Black Mirror hayranları, dizinin geri dönüşünü kutluyor: "Adeta günümüzü anlatan bir belgesel"

Netflix'in distopik antoloji dizisi gelecek ay geri dönüyor.

Fotoğraf: Netflix
Fotoğraf: Netflix
TT

Black Mirror hayranları, dizinin geri dönüşünü kutluyor: "Adeta günümüzü anlatan bir belgesel"

Fotoğraf: Netflix
Fotoğraf: Netflix

Black Mirror hayranları, Charlie Brooker'ın popüler distopik antoloji dizisinin 7. sezonunun çıkmasına bir aydan az kaldığını açıklayan yeni fragmanın ardından sosyal medyada kutlama yapıyor.

6 yeni bölümün tamamı, 10 Nisan Perşembe günü Netflix'te gösterime girecek.

Fragman, Cristin Milioti, Paul Giamatti, Chris O'Dowd, Issa Rae, Peter Capaldi, Emma Corrin, Rashida Jones, Tracee Ellis Ross ve Awkwafina'yı içeren yıldızlarla dolu oyuncu kadrosundan kesitler sunuyor.

Bir hayran, YouTube'da "İşte başlıyoruz. Bu dizi adeta günümüz hakkında bir belgesel" diye yazdı.

Başka biri de "Bunun gerçeğe ne kadar yakın olduğu karşısında bir kez daha rahatsız olmaya hazırım" diye ekledi.

Yeni sezonda ilk kez bir devam bölümü yer alacak ve 4. sezonun "USS Callister" bölümündeki karakterlerin yeniden ziyaret edilmesiyle Milioti, Nanette Cole rolüne geri dönecek.

zxsdfer
Cristin Milioti, Black Mirror'ın 7. sezonunda (Nick Wall/Netflix)

Başka bir bölümdeyse Will Poulter, 2018'deki çığır açıcı interaktif bölüm Black Mirror: Bandersnatch'te oynadığı role geri dönüyor gibi görünüyor.

Dizi, teknolojik yeniliklerin günlük yaşamı nasıl etkileyebileceğini öngörmedeki esrarengiz yeteneği nedeniyle yıllardır geniş çapta övgü topluyor. Bir hayran, X/Twitter'da şöyle yazdı:

Hepimiz biliyoruz ki bu sezonda ne varsa, muhtemelen yakında onu yaşayacağız. Yeni sezon için sabırsızlanıyorum!

Öte yandan Black Mirror'ın 7. sezonunun ilk görüntüleri herkesi mutlu etmedi. 2011'de Channel 4'da yayın hayatına başlayan dizi, 2016'da Netflix'e geçmişti ve X'teki bazı hayranlar, dizinin görünüşe göre "Amerikanlaşmasından" şikayetçi.

Biri "Black Mirror'ın Amerikanlaşması bu dizinin başına gelen en kötü şey. Avrupalıları geri getirin" diye yazdı.

Başka biri de şöyle ekledi:

Black Mirror'ın Amerikanlaşmasını asla gerçekten anlayamayacağım. 3. sezondan bu yana iyi bölümler olmadığını söylemiyorum ama her yeni sezonda 'büyüsünü' gerçekten kaybediyor gibi görünüyor. Neyse, Black Mirror'ı yeniden Britanyalı yapın.

Senarist-yönetmen Brooker, 2023'te benzer eleştirilere şöyle yanıt vermişti:

Zaman zaman aldığımız eleştirilerden biri, 'Dizinin Britanyalı olduğu, içindeki herkesin sefil olduğu, her şeyin biraz b*k koktuğu ve tüm hikayelerin korkunç olduğu zamanları tercih ediyorum' yönünde. Sonra Netflix'e geçti ve birdenbire her şey güneşli ve mutlu, herkesin harika dişleri var ve Hollywood yıldızlarıyla dolu ve o özelliğini kaybetti.

Brooker eleştirileri anladığını söylemiş ve ABD'de iş yapmaya başladığında "herkesin ondan Unabomber gibi olmasını beklediğini" belirtmişti.

Yönetmen sözlerini şöyle sürdürmüştü: 

Artık küresel bir platforma çıktığımızın farkındaydım, dolayısıyla bu hikayeleri biraz daha uluslararası hale getirmemiz gerekiyordu. Ben de bir şeyleri biraz karıştırmak istedim, yani sadece kasvet dolu bölümler çekmeye devam etmek istemedim.

Independent Türkçe



En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
TT

En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)

ABD'nin Florida eyaletine bağlı Miami Beach'in belediye başkanı Steven Meiner, No Other Land'i (Gidecek Yer Yok) gösteren bağımsız sinemayı kapatmak için harekete geçti. 

İsrail ordusunun uyguladığı yıkım ve sürgün politikasına karşı Filistinlilerin verdiği mücadeleyi anlatan No Other Land (Gidecek Yer Yok), ay başında En İyi Belgesel Oscar'ını kazanmıştı.

Buna rağmen ABD'de dağıtımcı bulamayan filmi göstermek isteyen sinema salonlarının sayısı giderek artıyor. Ancak belgesele engel olmak isteyen de çok kişi var. 

Haaretz, Yahudi olduğunu belirttiği Miami Beach Belediye Başkanı Meiner'in O Cinema adlı işletmeyi kapatmak için harekete geçtiğini bildiriyor. 

İsrail gazetesinin haberine göre, Meiner hem bağımsız sinemaya ayrılan 40 bin dolarlık fonun kesilmesi hem de kiraladığı kamusal alandan tahliye edilmesi için baskılarını artırdı. 

Filmin antisemitik olduğunu savunan Meiner'in bu yöndeki teklifleri, çarşamba günkü belediye meclisi toplantısında ele alınacak. 

No Other Land'in cuma günü bu sinemadaki prömiyerini yapmasından birkaç gün önce Meiner'in O Cinema CEO'su Vivian Marthell'e belgeselin gösterilmemesi için baskı yaptığı da aktarılıyor.

Meiner, bir mektup yazarak "Miami Beach, ABD'de Yahudilerin en yoğun olduğu yerlerden biri. Tek taraflı bir propaganda olan No Other Land, kentimizin ve sakinlerinin değerleriyle uyumlu olmayacak şekilde Yahudilere yönelik saldırıda bulunuyor" demiş.

Amerikan AP haber ajansına konuşan Marthell, başta Meiner'in talebine sıcak baktığını ancak sonrasında ifade özgürlüğünü korumak için belgeseli gösterdiğini belirtiyor. 

İsrail ve Filistinli sinemacıların birlikte yaptığı No Other Land, Batı Şeria'nın güney ucundaki Mesafir Yatta'da geçiyor. 

2019-2023'teki gerçek olayları aktaran belgesel, Filistinli aktivist Basel Adra'nın İsrail ordusunun askeri eğitim bölgesi oluşturmak amacıyla başlattığı yıkımı belgeleme çabasını anlatıyor. 

İsrail Kültür Bakanı Miki Zohar, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin kararını şu ifadelerle eleştirmişti: 

No Other Land'in Oscar kazanması sinema dünyası için üzücü bir an. Sinemacılar, İsrail gerçekliğinin karmaşıklığını göstermektense İsrail'in imajını uluslararası kamuoyu nezdinde bozan anlatıları büyütmeyi tercih etti. İfade özgürlüğü önemli bir değer ama uluslararası tanıtım aracı olarak İsrail'i karalamak sanat değildir. Bu, özellikle de 7 Ekim katliamı ve süren savaşla birlikte, İsrail devletine yönelik bir sabotajdır.

Independent Türkçe, Haaretz, AP