Minik bir kuşun yavrularını korumak için kullandığı "şahin" taktiği keşfedildi

Kahverengi dikengaga (Jessica McLachlan/Eurekalert)
Kahverengi dikengaga (Jessica McLachlan/Eurekalert)
TT

Minik bir kuşun yavrularını korumak için kullandığı "şahin" taktiği keşfedildi

Kahverengi dikengaga (Jessica McLachlan/Eurekalert)
Kahverengi dikengaga (Jessica McLachlan/Eurekalert)

Avustralya'da küçük bir kuşun, tehditleri yuvalarından uzaklaştırarak yavrularını korumak için sahte şahin uyarı çağrılarını kullandığının bulunması, hayvanların avcılara karşı savunma amacıyla kullandığı aldatıcı seslere daha fazla ışık tuttu.

Kahverengi dikengaga sadece 7 gram ağırlığında küçük bir kuş türü.

Bu hayvanlar yavrularını, dikengagadan yaklaşık 40 kat daha iri olan büyük yırtıcı alaca kurravonglara karşı savunmak için aldatıcı ses taklitleri kullanıyor.

Özellikle yırtıcılar arasında korku yaratmak için şahinlere karşı alarma geçen kuşların koro kakofonisini taklit ettikleri saptandı.

Bu adaptasyon, birçok hayvanın tehlikeden haberdar olmak için diğer türlerin alarm çağrılarına kulak misafiri olma davranışından faydalanıyor gibi görünüyor.

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden araştırmacılar, dikengagalıların aldatıcı "şahin!" uyarı çağrıları verdiğini buldu.

Bu çağrılar hem kendilerine ait olanları hem de yuvaları çok daha büyük alaca kurravongların saldırısına uğradığında diğer türlerin çıkardığı seslerin taklidini içeriyor.

Hakemli dergi Biology Letters'ta yayımlanan yeni çalışmada, bilim insanları bu çağrıları kaydedip analiz etti.

Özellikle aldatma taktiklerinin, avcının uyarı çağrılarına verdiği doğal tepkiden yararlanarak işe yarayıp yaramadığını ve taklitçiliğin nasıl bir rol oynadığını test ettiler.

Görsel kaldırıldı.
Alaca kurravong (Jessica McLachlan)

Araştırmacılar bu özel uyarı çağrılarının oynatılmasının, kurravongları kandırarak etraftaki tehlikeleri taramaya veya uçan şahinlere tepki veriyormuş gibi uzaklaşmaya yönlendirdiğini buldu.

Bilim insanları şöyle yazıyor:

Dikengaga kuşları, yavrularını kurravonglara karşı savunurken kendilerine ait, taklit ettikleri hava uyarı çağrıları yapıyorlar ve bu da avcıları kandırarak tehlikeleri taramalarına veya uçup gitmelerine neden oluyor.

Yırtıcı kuşun böyle bir tepki vermesinin, dikengaga kuşlarının yavrularına kaçma şansı verebileceğini söylüyorlar.

Araştırmacılar, "Kurravongların kaçma olasılığı daha yüksekti ve sadece sürü halinde dolaşan uyarı korolarına kıyasla, sadece havadan çalınan korolardan sonra beslenmeyi daha uzun süre ertelediler" diyor.

Minik kuş, alarm veren kuş korosu (aşırı tehlikenin güvenilir bir işareti) yanılsamasını dikkatle taklit ediyor ve bu aldatmaca, kurravongların uçan şahinlere yönelik korkusundan yararlanıyor.

Dikengagalar küçük olduğu için kendilerinden yüzlerce kat daha büyük şahinlerin seslerini taklit etmeleri zor.

Bu nedenle kendilerini, çok daha küçük yerel kuş türleri tarafından şahinlere karşı yapılan uyarı çağrıları korosunu taklit etmekle sınırlıyor gibi görünüyorlar.

Bilim insanları, şahinler de genellikle sessiz avlandığı için yerel kuşların alarm seslerinin, bir şahin varmış yanılsamasını yaratan en etkili ses olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar "Taklitler, muhtemelen birden fazla türü içeren bir alarm korosu yanılsaması yaratıyor" diye belirtiyor.

Araştırmacılar çalışmanın, kuşların yuvalarını hedef alan avcıları kandırmak için kullandığı aldatıcı alarm çağrılarının ilk deneysel gösterimini sunduğunu söylüyor.

Independent Türkçe



Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi

Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi
TT

Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi

Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi

Mezopotamya'nın "en zengin" antik mezarlık alanlarından birinde tuhaf derecede çok sayıda gencin kalıntılarını ortaya çıkaran arkeologlar, 5 bin yıllık bir topluma ışık tutan şaşırtıcı bir keşfe imza attı.

Ergenlerin iskeletleri, araştırmacıların daha önce "büyük cenaze törenleri" ve "olağanüstü" miktarlarda değerli metal gömüldüğüne dair kanıtlar bulduğu Başur Höyük mezarlığında gün yüzüne çıkarıldı.

Dicle-Fırat'ın yukarı kesimlerinde yer alan bu mezarlık alanı, insanların kurduğu ilk devletler hakkındaki geleneksel anlayışa meydan okuduğu için bilim insanlarının kafasını karıştırıyor.

Bölgedeki ilk yerleşimlerin küçük ölçekli ve eşitlikçi olduğu tespit edilse de en zengin mezarlardan bazıları burada ortaya çıkarılıyor.

Hakemli dergi Cambridge Archaeological Journal'da yayımlanan yeni bir çalışma, buraya çok sayıda ergen gömülmesi nedeniyle bu mezarların mahiyeti hakkında daha fazla soruyu gündeme getiriyor.

Bilim insanları çalışmada, "Bu mezarlığın bir başka şaşırtıcı özelliği de en zengin mezarlarda gençlerin çoğunlukta olması" diye yazıyor. Araştırmacılar, burada gömülü iskeletlerin DNA analizlerini de içeren antropolojik bir çalışma yürüterek mezarlara ve bu erken topluma dair daha incelikli bir görüş ortaya koydu.

Başur Höyük, MÖ 3100 ila MÖ 2800'e tarihlenen bir Tunç Çağı topluluğu.

Önceki çalışmalar bu dönemin, dünyanın ilk devlet ve şehirlerinden bazılarının oluşmasına yönelik genel eğilim kapsamında, antik Mezopotamya'da krallığın yükselişine denk geldiğini ima ediyordu.

Diğer yandan araştırmacılar, Dicle ve Fırat nehirlerinin yukarı kesimlerindeki mezarların keşfinin bu görüşü "birçok yönden karmaşıklaştırdığını" söylüyor.

Bilim insanları şöyle yazıyor:

Yeni resim kesinlikle daha karmaşık ve 'küçük ölçekli eşitlikçi' toplumlardan 'büyük ölçekli tabakalı' toplumlara doğru doğrusal bir yörüngenin burada var olmayabileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar, gömülerin çoğunlukla 12 ila 16 yaşlarında, ergenlik çağındaki kız çocuklarına ait olduğunu ve ekstrem bir ritüeli gerçekleştirmek üzere farklı gruplardan bir araya getirildiklerini tespit etti.

Bilim insanları şöyle yazıyor: 

Bu büyük cenaze töreniyle ilişkilendirilen tüm cesetlere detaylı kostümler giydirilmiş ve bu kıyafetler yerel olmayan malzemelerle süslenmişti. Bunlardan yalnızca boncuk işlemeleri ve kumaş parçalarının yanı sıra bazıları bir insan giysisine göre aşırı büyük boyutlara varan metal tutturma iğneleri günümüze ulaştı.

Araştırmacılar daha önce böyle bir gömünün, kralın sosyal hiyerarşinin en tepesinde yer aldığı düşüncesinden hareketle, muhtemelen kurban edilen refakatçileriyle birlikte gömülmüş genç bir kraliyet mensubuna ait olduğunun düşünüldüğünü belirtiyor.

Ancak ergenler arasında biyolojik akrabalık olmadığına dair yeni kanıtlar, aynı "yaş grubuna" ait oldukları için farklı bölgelerden getirildiklerine işaret ediyor.

Bilim insanları bu "yaş grubunun" kurban edilmesinin, daha sonraki hanedanlıklara öncülük edecek yeni siyasi düzenlemeleri şekillendiren bir tarikata kabul ritüelini temsil edebileceğinden şüpheleniyor.

Çalışma bu hipotez ve bölgede bulunan diğer kanıtlarla birlikte, bu erken toplumun "genellikle mevsimlik olarak" eşitlikçi ve hiyerarşik krallıklar arasında rutin bir geçiş yaptığını öne sürüyor.

Independent Türkçe