İnsanlık tarihini baştan yazan keşif: 1,5 milyon yıllık kemik aletler bulundu

Doğu Afrika'daki kazı alanından çıkarılan kemik aletlerin en büyükleri, fil kemiğinden yapılanlardı (İspanya Ulusal Araştırma Konsey)
Doğu Afrika'daki kazı alanından çıkarılan kemik aletlerin en büyükleri, fil kemiğinden yapılanlardı (İspanya Ulusal Araştırma Konsey)
TT

İnsanlık tarihini baştan yazan keşif: 1,5 milyon yıllık kemik aletler bulundu

Doğu Afrika'daki kazı alanından çıkarılan kemik aletlerin en büyükleri, fil kemiğinden yapılanlardı (İspanya Ulusal Araştırma Konsey)
Doğu Afrika'daki kazı alanından çıkarılan kemik aletlerin en büyükleri, fil kemiğinden yapılanlardı (İspanya Ulusal Araştırma Konsey)

Tanzanya'da 1,5 milyon yıllık kemik aletler keşfedildi. Çarpıcı bulgular, insanların hayvan kemiklerinden alet yapma becerisini sanılandan 1 milyon yıl önce kazandığını gösteriyor.

İnsanlığın evriminde kritik bir dönüm noktasına işaret eden alet yapımı, bilişsel bir yeteneğin göstergesi. Ayrıca ilk insanların aletler yardımıyla hayvanların ilik ve etini tüketmeye başladığı ve bunun da gelişimine katkı sağladığı tahmin ediliyor.

İlk taş aletlerin insan cinsinden önce ortaya çıktığı düşünülürken, bulunan en eski örnekler 3,3 milyon yıl önceye tarihleniyor.

Ancak bilinen en eski kemik aletler Avrupa'da bulunmuş ve 250 bin ila 400 bin yıl önceye dayandırılmıştı. Daha eski bazı kazı alanlarında yeri kazmak için kullanıldığı düşünülen boynuz gibi kemik parçaları ortaya çıkarılsa da bunların özel bir işlemden geçtiğine dair kanıt bulunamamıştı.

2015 ila 2022'de Tanzanya'nın önemli kazı alanı Olduvai Geçidi'nde çalışmalar yürüten arkeologlar, hayvan kemiklerinden yapılmış 1,5 milyon yıllık aletler tespit etti.

Kazı alanında 1,5 milyon ila 2,7 milyon yıl önce yapılmış taş aletler ve hayvan kemikleri bulunmuştu. Ancak bu kemikleri yakından inceleyen bilim insanları, bazılarının kasten kırılıp yontulduğunu fark etti.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (5 Mart) yayımlanan çalışmada 1,5 milyon yıl önceye tarihlenen toplam 27 kemik alet saptandı. Fil kemiğinden yapılanların uzunluğu 22-38, hipopotamdan üretilenlerse 18-30 santimetreydi.

sxdcfgtyh
Kemik aletler birbirleriyle aynı tarzda üretilmiş gibi görünüyor (İspanya Ulusal Araştırma Konseyi)

Alanda hominin fosilleri görülmediği için aletlerin kim tarafından yapıldığı bilinmiyor. Ancak araştırmacılar bölgede yapılan önceki çalışmalara dayanarak Homo erectus veya hominin türü Paranthropus boisei'nin elinden çıktıklarını tahmin ediyor.

Aletlerin hangi amaçla kullanıldığı da kesin değil ancak hayvanların derisini yüzmek ve yeni aletler üretmek için kullanılmaları yüksek bir ihtimal.

University College London'dan Dr. Renata Peters ortak yazarı olduğu çalışma hakkında, "Bu aletler, üreticilerinin kemikleri dikkatlice işlediğini ve yararlı şekiller oluşturmak için parçaları yonttuğunu gösteriyor" diyerek ekliyor: 

Bu kadar erken bir zaman dilimine ait bu kemik aletleri bulmak bizi heyecanlandırdı. Bu, insan atalarının becerilerini taştan kemiğe aktarabildiği anlamına geliyor ki bu da 1 milyon yıl boyunca başka bir yerde görmediğimiz karmaşık bir biliş seviyesi.

Araştırmacılar fil kemiğinden yapılan aletlere karşın bölgede fil cesedine dair herhangi bir ize rastlamadı. Bu nedenle fil kemiği aletlerinin başka bir yerde üretildiğini düşünüyorlar. İspanya Ulusal Araştırma Konseyi'nden çalışmanın başyazarı Dr. Ignacio de la Torre, bu dönemdeki hominin beyninin, belirli bir aletin görüntüsünü çevredeki herhangi bir taşa uygulamaktan daha fazlasını yapabilecek kadar gelişmiş olduğunu öne sürüyor.

Ekip ayrıca aletlerin yapımı arasında 100 bin yıl gibi uzun değil, onlarca yıllık, çok daha kısa süre geçtiğini söylüyor. Çalışmada yer almayan Cambridge Üniversitesi arkeoloğu James Clark, "Makaleyle ilgili en heyecan verici şeylerden biri, aynı alanda bu kadar çok aletin bulunması ve bu gerçekten alışılmadık bir durum" diyor.

Kemiklerden alet yapımının, yaklaşık 1 milyon yıl sonra dünyanın başka bir yerinde ortaya çıkana kadar nasıl süreçlerden geçtiği belirsizliğini koruyor. Ancak uzmanlar, kazı çalışmaları ve fosil kayıtlarının incelenmesiyle başka örneklerin ortaya çıkabileceğini düşünüyor. 

Dr. de la Torre "İlk insanların yaptığı kocaman bir alet dünyasını kaçırıyor olabiliriz" diyor:

Biz arkeologlar doğru gözlerle yeterince dikkatli bakmamış olabiliriz.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, CNN, Nature



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe