Batarya geri dönüşümünde çığır açıcı atılım: Lityumun yüzde 99,99'u kazanıldı

Yeni geri dönüşüm yöntemi, eski akıllı telefonlar ve elektrikli arabalardan kaynaklanan ve giderek artan e-atıklarla başa çıkmanın çevre dostu bir yolunu sunuyor

Lityum iyon batarya atıkları, akıllı telefonlara ve diğer tüketici elektroniğine yönelik talep nedeniyle giderek büyüyen bir sorun halini aldı (AP)
Lityum iyon batarya atıkları, akıllı telefonlara ve diğer tüketici elektroniğine yönelik talep nedeniyle giderek büyüyen bir sorun halini aldı (AP)
TT

Batarya geri dönüşümünde çığır açıcı atılım: Lityumun yüzde 99,99'u kazanıldı

Lityum iyon batarya atıkları, akıllı telefonlara ve diğer tüketici elektroniğine yönelik talep nedeniyle giderek büyüyen bir sorun halini aldı (AP)
Lityum iyon batarya atıkları, akıllı telefonlara ve diğer tüketici elektroniğine yönelik talep nedeniyle giderek büyüyen bir sorun halini aldı (AP)

Bilim insanları lityum iyon bataryaların içindeki malzemenin neredeyse yüzde 100'ünü geri dönüştürmenin yolunu keşfetti.

Keşfin arkasındaki Çinli araştırma ekibine göre bu çevre dostu yöntem, eski akıllı telefonlar ve elektrikli arabaların e-atıklarıyla başa çıkma yönündeki acil ihtiyacı gidermeye katkı sağlayabilir.

Bu keşifte, minik mikro piller kullanılarak bir bataryadaki lityum, nikel, kobalt ve manganez parçalanıyor ve ardından amino asitle metaller çıkarılıyor.

Amino asit olarak glisin kullanılması, geri dönüşüm sürecinde sert kimyasalların kullanılmasının yanı sıra zehirli yan ürünlerin oluşmasını da önlüyor.

Yeni geliştirilen sistem sadece 15 dakika içinde, eski bataryalardaki lityumun yüzde 99,99'unu, nikelin yüzde 96,8'ini, kobaltın yüzde 92,35'ini ve manganezin yüzde 90,59'unu geri kazanabiliyor.

Çığır açıcı buluş, Çangşa'daki Orta Güney Üniversitesi, Guizhou Normal Üniversitesi ve İleri Enerji Depolama Materyalleri Ulusal Mühendislik Araştırma Merkezi arasındaki işbirliği sonucu ortaya çıktı.

Batarya atıkları, akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarlar gibi tüketici elektroniğine yönelik yoğun talebin yanı sıra otomotiv endüstrisinin elektrikli hale gelmesi nedeniyle son yıllarda giderek büyüyen bir soruna dönüştü.

ABD'deki Stanford Üniversitesi'nin hakemli dergi Nature Communications'ta yakın zamanda yayımlanan raporu, lityum iyon bataryaların geri dönüştürülmesinin, madencilikle yeni malzemeler elde etmekten çok daha çevre dostu olduğunu ortaya koymuştu.

Öte yandan mevcut geri dönüşüm yöntemleri, kullandıkları ürünler ve yarattıkları emisyonlar nedeniyle yine de çevreye zarar verebiliyor.

Angewandte Chemie International Edition adlı bilimsel dergide detaylandırılan en son yöntem, bu tür sorunları çözmek için bir yol sunuyor.

"A Green and Efficient Recycling Strategy for Spent Lithium-Ion Batteries in Neutral Solution Environment" (Kullanılmış Lityum-İyon Bataryalar için Nötr Çözelti Ortamında Çevreci ve Verimli Geri Dönüşüm Stratejisi) başlıklı çalışmada araştırmacılar şöyle yazıyor: 

Nötr çözelti ortamındaki bu çevrevci ve verimli strateji, kullanılmış bataryaların kirlilikten arındırılmış geniş ölçekli geri dönüşümünü gerçekleştirmek için yeni bir yol açıyor.

