Pakistan yapımı korku filmi merak uyandırdı: Sinema salonlarına dehşet saçacak

Yönetmen Rafay Rashdi, Deemak'ın fikrinin yaklaşık 6 yıl önce duyurduğu Yaqeen adlı projeden evrildiğini belirtiyor (Wah Wah Productions)
Yönetmen Rafay Rashdi, Deemak'ın fikrinin yaklaşık 6 yıl önce duyurduğu Yaqeen adlı projeden evrildiğini belirtiyor (Wah Wah Productions)
TT

Pakistan yapımı korku filmi merak uyandırdı: Sinema salonlarına dehşet saçacak

Yönetmen Rafay Rashdi, Deemak'ın fikrinin yaklaşık 6 yıl önce duyurduğu Yaqeen adlı projeden evrildiğini belirtiyor (Wah Wah Productions)
Yönetmen Rafay Rashdi, Deemak'ın fikrinin yaklaşık 6 yıl önce duyurduğu Yaqeen adlı projeden evrildiğini belirtiyor (Wah Wah Productions)

Pakistan sineması, korku türünü yeniden kucaklamaya hazırlanıyor. Deemak (Türkçede "Termit" anlamına geliyor) adlı psikolojik doğaüstü gerilim filmi, yerel sinemayı yüksek prodüksiyon değerleri ve etkileyici hikaye anlatımıyla ileriye taşımayı hedefleyen önemli bir adımı temsil ediyor.

Badshah Begum ve The Java Plum Tree gibi yapımlarla tanınan Rafay Rashdi'nin yönettiği filmin senaryosu, Abus Jinns ve Jinnistan kitaplarının yazarı Ayesha Muzaffar'a ait. 

Deemak, bir aile evinde giderek artan doğaüstü olayların gölgesinde, kayınvalide ve gelin arasındaki gerilim dolu ilişkiyi ele alıyor. 

Filmde, Pakistan'ın önde gelen oyuncularından Faysal Quraishi, Sonya Hussyn, Samina Peerzada ve Javed Sheikh gibi isimler rol alıyor. Filmin dağıtımını Mandviwalla Entertainment üstlenirken, Geo Films medya partneri olarak projeye destek veriyor.

Deemak, doğaüstü olayların giderek daha korkutucu bir hal aldığı bir aile evinde geçiyor. Paranormal aktiviteler arttıkça, kayınvalide ve gelin arasında psikolojik bir savaş başlıyor ve arada kalan oğul, hayatındaki en değerli iki kadın arasında denge kurmaya çalışıyor.

Film özetinde, "Bir zamanlar tanıdık olan ev korku labirentine dönüşürken, yaşayanlarla öteki dünyaya ait varlıklar arasındaki çizgi her geçen gece daha da silikleşiyor" ifadelerine yer veriliyor. Yapım ekibi, hikayenin gerçek olaylardan esinlendiğini belirtiyor.

Film, cinlere dair kültürel anlatıları, psikolojik korku unsurlarıyla harmanlamayı hedefliyor. Yapım ekibi, bu yaklaşımın korku türüne Pakistan'a özgü bir katkı sağlayacağını düşünüyor.

Baş yapımcı Syed Murad Ali, projeye olan tutkusunu şu sözlerle dile getiriyor: 

Korku türüne her zaman derin bir ilgim oldu. Küçüklüğümden beri sayısız korku filmi izledim ve bir gün kendi korku filmimi yapma fikri hep aklımdaydı.

Ancak Ali'ye göre Deemak sadece bir eğlence filmi değil: 

Film sektörümüzde keşfedilmeyi bekleyen çok fazla yetenek var. Ancak sektörün ihtiyacı olan şey destek, yatırım ve kaliteli hikâye anlatımı. Ben Deemak’in tam olarak bunu temsil ettiğine inanıyorum.

Deemak, 6 Haziran'da Pakistan genelinde vizyona girecek.

Independent Türkçe, Variety, Geo News



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe