Ebola tedavisinde büyük atılım

Çalışma ayrıca ilacın etki mekanizmalarını da ortaya çıkarıyor

Uganda'nın Kampala kentindeki Mulago Sevk Hastanesi'nde Ebola deneme aşısı kampanyasının başlatılması sırasında koruyucu tıbbi kıyafet giyen hemşire, aşı şişesinden bir doz çekerek şırınga hazırlıyor (AFP)
Uganda'nın Kampala kentindeki Mulago Sevk Hastanesi'nde Ebola deneme aşısı kampanyasının başlatılması sırasında koruyucu tıbbi kıyafet giyen hemşire, aşı şişesinden bir doz çekerek şırınga hazırlıyor (AFP)
TT

Ebola tedavisinde büyük atılım

Uganda'nın Kampala kentindeki Mulago Sevk Hastanesi'nde Ebola deneme aşısı kampanyasının başlatılması sırasında koruyucu tıbbi kıyafet giyen hemşire, aşı şişesinden bir doz çekerek şırınga hazırlıyor (AFP)
Uganda'nın Kampala kentindeki Mulago Sevk Hastanesi'nde Ebola deneme aşısı kampanyasının başlatılması sırasında koruyucu tıbbi kıyafet giyen hemşire, aşı şişesinden bir doz çekerek şırınga hazırlıyor (AFP)

Bilim insanları, ağızdan alınan antiviral bir ilacın maymunların Ebola enfeksiyonundan ölmesini başarıyla önlediğini keşfetti. Bu gelişme ölümcül virüsün gelecekteki salgınlarını önleyebilir.

Ölümcül Ebola virüsü, insanlar ve insan olmayan primatlar için son derece ölümcül ve enfekte bireylerde görülen ölüm oranı yüzde 90'a yakın.

Örneğin, 2013-2016 Batı Afrika Ebola virüsü hastalığı (EVD) salgını, 28 bin 600 enfekte kişiden 11 bin 325'inin ölümüne neden olurken, 2018'le 2020 arasında Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Uganda'da görülen bir başka salgın 3 bin 481 enfeksiyon vakasında 2 bin 299 kişinin ölümüne sebebiyet vermişti.

Araştırmacılar, antikor bazlı tedavilerin hayvan ve insan deneylerinde bazı başarılar göstermesine rağmen, soğuk zincir taşıma ve depolama gereksinimlerinin birleşiminin salgınları kontrol altına almak için önemli zorluklar oluşturduğunu söylüyor.

Bu nedenle hayat kurtarmak ve kaynakların sınırlı olduğu bölgelerde virüsün yayılmasını kontrol altına almak için hızlı ve yaygın kullanılabilecek oral hapların geliştirilmesine ihtiyaç var.

Bilim insanları, "Oral antivirallerin parenteral yolla uygulanan ilaçlara göre, tedarik, depolama, dağıtım ve uygulama kolaylığı da dahil çeşitli avantajları var" açıklamasında bulundu.

Obeldesivir (ODV) ilacının daha önce, maruziyetten 24 saat sonra verildiğinde, Ebola'nın ait olduğu filovirüs ailesi de dahil çeşitli RNA virüsleri üzerinde geniş bir etkinliğe sahip olduğu bulunmuştu.

Ancak önceki araştırmada bilim insanları virüsü makaklara kas içinden vermişti, ki bu da çok daha hızlı bir hastalık seyrine neden olarak ilacın etkisini izlemeyi zorlaştırıyordu.

Science Advances adlı akademik dergide yayımlanan son çalışmada, araştırmacılar ODV'nin mukozal uygulama yoluyla Ebola virüsünün epey güçlü Makona varyantına maruz kalan rhesus makaklarının yüzde 100'ünü koruduğunu buldu.

5 rhesus ve 5 yengeç yiyen makak, maruziyetten 24 saat sonra başlamak üzere 10 gün boyunca günlük ODV alırken, üç maymun kontrol grubu olarak kullanıldı.

Bilim insanları ODV'nin rhesus makaklarında ölüme karşı yüzde 100, yengeç yiyen maymunlardaysa yüzde 80 koruma sağladığını tespit etti.

Hastalık en son virüs uygulama yolu altında daha yavaş ilerlediğinden, araştırmacılar ODV'nin etki mekanizmalarını da keşfedebildi.

Araştırmacılar, tedavi edilen maymunlarda bağışıklık sisteminin T hücrelerinin aktivasyonunu destekleyen proteinlerin ifadesinin daha yüksek olduğunu tespit etti.

