venditti ise bulguları şöyle değerlendiriyor: 

Filler gibi büyük türlerin daha yüksek kanser oranlarıyla karşı karşıya olduğunu gösterdik; sorun yaşayabilecek çok daha fazla hücreye sahip oldukları düşünüldüğünde bu, tam da beklediğiniz şey.

Diğer yandan araştırmacıların gözlemlediği ilişki, orantısal bir şekilde artmıyor. Çalışmada yer almayan biyolog Vera Gorbunova "Risk artışı çok çok küçük ve vücut büyüklüğüyle hiç orantılı değil" diyerek ekliyor:

Örneğin fare gibi küçük bir hayvanı ele alalım ve bir insan ondan belki yüz kat, fil de bin kat daha büyük ama kanser oranındaki fark, insanlarda yüz kat veya fillerde bin kat daha yüksek değil.

Gorbunova'ya göre bu durum, büyük türlerin kendilerini koruyacak mekanizmalar geliştirdiğine işaret ediyor olabilir.

Yeni çalışmada türlerin geçmişini inceleyen ekip, benzer büyüklükteki kuş ve memelilerin, eğer evrimsel süreçte daha hızlı büyümüşse kansere daha dayanıklı olduğunu tespit etti.

Çalışmanın yazarlarından Joanna Baker, "Türler daha fazla büyümeye ihtiyaç duyunca kansere karşı dikkate değer savunmalar da geliştirdi" diyor:

Filler büyüklüklerinden korkmamalı; kanseri kontrol altında tutmak için gelişmiş biyolojik araçlar geliştirdiler. Bu, evrimin karmaşık zorluklara nasıl çözüm bulduğunun güzel bir örneği.

Bilim insanları bu savunma araçlarının kanseri daha iyi anlama ve yeni tedaviler üretmeye katkı sağlayabileceğini söylüyor.

Independent Türkçe, Science Alert, New Scientist, PNAS



8 yaşındaki çocuk metal dedektörüyle 200 yıllık gemi enkazı keşfetti

Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)
Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)
TT

8 yaşındaki çocuk metal dedektörüyle 200 yıllık gemi enkazı keşfetti

Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)
Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)

Metal dedektörü kullanan 8 yaşındaki bir çocuk, Kanada'nın Ontario eyaletinde yaklaşık 200 yıllık bir gemi enkazı keşfetti.

Artık 10 yaşında olan Lucas Atchison, 2023'te Goderich yakınlarındaki Point Farms Provincial Park'a yaptığı bir aile gezisi sırasında, doğum günü hediyesi olan metal dedektörüyle küçük bir çelik çivi buldu ve daha fazla kazmaya karar verdi.

Çivinin bir tahta parçasına bağlı olduğu ve bu tahta parçasının üzerinde de birkaç tane daha çivi olduğu ortaya çıktı.

Daha detaylı bir incelemenin sonucunda, çivilerin ve tahtanın tamamen enkaz halindeki bir geminin parçası olduğu anlaşıldı.

CBC News'in haberine göre, çocuk ve ailesi keşfi park personeline ve Ontario Deniz Mirası Komitesi adlı gönüllü topluluğa bildirdi.

Arkeologlar geminin muhtemelen iki direkli, ahşap bir yelkenli türü olan eski bir uskuna olduğunu tespit etti. Çift iskeletli olması, mal taşıması için güçlü bir şekilde inşa edilmiş bir gemi olduğuna işaret ediyor.

Öte yandan geminin kesin kimliği belirsizliğini koruyor.

Araştırmacılar gemiyi tanımlamak için batığın farklı açılardan çizimlerini yapıyor. Ayrıca gemilerin sigorta gerekliliklerini detaylandıran 19. yüzyıl kataloglarını da inceliyorlar.

Bu gereklilikler arasında her gemi tipinin iskeletinde bulunması gereken bağlantı elemanı veya çivi sayısı da yer aldığından, katalogların incelenmesi geminin tipinin belirlenmesini sağlayabilir.

Halihazırda uskunanın St. Anthony olduğundan şüpheleniyorlar.

1856'da inşa edilen St. Anthony, Şikago'dan Buffalo'ya buğday taşırken Ontario'daki Huron Gölü'nde batmıştı.

Buffalo Daily Republic'in 1856'ya ait bir haber klibi, "Erie'den St. Anthony adlı uskunanın" Ontario'nun Goderich bölgesi yakınlarında bir buğday kargosu taşıdığına dikkat çekiyor. Aynı yılın kasım ayına ait bir başka görüntüyse 325 tonluk gövdeye sahip uskunanın Goderich yakınlarında karaya oturduğuna işaret ediyor.

Haber klibinde "Buğday yükünün tamamı dibe vurmuş durumda. Geminin çıkarılabileceği düşünülüyor" ifadeleri kullanılıyor.

Geminin en azından bir kısmı batmış ve 2023'e kadar gömülü kalmış gibi görünüyor. CBS News'e konuşan deniz tarihçisi Patrick Folkes şöyle diyor: 

Goderich'in 4 mil (yaklaşık 6,5 kilometre) kuzeyinde karaya oturduğu söyleniyor, bu da enkazın bulunduğu yere uyuyor ve sadece çok küçük bir parçayı temsil ediyor.

Independent Türkçe