Bilim insanları mavi balina yavrularının sırrını çözmüş olabilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Bilim insanları mavi balina yavrularının sırrını çözmüş olabilir

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Bilim insanları uzun süredir gizemini koruyan mavi balina yavrularının neden nadiren görüldüğü sorusuna nihayet açıklama getirmiş olabilir. Bu gelişme nesli kritik derecede tehlike altında olan türün daha iyi korunmasını sağlayabilir.

Dünyanın en büyük hayvanının tüm insanlık tarihi boyunca doğum yaptığına dair sadece iki örnek kaydedildi ve her ikisi de onlarca yıl öncesine ait.

Binlerce mavi balina okyanuslarda dolaşıyor ve bu dev memeliler her iki ila üç yılda bir doğum yapıyor. Ancak doğumlar çok gizli gerçekleşiyor ve yavrular nadiren görülüyor.

Türdeki yüzde 33-50 gibi yüksek gebelik oranları göz önüne alındığında, mavi balina anne-yavru çiftlerinin görülme oranının ortalama yüzde 3,1 gibi son derece düşük olması bir gizem.

Araştırmacılar bu kadar az yavru görülmesinin muhtemel nedenleri olarak genellikle fetüsün hayatta kalma oranının düşüklüğü, yavrunun hayatta kalma oranının düşüklüğü, doğum oranlarının düşüklüğü ve anneden ayrı düşme gibi nedenlerden şüpheleniyor ve bu da türün hayatta kalmasına dair endişelere yol açıyor.
 

sdfrgt
Meksika'nın Baja eyaletindeki Kaliforniya Körfezi'nde anne ve yavru mavi balina birlikte yüzüyor (Diane Gendron/Centro Interdisciplinario de Ciencias Marinas)

Endangered Species Research adlı akademik dergide yayımlanan yeni çalışma, mavi balina yavrularının neredeyse hiç görülmemesinin temel nedeninin, araştırmacıların hayvan topluluklarını incelemek için yaz mevsimini tercih etmesi olabileceğini belirtiyor.

Washington Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Trevor Branch, yavruların sonbahar ve kış aylarında doğduğunu ve beslenme alanlarına dönmeden önce sütten kesildiğini söylüyor.

Mavi balinalar yaz aylarında Kaliforniya açıklarındaki gibi krilin bol olduğu daha soğuk bölgelerde beslenmek için göç ediyor. Kışın doğum yapmaya hazır olduklarında Kaliforniya Körfezi ve doğu tropikal Pasifik gibi daha sıcak bölgelere geri dönüyorlar.

Doğduktan 7 ay sonra, 16 metreden uzun olan yavrular sütten kesiliyor ve anneleriyle ilişkilerini koparıyor. Dr. Branch, "Mavi balinalar yazın beslenme alanlarından ayrıldıktan kısa süre sonra yavru doğurur ya da doğum yapar ve 7 ay sonra, geri dönmeden hemen önce yavrularını sütten keser" diye açıklıyor.

Bu durum, yaz aylarında saha çalışmaları yürüten çoğu araştırmacının neden mavi balina annelerini yavrularıyla birlikte nadiren gördüğünü açıklıyor.

Dr. Branch, "Bu yeni fikir, bazı mavi balina popülasyonlarının neden çok az sayıda yavru ürettiğine dair alternatif bir açıklama sunuyor: Bunun nedeni yavru doğurmadaki başarısızlık değil, bu popülasyonlardaki saha çalışmalarının anlaşılabilir bir şekilde kolay erişilebilir yaz beslenme alanlarında yoğunlaşması" diyor.

Son araştırma için Dr. Branch saha çalışmalarından elde edilen verileri ve geçmişteki balina avcılığı kayıtlarından elde edilen biyolojik bilgileri birleştirip değerlendirdi. Analiz, kış bölgelerinde tespit edilen yavruların oranının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Dr. Branch, "Bu sonuçlar, kayıp mavi balina yavrularının gizeminin büyük ölçüde annelerin yazın beslenme alanlarından ayrıldıktan hemen sonra yavrulaması ve dönüşlerinde sütten kesilmesiyle açıklanabileceğini gösteriyor" diye belirtti.

Çalışma ayrıca, mavi balinaların kış ve ilkbaharda seyahat ettiği bölgelerde yoğunlaşan saha çalışmaları sırasında daha fazla sayıda yavrunun görülebileceğini öne sürüyor.

