Romantik diziden rekor: 13. sezon onayını da aldıhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5125402-romantik-diziden-rekor-13-sezon-onay%C4%B1n%C4%B1-da-ald%C4%B1
Yayın hayatına 2014'te başlayan Kalp Çağrısı, 133 bölümdür devam ediyor (Hallmark)
Hallmark Media, en uzun soluklu dizisi Kalp Çağrısı'na (When Calls the Heart) rekor bir şekilde 13. sezon onayını verdi. Kanal, bu duyuruyu dizinin 12. sezon finali sırasında yaptı.
90 yaşındaki Kanadalı yazar Janette Oke'un aynı adlı romanından uyarlanan dönem dizisinin başrollerinde Erin Krakow, Kevin McGarry, Jack Wagner, Chris McNally, Pascale Hutton ve Kavan Smith yer alıyor.
Yeni sezonun 2026'da Hallmark Channel'da prömiyer yapması planlanıyor.
Hallmark Media Programlama Kıdemli Başkan Yardımcısı Samantha DiPippo yaptığı açıklamada, "Kalp Çağrısı'nın sevenleri, sadece bir hayran kitlesi değil, Hope Valley'nin karakterleri kadar sadık ve destekleyici, birbirine bağlı bir topluluk" diyerek ekledi:
12 sezon boyunca milyonlarca izleyiciye umut, dayanıklılık, mizah ve romantizm dolu hikayeler anlatmak bizim için büyük bir onur.
Kalp Çağrısı, 1900'lerin başında geçen ve Elizabeth adlı kültürlü bir öğretmenin, şehirdeki konforlu hayatını geride bırakıp bir sınır kasabasında yeni bir yaşama adım atmasını konu alıyor.
12. sezonda Elizabeth'le Nathan Grant arasındaki aşk yeşerirken, ikili yeni bir romantizmin heyecanını yaşadı.
Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti
Fotoğraf: Unsplash
Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.
Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.
Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.
Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.
Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.
Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.
Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.
Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.
2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)
Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti.
Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.
Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor.
Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.