Denizgergedanlarının devasa dişlerinin sırrı çözüldü

Denizgergedanlarının devasa dişlerinin sırrı çözüldü
TT
20

Denizgergedanlarının devasa dişlerinin sırrı çözüldü

Denizgergedanlarının devasa dişlerinin sırrı çözüldü

Bilim insanları, denizgergedanlarının boynuz benzeri dişlerini oyun oynamak için kullandığını belirledi.

Daha önceki araştırmalarda, çoğunlukla erkeklerde bulunan ve 3 metreye kadar uzayabilen bu boynuzsu dişlerin, sadece avlanmak değil eş bulmak için de diğer erkeklerle rekabette kullanıldığı ifade edilmişti.

Ancak hakemli dergi Frontiers in Marine Science’ta yayımlanan yeni çalışmada, bilim insanları boynuz benzeri dişlerin çok daha farklı bir işlevini daha ortaya çıkardı.

Kanada’nın yüksek Arktik bölgesinde drone’larla yapılan çekimlerde, denizgergedanlarının boynuzsu dişlerini kullanarak balıklarla “oyun benzeri dinamik ilişkiler” kurduğu belirlendi.

ABD’deki Florida Atlantik Üniversitesi’nden araştırmanın başyazarı Gregor O’Corry-Crowe, bulgulara dair şunları söylüyor:

Bu hayvanların aslında balığı avlamadığını, bunun yerine bir keşfe çıktığını, balığı yönlendirdiğini ve onunla etkileşime girdiğini görmek gerçekten ezber bozan bir şeydi.

Araştırmacıların kaydettiği videoda, denizgergedanlarının bir balığın peşinden gittiği fakat avlamak yerine onunla oynadığı görülüyor.

O'Corry-Crowe, denizgergedanlarının balıklara saldırmadığına dikkat çekerek bir çeşit “kedi-fare oyunu” oynandığını belirtiyor ve ekliyor:

Oyun, başka şekillerde hayatta kalma açısından önemli olacak davranışsal beceriler geliştirmekte çok kritik. Ancak bu tür bir şeyle meşgul olmaları, bize bu türlerin çok karmaşık ve ilginç yaşamları olduğunu gösteriyor.

Bilim insanları, küresel ısınma nedeniyle denizgergedanlarının beslenme alışkanlıklarının değiştiğine de işaret ediyor.

Araştırmada, kutup martılarının sık sık denizgergedanlarından balık çalmaya çalıştığı ve avlanma düzenlerini bozduğu gözlemlendi. Akademisyenler, bunun normalde seyrek karşılaşılan bir davranış olduğuna dikkat çekiyor.

O'Corry-Crowe, bu değişim sebebiyle denizgergedanlarının büyük balık sürülerini avlamak için okyanusun daha derinlerine inmesi gerekebileceğini söylüyor.

Independent Türkçe, CNN, Stuff



En büyük kitlesel yok oluşta canlılara vaha olan bölge keşfedildi

Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
TT
20

En büyük kitlesel yok oluşta canlılara vaha olan bölge keşfedildi

Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)

Çin'deki bir bölgenin, bugüne kadarki en şiddetli kitlesel yok oluştan diğer alanlara göre çok daha az etkilendiği bulundu. Bilim insanları bu bölgenin, canlılar için bir vaha görevi gördüğünü söylüyor.

Büyük Ölüm diye de bilinen Permiyen-Triyas yok oluşu yaklaşık 252 milyon yıl önce gerçekleştiğinde, denizdeki türlerin yüzde 80 ila 90'ını ortadan kaldırdığı tahmin ediliyor. 

Ancak bilinen 5 kitlesel yok oluştan en büyüğü kabul edilen bu olayda, karadaki türlerin ne kadarının silindiği konusunda fikir birliği sağlanamıyor. 

Bir teoriye göre Sibirya'daki volkanik patlamaların yol açtığı orman yangınları, asit yağmurları ve zehirli gazlar nedeniyle karasal türler de muazzam bir yıkıma uğramıştı. Güney Çin'de ve süper kıta Gondvana'daki Gigantopteris bitkilerinin, yaklaşık 252 milyon yıl önce yok olması bu iddiayı destekliyor.

Öte yandan Büyük Ölüm'den önce yaşayan bazı bitkilerin sonrasında da varlığını sürdürdüğüne işaret eden fosiller, teoriye gölge düşürüyor.

Uluslararası bir araştırma ekibi, Çin'deki Turfan-Kumul Havzası'nda fosil polen ve spor örneklerini detaylı bir şekilde analiz etti ve yeni bir tarihleme tekniği kullanarak karasal bitkilerin kitlesel yok oluştan sağ çıkabildiği bir ortamın varlığını ortaya koydu. 

Bulguları hakemli dergi Science Advances'ta dün (12 Mart) yayımlanan çalışmada, eğrelti otu çayırları ve iğne yapraklı ormanların, Büyük Ölüm'ün başlamasından 160 bin yıl öncesinden, bitiminden 160 bin yıl sonrasına kadar sürekli olarak geliştiği bulundu.

Çin Bilimler Akademisi'nden Mingli Wan, ortak yazarı olduğu çalışmanın bulguları hakkında şöyle diyor: 

Sağlam ağaç gövdeleri ve eğrelti otu saplarının varlığı, bu mikrofosillerin başka bir yerden taşınmadığını ve yerel bitki örtüsünü temsil ettiğini doğruluyor.

Bilim insanları bazı türlerin soyunun tükendiğini ancak bölgedeki spor ve polen türlerinin yok olma oranının sadece yüzde 21 olduğunu saptadı.

Yeni çalışmada ayrıca bölge ekosisteminin kitlesel yok oluşun ardından diğer yerlere kıyasla 10 kat daha hızlı toparlandığı tespit edildi. 

Bölgenin kısmen nemli ve yağışlı ikliminin bu dayanıklılığa zemin hazırladığı ve bitki örtüsünün göç eden hayvanlara destek sağladığı tahmin ediliyor. Bilim insanları bölgenin Büyük Ölüm'den sadece 75 bin yıl sonra hem etçil hem otçul olmak üzere çeşitli türlerin yaşadığı bir ortam sunduğunu belirtiyor.

Makalenin bir diğer yazarı Feng Liu "Bu durum, yerel iklim ve coğrafi faktörlerin şaşırtıcı direnç noktaları yaratabileceğini göstererek küresel çaptaki çevresel değişimler karşısında koruma çabalarına umut veriyor" diyor. 

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Science Advances