En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
TT

En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)

ABD'nin Florida eyaletine bağlı Miami Beach'in belediye başkanı Steven Meiner, No Other Land'i (Gidecek Yer Yok) gösteren bağımsız sinemayı kapatmak için harekete geçti. 

İsrail ordusunun uyguladığı yıkım ve sürgün politikasına karşı Filistinlilerin verdiği mücadeleyi anlatan No Other Land (Gidecek Yer Yok), ay başında En İyi Belgesel Oscar'ını kazanmıştı.

Buna rağmen ABD'de dağıtımcı bulamayan filmi göstermek isteyen sinema salonlarının sayısı giderek artıyor. Ancak belgesele engel olmak isteyen de çok kişi var. 

Haaretz, Yahudi olduğunu belirttiği Miami Beach Belediye Başkanı Meiner'in O Cinema adlı işletmeyi kapatmak için harekete geçtiğini bildiriyor. 

İsrail gazetesinin haberine göre, Meiner hem bağımsız sinemaya ayrılan 40 bin dolarlık fonun kesilmesi hem de kiraladığı kamusal alandan tahliye edilmesi için baskılarını artırdı. 

Filmin antisemitik olduğunu savunan Meiner'in bu yöndeki teklifleri, çarşamba günkü belediye meclisi toplantısında ele alınacak. 

No Other Land'in cuma günü bu sinemadaki prömiyerini yapmasından birkaç gün önce Meiner'in O Cinema CEO'su Vivian Marthell'e belgeselin gösterilmemesi için baskı yaptığı da aktarılıyor.

Meiner, bir mektup yazarak "Miami Beach, ABD'de Yahudilerin en yoğun olduğu yerlerden biri. Tek taraflı bir propaganda olan No Other Land, kentimizin ve sakinlerinin değerleriyle uyumlu olmayacak şekilde Yahudilere yönelik saldırıda bulunuyor" demiş.

Amerikan AP haber ajansına konuşan Marthell, başta Meiner'in talebine sıcak baktığını ancak sonrasında ifade özgürlüğünü korumak için belgeseli gösterdiğini belirtiyor. 

İsrail ve Filistinli sinemacıların birlikte yaptığı No Other Land, Batı Şeria'nın güney ucundaki Mesafir Yatta'da geçiyor. 

2019-2023'teki gerçek olayları aktaran belgesel, Filistinli aktivist Basel Adra'nın İsrail ordusunun askeri eğitim bölgesi oluşturmak amacıyla başlattığı yıkımı belgeleme çabasını anlatıyor. 

İsrail Kültür Bakanı Miki Zohar, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin kararını şu ifadelerle eleştirmişti: 

No Other Land'in Oscar kazanması sinema dünyası için üzücü bir an. Sinemacılar, İsrail gerçekliğinin karmaşıklığını göstermektense İsrail'in imajını uluslararası kamuoyu nezdinde bozan anlatıları büyütmeyi tercih etti. İfade özgürlüğü önemli bir değer ama uluslararası tanıtım aracı olarak İsrail'i karalamak sanat değildir. Bu, özellikle de 7 Ekim katliamı ve süren savaşla birlikte, İsrail devletine yönelik bir sabotajdır.

Independent Türkçe, Haaretz, AP



Festivalin gizli cevheri: İlk filmiyle eleştirmenleri hayran bıraktı

Oyunculuğa henüz 11 yaşındayken başlayan Colby Minifie (solda), 22 Emmy ödüllü Muhteşem Bayan Maisel'da (The Marvelous Mrs. Maisel) Ginger karakterini canlandırmıştı (SXSW)
Oyunculuğa henüz 11 yaşındayken başlayan Colby Minifie (solda), 22 Emmy ödüllü Muhteşem Bayan Maisel'da (The Marvelous Mrs. Maisel) Ginger karakterini canlandırmıştı (SXSW)
TT

Festivalin gizli cevheri: İlk filmiyle eleştirmenleri hayran bıraktı

Oyunculuğa henüz 11 yaşındayken başlayan Colby Minifie (solda), 22 Emmy ödüllü Muhteşem Bayan Maisel'da (The Marvelous Mrs. Maisel) Ginger karakterini canlandırmıştı (SXSW)
Oyunculuğa henüz 11 yaşındayken başlayan Colby Minifie (solda), 22 Emmy ödüllü Muhteşem Bayan Maisel'da (The Marvelous Mrs. Maisel) Ginger karakterini canlandırmıştı (SXSW)

Julia Max'in ilk uzun metrajlı filmi The Surrender, ABD'nin Austin kentinde düzenlenen SXSW Festivali'ndeki dünya prömiyerinin ardından son derece olumlu tepkiler alıyor. 

