Çinli bilim insanlarından felç ve kalp krizi aşısı atılımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Çinli bilim insanlarından felç ve kalp krizi aşısı atılımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Çin'deki bilim insanları, atardamarlarda kan pıhtılaşması, felç ve kalp krizine yol açabilen plak birikimini önlemek için olası bir aşı geliştirdi.

Ateroskleroz diye bilinen bir durum olan atardamarlarda yağlı plak birikimi, dünya çapında başlıca ölüm nedenlerinden biri. İltihaplanma sonucu atardamarların sertleşmesi kan akışını engelleyebiliyor ve felç, anevrizma veya kalp krizine yol açabiliyor.

Ateroskleroz, vücudun doğal bariyerler ve enzimlerden oluşan doğuştan gelen bağışıklığının yanı sıra antikorlardan oluşan adaptif sistemlerinin aracılık ettiği iltihaplı bir hastalık.

Taramalarla teşhis edilen bu tür atardamar tıkanıklıkları, günümüzde anjiyoplasti gibi cerrahi müdahalelerle ve kan damarlarının tıkanmasını önlemek için stent kullanımıyla tedavi ediliyor.

Aşılamanın hastalığı tedavi etmek veya önlemek için kullanılabileceği uzun zamandır kuram olarak öne sürülüyor.

Nature Communications adlı akademik dergide yayımlanan yeni çalışmada, farelerde ateroskleroz gelişimini azaltabilecek bir aşı tanımlandı.

Çin'deki Nanjing Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden bilim insanları, "Nanoaşı tasarımımız ve klinik öncesi verilerimiz, ateroskleroz için profilaktik tedaviye olası bir aday sunuyor" diye yazdı.

Önceki çalışmalar, iltihaplanmaya karşı koruma sağlayan ve vücudun ateroskleroza karşı bağışıklık tepkisini artıran çeşitli protein türlerinden oluşan dijital bir kütüphane geliştirilmesini sağlamıştı.

Bu proteinlerden biri p210. Aterosklerozun ilerlemesine karşı bir bağışıklık tepkisini tetiklediği bulundu ve yeni aşıda kullanılıyor.

Aşı, p210 antijenini küçük demir oksit nanopartiküllerine tutturuyor ve bir yardımcıyı (aşıların bağışıklık tepkisini artırmak için kullanılan madde) farklı bir nanopartikül setine bağlıyor.

Çalışma, aşının "kokteyl" tasarımının yüksek kolesterol diyetiyle beslenen farelerde plak ilerlemesini ve ateroskleroz gelişimini azalttığını bildiriyor.

Aşı, vücudun antijeni ve yardımcıyı almasını sağlayarak işe yaradı ve daha sonra bağışıklık sisteminin yıldız şeklindeki dallı hücrelerini aktive etti.

Aşının neden olduğu bir dizi değişiklik nihayetinde p210'a karşı antikor üretimini tetikledi.

Araştırmacılar, "Bulgularımız, iki yönlü nanoaşı uygulama stratejisinin ateroskleroza karşı etkili olduğunu gösteriyor" diye yazdı.

Bilim insanları, nanoaşının fareleri ateroskleroza karşı ne kadar süre koruduğunu anlamak için daha ileri çalışmalar yapmayı umuyor.

Independent Türkçe



Samanyolu'nun kalbinde yeni bir karanlık madde adayı mı saklanıyor?

Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)
Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)
TT

Samanyolu'nun kalbinde yeni bir karanlık madde adayı mı saklanıyor?

Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)
Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)

Bilim insanları gizemli karanlık maddenin, mevcut teorilerde varsayılandan daha hafif olduğunu ve parçacıkları çarpışınca birbirlerini yok ettiğini öne sürdü.

Evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu kabul edilen karanlık madde, ışıkla etkileşime girmediği için gözlemlenemiyor. Ancak astrofizikçiler, karanlık maddenin kütleçekimle etkileşime girdiğini ve böylece ışık ve görülebilen maddeyi etkilediğini tahmin ediyor.

