Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi

Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi
TT

Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi

Başur Höyük'teki çocuk mezarları, arkeologları şaşkına çevirdi

Mezopotamya'nın "en zengin" antik mezarlık alanlarından birinde tuhaf derecede çok sayıda gencin kalıntılarını ortaya çıkaran arkeologlar, 5 bin yıllık bir topluma ışık tutan şaşırtıcı bir keşfe imza attı.

Ergenlerin iskeletleri, araştırmacıların daha önce "büyük cenaze törenleri" ve "olağanüstü" miktarlarda değerli metal gömüldüğüne dair kanıtlar bulduğu Başur Höyük mezarlığında gün yüzüne çıkarıldı.

Dicle-Fırat'ın yukarı kesimlerinde yer alan bu mezarlık alanı, insanların kurduğu ilk devletler hakkındaki geleneksel anlayışa meydan okuduğu için bilim insanlarının kafasını karıştırıyor.

Bölgedeki ilk yerleşimlerin küçük ölçekli ve eşitlikçi olduğu tespit edilse de en zengin mezarlardan bazıları burada ortaya çıkarılıyor.

Hakemli dergi Cambridge Archaeological Journal'da yayımlanan yeni bir çalışma, buraya çok sayıda ergen gömülmesi nedeniyle bu mezarların mahiyeti hakkında daha fazla soruyu gündeme getiriyor.

Bilim insanları çalışmada, "Bu mezarlığın bir başka şaşırtıcı özelliği de en zengin mezarlarda gençlerin çoğunlukta olması" diye yazıyor. Araştırmacılar, burada gömülü iskeletlerin DNA analizlerini de içeren antropolojik bir çalışma yürüterek mezarlara ve bu erken topluma dair daha incelikli bir görüş ortaya koydu.

Başur Höyük, MÖ 3100 ila MÖ 2800'e tarihlenen bir Tunç Çağı topluluğu.

Önceki çalışmalar bu dönemin, dünyanın ilk devlet ve şehirlerinden bazılarının oluşmasına yönelik genel eğilim kapsamında, antik Mezopotamya'da krallığın yükselişine denk geldiğini ima ediyordu.

Diğer yandan araştırmacılar, Dicle ve Fırat nehirlerinin yukarı kesimlerindeki mezarların keşfinin bu görüşü "birçok yönden karmaşıklaştırdığını" söylüyor.

Bilim insanları şöyle yazıyor:

Yeni resim kesinlikle daha karmaşık ve 'küçük ölçekli eşitlikçi' toplumlardan 'büyük ölçekli tabakalı' toplumlara doğru doğrusal bir yörüngenin burada var olmayabileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar, gömülerin çoğunlukla 12 ila 16 yaşlarında, ergenlik çağındaki kız çocuklarına ait olduğunu ve ekstrem bir ritüeli gerçekleştirmek üzere farklı gruplardan bir araya getirildiklerini tespit etti.

Bilim insanları şöyle yazıyor: 

Bu büyük cenaze töreniyle ilişkilendirilen tüm cesetlere detaylı kostümler giydirilmiş ve bu kıyafetler yerel olmayan malzemelerle süslenmişti. Bunlardan yalnızca boncuk işlemeleri ve kumaş parçalarının yanı sıra bazıları bir insan giysisine göre aşırı büyük boyutlara varan metal tutturma iğneleri günümüze ulaştı.

Araştırmacılar daha önce böyle bir gömünün, kralın sosyal hiyerarşinin en tepesinde yer aldığı düşüncesinden hareketle, muhtemelen kurban edilen refakatçileriyle birlikte gömülmüş genç bir kraliyet mensubuna ait olduğunun düşünüldüğünü belirtiyor.

Ancak ergenler arasında biyolojik akrabalık olmadığına dair yeni kanıtlar, aynı "yaş grubuna" ait oldukları için farklı bölgelerden getirildiklerine işaret ediyor.

Bilim insanları bu "yaş grubunun" kurban edilmesinin, daha sonraki hanedanlıklara öncülük edecek yeni siyasi düzenlemeleri şekillendiren bir tarikata kabul ritüelini temsil edebileceğinden şüpheleniyor.

Çalışma bu hipotez ve bölgede bulunan diğer kanıtlarla birlikte, bu erken toplumun "genellikle mevsimlik olarak" eşitlikçi ve hiyerarşik krallıklar arasında rutin bir geçiş yaptığını öne sürüyor.

Independent Türkçe



İnanılmaz değişim: Viski içen rockçı nasıl El Kaide'ye bağlı bir örgütün lideri oldu?

Ibrahim ag Alhabib ve arkadaşlarının 1992'de Mali'de çekilen fotoğrafı (Tinariwen)
Ibrahim ag Alhabib ve arkadaşlarının 1992'de Mali'de çekilen fotoğrafı (Tinariwen)
TT

İnanılmaz değişim: Viski içen rockçı nasıl El Kaide'ye bağlı bir örgütün lideri oldu?