Başrolünde Amazon Prime Video'nun popüler dizisi The Boys'la tanınan Colby Minifie'nin yer aldığı yapım, sinema yazarlarının dikkatini çekmeyi başardı.

Eleştirmenler filmi "gerçekten dehşet verici" diye nitelendirirken, başrol performanslarını son derece "etkileyici" bulduklarını söylüyor. Ayrıca filmin bazı sahnelerinin, izleyenleri "hop oturup hop kaldırdığını" da ekliyorlar.

Başrolde 33 yaşındaki Minifie'ye eşlik eden isimler arasında rekortmen medikal drama Grey's Anatomy'nin yıldızı Kate Burton yer alıyor. 

Anne ve kızı arasındaki karmaşık ilişkiyi merkezine alan filmde ikili, kendi yarattıkları doğaüstü bir tehdide karşı hayatta kalabilmek için farklılıklarını aşmaya çalışıyor.

Deadline'ın incelemesinde şu ifadeler yer aldı: 

Tüm zorluklara rağmen filmin gerilimi dengede tutmayı başardığını söylemek mümkün. Bu, metafiziksel bir dokunuşla sunulmuş bir 'son kız' hikayesi. Eğer Charlie Kaufman, Sam Raimi'nin Kara Büyü (Drag Me to Hell) filmini kaleme alsaydı, ortaya buna benzer bir şey çıkardı.

"Formülü başarıyla uyguluyor"

Fandomwire yazarı Sean Boelman ise film hakkında şu incelemeyi yaptı: 

The Surrender, 'yükseltilmiş' bağımsız korku türüne en özgün katkıyı sunmayabilir ancak duygusal olarak güçlü ve özenle işlenmiş bir anlatımla formülü başarıyla uyguluyor.

Gazeteci Perri Nemiroff, X'te yaptığı yorumda filmin korku dozunu şöyle değerlendirdi: 

The Surrender'ın en büyük korku sekansı beni derinden sarstı çünkü karakterlerle bağ kurmuş ve onları oraya getiren süreci tamamen kavramıştım. Bu, özenle işlenmiş ve hak edilmiş bir sahne. İzlerken hop oturup hop kalkmama sebep olan, bittikten sonra da aklımdan çıkmayan bir an.

"Takip edilmesi gereken bir isim"

Bloody Disgusting ise eleştirisinde "Korku ve kayıp teması hiç olmadığı kadar özgün bir şekilde ele alınmış" diyerek ekledi:

Kaybın kaotik ve yıpratıcı doğasını asla göz ardı etmeden, onu böylesine heyecan verici ve yüksek riskli bir vizyonla sunabilmek, Julia Max'i takip edilmesi gereken bir isim haline getiriyor.

Minifie, The Boys ve yan dizisi Gen V'de Ashley Barrett karakterini canlandırmasıyla tanınıyor. Ayrıca Fear the Walking Dead'in 5. ve 6. sezonlarında Virginia karakterine hayat vermiş ve Netflix'in beğenilen filmi I'm Thinking of Ending Things'de küçük bir rol aldı.

The Surrender için henüz bir vizyon tarihi açıklanmadı. Filmin resmi sinopsisi şöyle: 

Anne-kız arasındaki gergin ilişki, aile reisinin ölümüyle korkunç bir sınavdan geçer. Yas içindeki anne, kocasını hayata döndürmesi için gizemli bir yabancı tutar. Ancak garip ve vahşi diriliş kontrolden çıkınca, iki kadın hayatta kalmak ve birbirlerini koruyabilmek için aralarındaki farklılıklarla yüzleşmek zorunda kalır.

Independent Türkçe, GamesRadar, Bloody Disgusting, Variety, Fandomwire