Dr. Branch, "Yaz beslenme alanları için kavramsal model, Güney Yarımküre'de kasımdan şubata ve Kuzey Yarımküre'de mayıstan ağustosa kadar mevsim ilerledikçe hızla azalan oranlar öngörüyor" diyor.

Deniz biyoloğu bu fikri her bölgede aylara göre saha verileriyle ve aylara göre yavru büyüklüğü tahminleriyle test etmeye hazırlanıyor.

Independent Türkçe



Araştırmacılar sınavlar için en iyi zamanı belirledi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Araştırmacılar sınavlar için en iyi zamanı belirledi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Yeni bir araştırmaya göre sözlü sınava girmek, iş görüşmesi yapmak ve hatta mahkemeye çıkmak için en iyi zaman öğlen olabilir.

İtalya'nın Messina Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, öğrencilerin sınavları geçme oranlarında, öğlene doğru saatlerle, sabahın erken saatleri veya akşama doğru saatlere kıyasla önemli bir fark buldu.

Öğrencilerin geçme oranı 08.00'de yüzde 54, 16.00'daysa yüzde 51 olarak kaydedilirken bu oran 12.00'de yüzde 72 oldu. Geçme oranları 11.00 ve 13.00'te biraz daha düşük seyrederek yüzde 67'yi gördü.

Profesör Carmelo Mario Vicario, "Akademik değerlendirme sonuçlarının gün boyunca sistematik olarak değiştiğini ve öğle saatlerinde geçiş oranlarında net bir zirve olduğunu gösteriyoruz" dedi:

Öğrencilerin geçme olasılığı, sabahın erken saatleri veya veya akşama doğru olan saatlere kıyasla, sabah öğlene doğru daha yüksek. Bu örüntünün iş görüşmelerine veya gün boyunca planlanan herhangi bir değerlendirme sürecine kadar uzanabileceğine inanıyoruz.

Çalışma, sınav yapan 680 kişi tarafından 1243 derste gerçekleştirilen 104 bin 552 değerlendirmenin sonucuna dayanıyor. Araştırmacılar, yalnızca doğru cevaplara dayanmayıp daha öznel olan ve ifade tarzının da değerlendirildiği, üniversitelerdeki sözlü sınavlara bakmayı tercih etti.

Yargıçların bir sanık lehine karar verme olasılığının ilk duruşmalarda veya yemek molalarından sonra daha yüksek olduğunu gösteren araştırmanın ardından bu çalışma yayımlandı.

Diğer yandan bunun, günün farklı saatlerinde farklı türde davaların görülmesiyle de ilgisi olabileceği düşünülüyor.

Çalışma kesin nedeni belirleyemese de öğle saatlerinde zirvenin görülmesinin, bilişsel performansın sabah saatlerinden ileriye doğru gittikçe yükseldiğini ve öğleden sonra azaldığını gösteren kanıtlarla tutarlı olduğunu belirtti.

Raporda bunun, öğrencilerin enerji seviyelerinin düşmesinin yanı sıra karar yorgunluğu yaşadıklarında daha kötü notlar verebilecek öğretim üyelerinden kaynaklanabileceği belirtildi.

Ayrıca araştırmacılar bunun, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin (vücudun uyku zamanlarına yönelik doğal tercihi olan) kronotiplerinin yarışmasının sonucu olabileceğini söyledi:

20'li yaşların başındaki kişiler genellikle gece kuşu olurken, 40'lı yaşlarındakiler ya da daha yaşlılar erkenci olma eğiliminde. Öğretim üyelerinin en uyanık olduğu zamanlarda öğrenciler bilişsel keskinlikten en uzakta olabilir.

Prof. Vicario öğrencilerin daha iyi uykuyla, zihinsel molalarla ve sınavlarını kişisel düşük dönemlerinin dışında planlayarak bu etkilere karşı koyabileceğini öne sürdü:

Kurumlar için, sabah oturumlarını ertelemek veya kilit önemdeki değerlendirmeleri öğleye doğru toplamak sonuçları iyileştirebilir. Bu örüntünün iş görüşmelerine veya gün boyunca planlanan herhangi bir değerlendirme sürecine kadar uzanabileceğine inanıyoruz. İşe alım kararlarının da günün saatine bağlı olarak adalet veya sonuç açısından dalgalanma gösterip göstermediğini araştırmak da çok ilgimizi çekiyor.

Independent Türkçe