Guy Ritchie ve Tom Hardy yeni suç dizisinde buluşuyor

Prodüksiyonu MTV Entertainment ve 101 Studios işbirliğiyle gerçekleşen MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)
Prodüksiyonu MTV Entertainment ve 101 Studios işbirliğiyle gerçekleşen MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)
TT

Guy Ritchie ve Tom Hardy yeni suç dizisinde buluşuyor

Prodüksiyonu MTV Entertainment ve 101 Studios işbirliğiyle gerçekleşen MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)
Prodüksiyonu MTV Entertainment ve 101 Studios işbirliğiyle gerçekleşen MobLand, birer saatlik 10 bölümden oluşuyor (Paramount+)

Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana (Lock, Stock and Two Smoking Barrels), Kapışma (Snatch), The Gentlemen ve Gayribeyefendi Savaş Dairesi (The Ministry of Ungentlemanly Warfare) gibi filmleriyle tanınan ünlü yönetmen Guy Ritchie imzalı yeni dizi MobLand'in fragmanı, daha ilk saniyelerinde iddiasını ortaya koyuyor. Efsanevi rock grubu The Rolling Stones'un Sympathy for the Devil şarkısının eşlik ettiği fragmanda, başrol oyuncusu Pierce Brosnan, canlandırdığı karakteri etkileyici bir şekilde tanıtıyor.

"Dua etmeye başlasan iyi olur"

Brosnan, "Adım Conrad Harrigan. Aile babasıyım. Ve eğer aileme zarar verirsen, dua etmeye başlasan iyi olur" diyor, ardından ekranda patlayan bir ev görüntüsü beliriyor.

Tom Hardy ve Helen Mirren gibi yıldız isimleri de kadrosunda barındıran MobLand, Londra merkezli İrlandalı bir suç ailesini merkezine alıyor. 

Küresel suç örgütü içindeki güç mücadelesini anlatan dizide Helen Mirren, Conrad'ın eşi Maeve rolünde karşımıza çıkıyor. Brosnan'ın anlatımına göre "Maeve, cazibenin arkasındaki beyin" ve aynı zamanda "her şeyi bir arada tutan kişi" diye tanımlanıyor. Hardy ise Harry Da Souza, yani ailenin iş bitiricisi rolünde.

Paramount+'ta 30 Mart'ta prömiyer yapacak dizide ayrıca Paddy Considine, Joanne Froggatt, Lara Pulver, Anson Boon, Mandeep Dhillon, Jasmine Jobson, Geoff Bell, Daniel Betts, Lisa Dwan ve Emily Barber gibi isimler yer alıyor.

Fragmanda bolca kan, silah ve sert replikler dikkat çekiyor. 

Başlangıçta The Donovans adıyla geliştirilen dizi, Showtime'ın popüler yapımı Ray Donovan'ın Britanya'da geçen bir yan hikayesi olarak tasarlanmıştı. Ancak zamanla bağımsız bir gangster dizisine dönüşerek tamamen yeni bir hikayeyle izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter



Oscarlı yönetmenden Yaratık itirafı: Doğru kişi değildim

1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
TT

Oscarlı yönetmenden Yaratık itirafı: Doğru kişi değildim

1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)

28 Gün Sonra (28 Days Later) serisini başlatmasından yaklaşık 5 yıl önce Danny Boyle, sinema tarihinin en büyük bilimkurgu serilerinden birinde yer alma şansını geri çevirmişti.

Şu sıralar yeni filmi 28 Yıl Sonra'yı (28 Years Later) tanıtan yönetmen, Hollywood Reporter'a verdiği röportajda, 1997 yapımı Yaratık: Diriliş'in (Alien: Resurrection) yönetmenliğini CGI kullanımının fazlalığı nedeniyle reddettiğini söyledi.

Boyle, Mezarını Derin Kaz (Shallow Grave) ve Trainspotting'le yakaladığı çıkışın ardından filmin yapımcıları tarafından ilk tercih olarak belirlenmişti. Ancak filmi sonunda Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet yönetti.

"Sigourney Weaver ve Winona Ryder'la tanıştım" diyen Boyle, teklifin ciddiyetini şöyle anlattı: 

Muhteşem insanlardı. Ama bu, CGI'la gelen geçiş dönemiydi. Yani sinemada dijital efektlerin ağırlık kazandığı o ilk zamanlar. Ve ben bununla baş edemedim.

Ridley Scott'ın Yaratık (Alien) evrenine büyük hayranlık duyduğunu belirten Boyle, şunları ekledi:

Yaratık'ın fikrini gerçekten çok seviyordum. Bu yüzden çok tutkuluydum. Ama sonra nadiren yaşadığım bir netlik anı geldi ve dedim ki 'Bu iş için doğru kişi sen değilsin.' Onun yerine gidip Olağanüstü Bir Hayat'ı (A Life Less Ordinary) çektim.

Boyle, ilerleyen yıllarda CGI'la daha fazla iç içe çalıştı. Özellikle 2007’deki Gün Işığı (Sunshine) ve 2010'da Oscar'dan sonraki projesi 127 Saat (127 Hours) bu anlamda öne çıkıyor. Milyoner'le (Slumdog Millionaire) En İyi Film Oscar'ını kazanmasının ardından gelen bu yapım, yönetmene göre riskli ama önemli bir işti.

"Oscar sonrası biraz kibirli oluyorsunuz" diyen Boyle, bu durumu iyiye kullandıklarını söylüyor: 

Çünkü 127 Saat gibi bir film normal şartlarda yapılmazdı. Ama senarist Simon Beaufoy'la aklımızda çok net bir fikir vardı. Dar, odaklı bir yöntem: Asla o kanyondan çıkmayacaktık. Ya da çıkarsak bile sadece halüsinasyonlarla. Ve James Franco bu filmde harikaydı.

Filmin en çok konuşulan sahnesi, Franco’nun canlandırdığı karakterin kendi kolunu kesme anıydı. Boyle bu sahne hakkında şunları söylüyor:

Teknik olarak çok iyi çekilmişti, protez kullanımı açısından mükemmeldi. Ama o an kameranın Franco'ya odaklandığı ana bakarsanız, sadece oyunculuğunu görürsünüz. Oyunculuğu çok güçlüydü. Pek çok kişinin baygınlık geçirdiği vakalar yaşandı.

Independent Türkçe, IndieWire, Hollywood Reporter