Bu gizemli "madde" için önde gelen adaylardan biri de zayıf etkileşimli büyük kütleli parçacık (WIMP). WIMP'lerin tek başlarına görülebilen maddeyi etkilemeden onun içinden geçebildiği fakat büyük kümeler halinde evreni şekillendirecek kadar kütleye sahip olduğu düşünülüyor.

Bilim insanları karanlık maddenin yapısını daha iyi anlamaya çalışırken, hakemli dergi Physical Review Letters'ta dün (10 Mart) yayımlanan makalede, sanılandan daha hafif parçacıkların sözkonusu olabileceği iddia edildi.

Araştırmacılar, Samanyolu Galaksisi'nin merkezindeki Merkezi Moleküler Bölge'ye (Central Molecular Zone/CMZ) odaklandı. 

Bu bölgede yüksek miktarda iyonize, yani negatif yüklü elektronları koparılmış gaz var. Ancak bu süreç için gereken muazzam seviyedeki enerjinin nereden geldiği anlaşılamıyor.

King's College London'dan çalışmaya liderlik eden Shyam Balaji "Galaksimizin merkezinde pozitif yüklü hidrojenden oluşan devasa bulutlar var. Bu durum bilim insanları için onlarca yıldır gizemini koruyor çünkü normalde gaz nötrdür" diyor.

Balaji ve ekibine göre iki karanlık madde parçacığı birbirlerini yok ederek negatif yüklü bir elektron ve onun pozitif yüklü eşdeğeri olan pozitron yaratıyor olabilir. Bu sürecin CMZ'deki iyonize gazın oluşması için gereken enerjiyi sağlayabileceğini öne sürüyorlar.

"Samanyolu'nun merkezinde görülen olağandışı bir etkiden, protondan daha hafif karanlık maddenin sorumlu olabileceğini savunuyoruz" diyen Balaji ekliyor: 

Genellikle kütleçekim etkileriyle incelenen çoğu karanlık madde adayının aksine karanlık maddenin bu formu, gazı iyonize ederek, esasen CMZ'deki atomlardan elektronları sıyırarak kendini gösteriyor olabilir.

Araştırmacılar bu sürecin sorumlusu olabileceği söylenen kozmik ışınların, CMZ'de gözlemlenen seviyede iyonlaşmayı açıklayamayacağını belirtiyor. 

Ekibe göre CMZ'den gelen iyonlaşma sinyali, diğer birçok karanlık madde adayından daha hafif ve kozmik ışınlardan daha yavaş hareket eden bir kaynağa işaret ediyor.

Ayrıca galaksi merkezindeki ortamdan kozmik ışınlar sorumlu olsaydı, gama ışınlarının da salınması gerektiğini ekliyorlar. Ancak CMZ üzerinde yapılan gözlemlerde böyle bir şeye rastlanmadı. Sadece galaksinin merkezinden gelen, açıklanamayan soluk bir gama ışını parıltısı var.

Balaji, "Eğer iyonlaşmayla bu gama ışını salımı arasında doğrudan bir bağlantı bulursak, bu karanlık madde  teorisini destekleyebilir" diyerek ekliyor: 

Bu iki sinyal arasında biraz korelasyon var ancak şu aşamada güçlü bir şey söylemek için daha fazla veriye ihtiyacımız var.

Son çalışma, bir yandan Samanyolu'nun merkezindeki gizeme açıklama sunması bir yandan da karanlık madde adaylarına yenisini eklemesiyle öne çıkıyor. CMZ'deki iyonlaşmaya dair daha kapsamlı veriler ve farklı ihtimallerin elenmesi, bu teorinin güçlenmesine katkı sunabilir. 

Balaji "Eğer bu teori doğruysa, karanlık maddeyi sadece kütleçekimle değil, galaksimizin dokusunu şekillendirme biçimiyle de incelemek üzere, tamamen yeni bir yol açabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, BBC Sky at Night Magazine, Physical Review Letters