The Last of Us'a Matrix'ten takviye: Sevilen hamle tekrarlanacak

İkinci sezon, ilk sezonun eşsiz başarısını tekrar göstermek istiyor

The Last of Us'a Matrix'ten takviye: Sevilen hamle tekrarlanacak
TT

The Last of Us'a Matrix'ten takviye: Sevilen hamle tekrarlanacak

The Last of Us'a Matrix'ten takviye: Sevilen hamle tekrarlanacak

The Last of Us'ın yeni sezonu, ilk sezonun sevilen bir bölümünde yapılan hamleyi video oyunu serisindeki bir başka ünsüz tiple tekrarlamaya çalışacak, bu sefer karakter oyuncusu Joe Pantoliano'nun katılımıyla.

Popüler video oyununun devamı niteliğindeki The Last of Us Part II'da yaşananları işleyecek olan ikinci sezon, The Last of Us'taki olaylardan 5 yıl sonrasını konu alacak.

Birinci sezonun başrollerindeki Pedro Pascal ve Bella Ramsey, dünyayı mahveden ölümcül kitlesel mantar enfeksiyonundan kurtulan Joel ve Ellie'yi canlandırıyor.

İlk sezon, Bill (Nick Offerman) ve Frank (Murray Bartlett) karakterleri arasındaki eşcinsel aşk hikayesine odaklanan bir bölümle övgü dolu eleştiriler alırken "ustalık dersi" diye nitelendi.

Bill ve Frank ilk oyunun nispeten silik figürlerinden sayılabileceği için dizinin hayranlarını şaşırtan o münferit bölümün başarısı, gerçekten büyüleyici oldu.

24 Emmy'ye aday gösterilen ilk sezon, Offerman'ın Drama Dizisinde En İyi Konuk Erkek Oyuncu dalında layık görüldüğü de dahil olmak üzere 8 ödül aldı.

İkinci sezon şimdi başka bir ufak karakteri (Eugene Linden) detaylandırarak benzer bir övgüyü tekrar toplamak istiyor.

Variety'ye göre dizi sorumluları Craig Mazin ve Neil Druckmann, The Matrix ve Sopranos'un oyuncularından Joe Pantoliano'ya bu rolü verdi.

gtrhy
Joe Pantoliano, The Sopranos'ta Ralph Cifaretto'yu canlandırmıştı (Barry Wetcher/HBO)

Eugene'i diziye dahil etme fikriyle ilgili konuşan Druckmann şunları söyledi:

Bu fırsatları gördüğümde heyecanlanıyorum. 'Ah, Eugene'i o kadar da iyi tanımıyorum!' gibi düşündüm. [Oyunda] anlattığımız hikaye biraz yüzeyseldi. Bu karakterin gelişiyle birlikte Joel ve Ellie'nin ve ilişkilerinin temeline iniliyor.

Eugene, ikinci oyunda o kadar yanda kalan bir karakter ki hayranlar adını bile hatırlamayabilir.

Jackson, Wyoming'de yaşayan Eugene, Tommy Miller'la birlikte Ateş Böcekleri'nin üyelerinden biriydi. Orada yaşarken (dizide Isabela Merced tarafından canlandırılan) Dina'yla yakın bir arkadaşlık kuruyor ve 2038'de felçten ölüyor.

Ellie ve Dina terk edilmiş gizli esrar odasını bulduğunda, oyunu oynayanlar Eugene'le tanıştı. Bu haliyle ufacık olan bu hikayenin, bir televizyon bölümünün tamamını kaplayacak şekilde nasıl uyarlanacağını göreceğiz.

Yeni sezonda ayrıca Kaitlyn Dever, Alanna Ubach, Ben Ahlers, Hettienne Park, Robert John Burke ve Noah Lamanna gibi yeni oyuncular da yer alacak.

The Last of Us'ın ikinci sezonu nisanda Blu TV'de başlıyor.