ODV verilen maymunların ayrıca daha iyi anti-enflamatuar etkiye sahip olduğu ve herhangi bir şiddetli bağışıklık reaksiyonunu azalttığı görüldü.

Genel olarak araştırmacılar sonuçların ODV'nin oral maruziyet sonrası hastalıktan korunma potansiyelini desteklediğini söylüyor.

"Bu bulgular, ODV tedavisinin aşırı enflamasyonu azaltırken adaptif bağışıklığın gelişmesine fırsat tanıdığını ve potansiyel olarak ölümcül sonuçları önlediğini gösteriyor" diye yazdılar.

Bilim insanları, gecikmiş bir ODV tedavisinin bağışıklık tepkilerini nasıl etkileyeceğini daha iyi anlamayı umuyor.

"Bununla birlikte, ODV yalnızca EBOV'a maruz kaldıktan sonraki 24 saat içinde ve hastalığın başlangıcından önce verildiğinde etkili olsa bile, EBOV salgınlarıyla mücadelede ve klinik veya laboratuarlardaki kazalar da dahil EBOV'a maruz kaldığı bilinen kişiler için faydalı olabilir" diye yazdılar.

Independent Türkçe



Kara deliğin içinde yaşıyor olabiliriz

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerle hazırlanan kara delik illüstrasyonu (NASA/JWST)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerle hazırlanan kara delik illüstrasyonu (NASA/JWST)
TT

Kara deliğin içinde yaşıyor olabiliriz

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerle hazırlanan kara delik illüstrasyonu (NASA/JWST)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerle hazırlanan kara delik illüstrasyonu (NASA/JWST)

263 galaksi üzerinde yapılan yeni çalışma, evrenimizin bir kara deliğin içi olduğu teorisini destekleyen yeni kanıtlar sağladı.

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verileri kullanan, ABD'deki Kansas Eyalet Üniversitesi'nden araştırmacılar, galaksilerin çoğunun aynı yönde döndüğünü keşfetti.

Bu durum, evrenimizin izotropik olduğu, yani saat yönünde ve saat yönünün tersine dönen eşit sayıda galaksi olması gerektiğine yönelik önceki varsayımlara aykırı.

Kansas Eyalet Üniversitesi'nde bilgisayar bilimleri doçenti Lior Shamir, "Bunun nedeni net değil ancak iki temel olası açıklama var" dedi.

Açıklamalardan biri evrenin dönerek doğduğu. Bu açıklama, tüm evrenin bir kara deliğin içi olduğunu varsayan kara delik kozmolojisi gibi teorilerle uyuşuyor.

rgbtrf

Kara delik kozmolojisi, Samanyolu'nun ve evrenimizdeki gözlemlenebilir diğer tüm galaksilerin, çok daha büyük başka bir evrende oluşmuş bir kara deliğin içinde yer aldığını öne sürüyor.

Teori, Büyük Patlama'nın evrenin başlangıcı olduğu fikri de dahil evrenin birçok temel modeline meydan okuyor.

Aynı zamanda kendi evrenimizdeki kara deliklerin diğer evrenlerin sınırları olabileceği ihtimalini ortaya koyarak çoklu evren için olası bir senaryo ortaya çıkarıyor.

Son bulgular kara delik kozmolojisine kesin bir kanıt sağlamıyor, sonuçlarını tam anlamak için daha fazla kanıt gerekiyor.

Shamir, çalışmadaki galaksilerin çoğunun neden saat yönünde döndüğüne dair alternatif bir açıklamanın, Samanyolu'nun dönüş hızının ölçümleri etkilemesi olduğunu belirtti.

Shamir, "Eğer durum gerçekten böyleyse, derin evren için mesafe ölçümlerimizi yeniden kalibre etmemiz gerekecek" dedi.

Mesafe ölçümlerinin yeniden kalibre edilmesi, evrenin genişleme oranlarındaki farklılıklar ve mevcut mesafe ölçümlerine göre evrenin kendisinden daha yaşlı olması beklenen büyük galaksiler gibi kozmolojideki çözülmemiş diğer bazı soruları da açıklayabilir.

Araştırma, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society'de "The distribution of galaxy rotation in JWST Advanced Deep Extragalactic Survey" (JWST Gelişmiş Derin Galaksi Dışı Araştırma'da galaksi dönüşünün dağılımı) başlıklı çalışmada yayımlandı.

Independent Türkçe