Independent Türkçe



En büyük kitlesel yok oluşta canlılara vaha olan bölge keşfedildi

Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
TT

En büyük kitlesel yok oluşta canlılara vaha olan bölge keşfedildi

Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)

Çin'deki bir bölgenin, bugüne kadarki en şiddetli kitlesel yok oluştan diğer alanlara göre çok daha az etkilendiği bulundu. Bilim insanları bu bölgenin, canlılar için bir vaha görevi gördüğünü söylüyor.

Büyük Ölüm diye de bilinen Permiyen-Triyas yok oluşu yaklaşık 252 milyon yıl önce gerçekleştiğinde, denizdeki türlerin yüzde 80 ila 90'ını ortadan kaldırdığı tahmin ediliyor. 

Ancak bilinen 5 kitlesel yok oluştan en büyüğü kabul edilen bu olayda, karadaki türlerin ne kadarının silindiği konusunda fikir birliği sağlanamıyor. 

Bir teoriye göre Sibirya'daki volkanik patlamaların yol açtığı orman yangınları, asit yağmurları ve zehirli gazlar nedeniyle karasal türler de muazzam bir yıkıma uğramıştı. Güney Çin'de ve süper kıta Gondvana'daki Gigantopteris bitkilerinin, yaklaşık 252 milyon yıl önce yok olması bu iddiayı destekliyor.

Öte yandan Büyük Ölüm'den önce yaşayan bazı bitkilerin sonrasında da varlığını sürdürdüğüne işaret eden fosiller, teoriye gölge düşürüyor.

Uluslararası bir araştırma ekibi, Çin'deki Turfan-Kumul Havzası'nda fosil polen ve spor örneklerini detaylı bir şekilde analiz etti ve yeni bir tarihleme tekniği kullanarak karasal bitkilerin kitlesel yok oluştan sağ çıkabildiği bir ortamın varlığını ortaya koydu. 

Bulguları hakemli dergi Science Advances'ta dün (12 Mart) yayımlanan çalışmada, eğrelti otu çayırları ve iğne yapraklı ormanların, Büyük Ölüm'ün başlamasından 160 bin yıl öncesinden, bitiminden 160 bin yıl sonrasına kadar sürekli olarak geliştiği bulundu.

Çin Bilimler Akademisi'nden Mingli Wan, ortak yazarı olduğu çalışmanın bulguları hakkında şöyle diyor: 

Sağlam ağaç gövdeleri ve eğrelti otu saplarının varlığı, bu mikrofosillerin başka bir yerden taşınmadığını ve yerel bitki örtüsünü temsil ettiğini doğruluyor.

Bilim insanları bazı türlerin soyunun tükendiğini ancak bölgedeki spor ve polen türlerinin yok olma oranının sadece yüzde 21 olduğunu saptadı.

Yeni çalışmada ayrıca bölge ekosisteminin kitlesel yok oluşun ardından diğer yerlere kıyasla 10 kat daha hızlı toparlandığı tespit edildi. 

Bölgenin kısmen nemli ve yağışlı ikliminin bu dayanıklılığa zemin hazırladığı ve bitki örtüsünün göç eden hayvanlara destek sağladığı tahmin ediliyor. Bilim insanları bölgenin Büyük Ölüm'den sadece 75 bin yıl sonra hem etçil hem otçul olmak üzere çeşitli türlerin yaşadığı bir ortam sunduğunu belirtiyor.

Makalenin bir diğer yazarı Feng Liu "Bu durum, yerel iklim ve coğrafi faktörlerin şaşırtıcı direnç noktaları yaratabileceğini göstererek küresel çaptaki çevresel değişimler karşısında koruma çabalarına umut veriyor" diyor. 

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Science Advances