Independent Türkçe



Çıktığı bütün yarışları kaybeden Haru Urara öldü

Tek bir yarış bile kazanamamasıyla ünlenen Japon yarış atı hayatını kaybetti. Popüler bir mobil oyun karakterine ilham kaynağı olan Haru Urara, salı günü erken saatlerde 29 yaşında hayata veda etti (AP)
Tek bir yarış bile kazanamamasıyla ünlenen Japon yarış atı hayatını kaybetti. Popüler bir mobil oyun karakterine ilham kaynağı olan Haru Urara, salı günü erken saatlerde 29 yaşında hayata veda etti (AP)
TT

Çıktığı bütün yarışları kaybeden Haru Urara öldü

Tek bir yarış bile kazanamamasıyla ünlenen Japon yarış atı hayatını kaybetti. Popüler bir mobil oyun karakterine ilham kaynağı olan Haru Urara, salı günü erken saatlerde 29 yaşında hayata veda etti (AP)
Tek bir yarış bile kazanamamasıyla ünlenen Japon yarış atı hayatını kaybetti. Popüler bir mobil oyun karakterine ilham kaynağı olan Haru Urara, salı günü erken saatlerde 29 yaşında hayata veda etti (AP)

Tek bir yarış bile kazanamamasıyla ünlenen Japon yarış atı hayatını kaybetti.

Popüler bir mobil oyun karakterine ilham kaynağı olan 29 yaşındaki Haru Urara, salı günü erken saatlerde öldü. Yerel basına göre Japonya'nın doğusundaki Chiba prefektörlüğündeki Martha Çiftliği'nde yaşayan Urara, bakıcıları yanında hayata veda etti.

Yarışlarda pembe Hello Kitty maskesi takmasıyla bilinen safkan kısrak, bir zamanlar "tüm kaybedenlerin kutup yıldızı" diye anılıyordu.

Bakıcısı Yuko Miyahara, Friday Digital'a, "Haru Urara 29 yaşındaydı; bu, insan ömrüne oranlandığında neredeyse 90’a karşılık geliyor ancak düne kadar gayet sağlıklıydı" diye konuştu.

Son zamanlarda, yalnızca Japonya'dan değil, yurtdışından da giderek daha fazla kişi Haru Urara'yı görmeye geliyordu. Bu gerçekten üzücü.

Hayranlarının ziyaret ettiği atın ölümünden önceki hafta sonu hâlâ sağlıklı olduğu bildirildi.

Adı "güzel bahar" anlamına gelen Haru Urara, 1996'da kuzeydeki Hokkaido adasında doğdu. İlk mağlubiyetini Kasım 1998'de Japonya'nın güneybatısındaki Kochi Hipodromu'nda aldı.

Ancak 2003'te Japonya'daki yerel medyanın üst üste 80. yarış mağlubiyetini haber yapmasıyla şöhrete kavuştu ve planlanan emekliliği ertelendi.

2004'te emekli olana kadar toplamda 113 yarış kaybederek etkileyici serisini sürdürdü ve daha sonra ulusal bir azim ve kararlılık sembolü haline geldi.

fgty
Atın ünü, temmuzda pembe saçlı bir anime karakteri olarak yer aldığı Uma Musume: Pretty Derby mobil oyununun piyasaya sürülmesinin ardından yeniden ivme kazandı (Umamusume: Pretty Derby/ Facebook)

Resmi hesabından salı günü sosyal medyada yapılan paylaşımda, "Haru Urara'nın 9 Eylül'de vefat ettiğini büyük bir üzüntüyle paylaşıyoruz" ifadesini kullandı.

Efsanevi yarış atının mirası, Umamusume: Pretty Derby'deki aynı adlı karaktere ilham kaynağı oldu. Haru Urara'nın bakımında emeği geçen tüm personele başsağlığı diliyoruz.

Independent Türkçe


Alzheimer'ı semptomları başlamadan durdurabilecek protein keşfedildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Alzheimer'ı semptomları başlamadan durdurabilecek protein keşfedildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir çalışmada, Alzheimer hastalarında yüksek seviyelerde görülen bir proteinin seviyesini düşürmek için geliştirilen ilaçların, belirtiler ortaya çıkmadan hastalığı önleyebilecek tedavilere kapı aralayabileceği iddia edildi.

Giderek artan sayıda çalışma, birçok kişinin hastalığın belirtilerini fark etmeden yıllar önce Alzheimer'la yaşamaya başlayabileceğine işaret ediyor.

Farkına bile varmadan hafıza, dil ve düşünce yetilerinde kayıp yaşamaya başlıyorlar ve belirtileri fark ettiklerinde bu dejeneratif hastalığı tersine çevirmek ya da durdurmak için artık çok geç kalınmış oluyor.