Ibrahim ag Alhabib ve arkadaşlarının 1992'de Mali'de çekilen fotoğrafı (Tinariwen)
Ibrahim ag Alhabib ve arkadaşlarının 1992'de Mali'de çekilen fotoğrafı (Tinariwen)

Iyad ag Ghali bir zamanlar Sahra Çölü'nden doğan sıradışı bir blues-rock grubu için söz yazıyordu. Batı Afrika'daki gece kulüplerinin tanınan bir ismiydi ve Tinariwen'in elemanlarıyla birlikte müzik yapıyorlardı. 

Tuareg müzisyenlerinden oluşan grup bir Grammy kazandı, dünya turuna çıkarak Türkiye'ye geldi ve Led Zeppelin'den Robert Plant ve U2'dan Bono'yla birlikte çaldı.           

O ise El Kaide'nin en tehlikeli kollarından Cemaat Nasrül-İslam vel Müslimin'in lideri oldu. Batı Afrika'nın büyük bir kısmında müziği yasaklayan örgüt, onbinlerce ölümden sorumlu tutuluyor. 

Iyad ag Ghali'nin silahlı adamları, 2013'te Tinariwen üyelerini dahi pusuya düşürüp grubun gitaristini bir süre alıkoydu. 

Tinariwen'in eski menajeri Manny Ansar, 30 yıl önce Mali'nin başkenti Bamako'daki gece kulüplerine Iyad ag Ghali'yle birlikte gittiğini söyleyerek şöyle diyor:

İnanamadım. Cesetlerin üzerinde yürüdüğü videoyu görünce büyük bir şoka girdim.

70'li yaşlarına gelen Iyad ag Ghali'nin 6 bin civarında savaşçısı olduğu tahmin ediliyor. Fransa ve ABD askerlerinin yanı sıra Rus paralı savaşçılarıyla da çatışan örgüt, verdiği mücadeleyi kazanıyor gibi. 

Mali ve komşusu Burkina Faso'nun El Kaide tarafından yönetilen ilk ülkesi olma ihtimalinden bahsediliyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Iyad ag Ghali'nin eski arkadaşları, isyancı Tuaregler, Tinariwen üyeleri ve menajerlerinin yanı sıra devlet yetkilileriyle temasa geçerek onun portresini çıkardı. 

hyjukı
Iyad ag Ghali (sağdaki), Burkina Faso Dışişleri Bakanı Djibril Bassole'yle Mali'de 2012'de bir araya gelmişti (Reuters)

Iyad ag Ghali'nin çocukken etnik kimliğini, Müslümanlığın önünde gördüğü bildirildi. 

9 yaşında babası bir Tuareg isyanında ölünce, Mali'den bağımsızlık talep eden bir örgüte katıldığı aktarıldı.

2011'de kendi ülkesindeki isyanla öldürülen Libya lideri Muammer Kaddafi, desteklediği Tuareg örgütündeki savaşçıları, Lübnan'da İsraillilerle, Çad'daysa Fransızlarla savaşmak üzere kullanmış. 

Kaddagi, Iyad ag Ghali'nin Trablus yakınlarındaki kampa katılan Tuaregleri yönetmesini 1980'lerde istemiş. Tinariwen'in kurucusu Ibrahim ag Alhabib de oraya gidenler arasındaymış. 

O dönem Tuareglerin bağımsızlık mücadelesine destek için müziğin önemli olduğuna inanan Iyad ag Ghali, kamptaki müzisyenlere elektrogitar, amplifikatör, stüdyo ve sahne vermiş. 

Bununla da yetinmeyerek "Bismillah" adlı bir şarkının sözlerini yazmış. 

Parça, "Allah'ın adıyla kardeşlerimizin refakatinde devrimi başlattık" gibi ifadeler içeriyor. 

Tuaregleri çalışan akademisyen Pierre Boilley, 1989'da Paris'teki evinde misafir ettiği Iyad ag Ghali'nin viski içip ayaklanma hayalleri kurduğunu anlatıyor. 

Kaddafi'nin kendilerini oyaladığını düşünerek Haziran 1990'da Libya'dan Mali'ye giden savaşçılar, burada direnişe başladı. Kasetlerle elden ele yayılan Bismillah parçası da Tuareglerin özgürlük marşı gibi görüldü.

Örgüt, 1991'de Mali'den özerklik kopardıkları bir barış anlaşması imzalarken Iyad ag Ghali'ye de Bamako'da bir villa verilmiş. Tinariwen'in kurucusu Ibrahim ag Alhabib'i yeni evine çağıran Iyad ag Ghali, grupla birlikte geç saatlere kadar şarkı söylemiş. 

Mali Devlet Başkanı Alpha Konaré'yle resmi ziyaretlere katılan Iyad ag Ghali, Rolex saat takıp lüks kıyafetler giydiği bir döneme girmiş.

1999'da Pakistanlı din adamlarının memleketi Kidal'e gelişiyle hem onun hem de Mali'nin kaderi değişmiş. 

Sakal uzatan ve lüks kıyafetleri bir kenara bırakan Iyad ag Ghali artık El Kaide'ye bağlı bir örgütün lideri. 

Haziran 2024'te Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi onun hakkında yakalama emri çıkardı. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemekle itham ediliyor. 

Independent Türkçe, WSJ, AP