Hastalığın en erken belirtilerinden birini inceleyen araştırmacılar, beyindeki bir proteini hedef almanın kronik, zararlı iltihaplanmayı engelleme ve Alzheimer'ı durdurmada umut verici bir yöntem olabileceğini keşfetti.

Acta Neuropathologica adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmaya göre, beyin proteini TSPO (18 kDa Translokatör Protein), hafıza kaybı veya bilişsel gerilemeden önce bile tespit edilebiliyor ve Alzheimer'ın başlangıcını etkiliyor.

Florida Uluslararası Üniversitesi'nden çalışmanın yazarı Tomás R. Guilarte, "Hastalığı başlangıç aşamalarında erkenden tespit etmek için TSPO'yu kullanabilirsek, bu sayede hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ya da semptomları 5-6 yıl geciktirebiliriz" diyor.

Dr. Guilarte, "Bu 5-6 yıl, kişi daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olabilir" ifadelerini kullanıyor.

Bilim insanları, TSPO seviyelerinin normalde beyinde çok düşük seyrettiğini ancak beyin iltihabı sırasında giderek artma eğiliminde olduğunu söylüyor.

rty6u7
TSPO seviyeleri, aktif ve yakın zamanda emekli olmuş, 23 ila 39 yaşındaki NFL oyuncularında daha yüksek çıktı (JAMA Neurology/Florida Uluslararası Üniversitesi)

Son çalışma, TSPO'nun beyinde ilk ortaya çıktığı zaman ve bölge aralığını daralttı.

Araştırmacılar TSPO'nun, Alzheimer'ın temel belirtisi olarak bilinen amiloid plakların düşük miktarlarda dağılmasıyla aynı zamana denk geldiğini buldu.

Daha ileri araştırmalar yapan bilim insanları, TSPO sinyallerinin nöronları korumaktan sorumlu belirli beyin hücreleri (mikrogliya ve astrositler) tarafından üretildiğini saptadı.

Çalışmada, amiloid plaklara en yakın mikrogliya hücrelerinin en yüksek TSPO yoğunluğuna sahip olduğu görüldü.

Araştırmacılar, TSPO sinyallerinin 1,5 aylık farelerde bile izlenebildiğini söylüyor. Bu, insanlarda 18 ila 20 yaşa denk geliyor.

Dr. Guilarte "Mikrogliyalarda bir şeylerin ters gittiğine inanıyoruz. Plakları ortadan kaldırma işini yapmayı bırakıp TSPO sinyalleri gönderip duruyorlar" diyor.

Bu şekilde sürekli nöroinflamasyon sinyali gönderilmesi, yangına körükle gitmek gibi etki yapıyor.

Bilim insanları Kolombiya'da 30'lu ve 40'lı yaşlarında semptomlar gösteren ve 50'lerinde ölen, nadir bir Alzheimer hastalığından muzdarip hastaların bağışladığı insan beyni örneklerinde de aynı modeli buldu.

Araştırmanın bir diğer yazarı Daniel Martinez-Perez, "Alzheimer'la ilgili en büyük sorunlardan biri, bunun bir yaşlılık hastalığı olarak görülmesi ve bunun da teşhis konma zamanını etkilemesi" diyor.

Dr. Martinez-Perez şu ifadeleri kullanıyor:

Ancak gerçek şu ki, hastalık teşhisten onlarca yıl önce başlıyor ve küresel bilim insanları topluluğu olarak ne kadar çok biyobelirteç ve tedavi hedefi bulursak, hepimiz hekimlerin daha kişiselleştirilmiş, kişiye özel tedaviler sunabileceği eksiksiz bir teşhis paneline kavuşmaya o kadar yaklaşırız.

Independent Türkçe


Kafasının üstünde diş olan balık, bilim insanlarını şaşırttı

Hydrolagus colliei türündeki balıklar, kafalarındaki dişler sayesinde çiftleşiyor (Gareth Fraser/Florida Üniversitesi)
Hydrolagus colliei türündeki balıklar, kafalarındaki dişler sayesinde çiftleşiyor (Gareth Fraser/Florida Üniversitesi)
TT

Kafasının üstünde diş olan balık, bilim insanlarını şaşırttı

Hydrolagus colliei türündeki balıklar, kafalarındaki dişler sayesinde çiftleşiyor (Gareth Fraser/Florida Üniversitesi)
Hydrolagus colliei türündeki balıklar, kafalarındaki dişler sayesinde çiftleşiyor (Gareth Fraser/Florida Üniversitesi)

Hayalet köpekbalığı diye bilinen balıkların alınlarında dişleri olduğu tespit edildi. Bilim insanları bunun çene dışında diş gelişiminin ilk net örneğini sunduğunu söylüyor.

Kıkırdaklı balıklar sınıfında yer alan sıçansılar (Chimaeriformes) veya hayalet köpekbalıklarının kafasında çubuk benzeri bir çıkıntı bulunuyor. 

Sadece erkeklerde görülen tenakulum adlı bu yapı, hayvanın çiftleşme sırasında dişiyi kavramasını sağlıyor. 

Köpekbalıklarının atasal soyundan milyonlarca yıl önce ayrılan bu canlılar aynı zamanda köpekbalıklarından farklı olarak pul ve keskin dişlere de sahip değil. Bunun yerine kabukları kırmak ve avlarını öğütmek için diş plakaları kullanıyorlar.

Tenakulum kullanılmadığı zaman kapalı duruyor ama açıldığında içindeki diş benzeri yapılar açığa çıkıyor. Öte yandan bunların gerçekten diş mi, yoksa birçok köpekbalığı ve vatozun derisinde görülen sertleşmiş çıkıntılar mı olduğu bilinmiyordu.

Florida Üniversitesi'nden Dr. Gareth Fraser ve ekip arkadaşları bu belirsizliği gidermek için sıçansılar grubunda yer alan Hydrolagus colliei türündeki balıkları analiz etti. 

Araştırmacılar Puget Boğazı'ndaki San Juan Adası çevresinden topladıkları 40 Hydrolagus colliei balığını inceledi. Hayvanların boyu 25 santimetre ila 1 metre arasında değişiyordu.

Bilim insanları bilgisayarlı mikro tomografi ve doku örnekleri kullanarak tenakulumun gelişimini anlamaya çalıştı. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te 4 Eylül Perşembe yayımlanan çalışmaya göre bu balığın hem erkek hem dişileri tenakulum oluşturmaya başlıyor ancak yapı sadece erkeklerde gelişimini tamamlıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu diş benzeri yapının gerçekten diş olduğunu da tespit etti. 

Makalenin yazarlarından Karly Cohen "Dental laminayı (diş tabakası) ilk gördüğümüzde gözlerimiz yuvalarından fırladı" diyerek ekliyor:

Bu kritik yapıyı çenenin dışında görmek çok heyecan vericiydi.

Yeni dişlerin oluşumundan sorumlu doku tabakası olan dental lamina, genellikle sadece ağızda bulunuyor.

Ekip ayrıca sıçansıların 315 milyon yıl önce yaşamış akrabalarının fosillerini de inceledi. Helodus simplex türündeki balığın burnunun üstünden, üst çenesinin önüne kadar uzanan tenakulum benzeri bir yapı saptandı. Araştırmacılar yapının, hayvanın ağzındaki dişlere benzediğini belirtiyor.

Dr. Fraser, tenakulum milyonlarca yıl içinde çeneden uzaklaşsa bile, sıçansıların köpekbalığı benzeri dişler oluşturma yeteneğini koruduğunu söylüyor.

Bugünkü örnekler üzerinde yapılan DNA analizleri de köpekbalıklarının ağzının içindeki dişlerin büyüme sürecinin, sıçansılardaki tenakulumun gelişme sürecine benzediğini ortaya koydu.

Cohen "Bu çılgınca, son derece sıra dışı özellik, evrimsel biyolojide dişlerin sadece oral yapılar olduğuna dair uzun süredir var olan varsayımı tersine çeviriyor" diyerek ekliyor:

Tenakulum bir defaya mahsus tuhaf bir yapı değil, evrimsel bir kalıntı ve çene dışındaki bir diş yapısının ilk net örneği.

Araştırmacılar bu yapının temelinin dişi balıklarda da bulunmasından dolayı sadece çiftleşmek için değil, bir zamanlar düşmanları uzaklaştırmak için de kullanıldığından şüpheleniyor.

Independent Türkçe, BBC Discover Wildlife, New York Times, IFLScience, PNAS