Hollywood'un rock yıldızı: İkonik oyuncu Val Kilmer hayatını kaybetti

2014'te gırtlak kanserine yakalanmış ve sonrasında iyileşmişti

The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)
The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)
TT

Hollywood'un rock yıldızı: İkonik oyuncu Val Kilmer hayatını kaybetti

The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)
The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)

Jim Morrison ve Batman gibi ikonik rollerle başrol yıldızlığını tatmış ancak çok yönlü yetenekleri ve esrarengiz kişiliğiyle aynı zamanda dikkat çekici bir yardımcı oyuncu da olan Val Kilmer, Salı günü Los Angeles'ta hayatını kaybetti. Kızı Mercedes Kilmer'a göre ölüm sebebi zatürreydi. 

Hollywood'un en tanınmış oyuncularından Val Kilmer, 2014'te gırtlak kanserine yakalanmış ve sonrasında iyileşmişti.

Rock yıldızı havasına sahip, uzun boylu ve yakışıklı bir aktör olan Kilmer, kariyerinin ilk dönemlerinde birkaç kez gerçekten de bir rock yıldızını canlandırmıştı.

Hollywood kariyeri rock yıldızı rolüyle başladı

Sinema kariyerine, 1984 yapımı Top Secret! adlı Soğuk Savaş parodisinde Berlin'de sahne alan, farkında olmadan Doğu Almanya'nın birleşme planlarına dahil olan Amerikalı bir şarkıcı rolüyle başladı.

Oliver Stone'un yönettiği 1991 tarihli kült film The Doors'da, psikedelik cazibenin sembolü Jim Morrison'ı canlandırarak unutulmaz bir performans sergiledi. 1993'teki Çılgın Romantik'teyse (True Romance) Quentin Tarantino'nun yazdığı hikayede, Christian Slater'ın oynadığı baş karakterin hayalindeki Elvis Presley olarak kısa ama etkileyici bir rol üstlendi.

Kilmer, 1992 yapımı Şimşek Yürek (Thunderheart) filminde Güney Dakota'daki bir Kızılderili bölgesinde cinayet soruşturması yürüten acemi bir FBI ajanını, 1997 tarihli Aziz'de (The Saint) ise Rus mafyasıyla kedi-fare oyunu oynayan usta bir hırsızı canlandırdı. En çok bilinen rollerinden biriyse 1995 yapımı Batman Daima'da (Batman Forever) Gotham'ı İki-Yüz ve Bilmececi gibi kötü adamlara karşı savunan Batman karakteriydi. Ancak hem film hem de Kilmer'ın performansı, Batman serisinin en güçlü temsilcileri arasında görülmedi.

"Hollywood'un nefret etmeyi sevdiği adam"

1996'da Entertainment Weekly dergisi, Kilmer hakkında "Hollywood'un nefret etmeyi sevdiği adam" başlıklı bir kapak haberi yayımlamıştı. 

Kilmer, özellikle kariyerinin başlarında zor bir insan olduğu yönündeki söylentilerle tanınıyordu. Ancak Oliver Stone yıllar sonra onun yanlış anlaşıldığını savunarak, "İnsanları rahatsız etmesinin sebebi, anlaşılması zor biri olmasıydı" demişti.

zsdfrgt
Kilmer, kariyeri boyunca hem izleyiciler hem de yönetmenler tarafından genellikle öngörülemez biri olarak görülmüştü (AP)

Robert Downey Jr. da 2005 tarihli Kiss Kiss Bang Bang'de Kilmer'la çalışmadan önce, ondan hiç hoşlanmadığını ancak sonrasında çok yakın dost olduklarını söylemişti: 

Bunun haber niteliğinde olduğunu sanmıyorum ama Val kronik olarak eksantrik biri.

Kilmer, 1986 yapımı Top Gun'da Tom Cruise'un kendini beğenmiş ve havalı rakibi Iceman rolüyle büyük çıkış yaptı ve bu rolü 2022'deki Top Gun: Maverick'te yeniden canlandırdı. 1993'te Kasabanın Namusu'nda (Tombstone) Wyatt Earp'ün yakın arkadaşı silahşor Doc Holliday'yi canlandırdı. 1995 yapımı Büyük Hesaplaşma'da (Heat) ise Robert De Niro ve Al Pacino gibi usta oyuncularla birlikte bir soygun çetesinin üyesi olarak yer aldı.

"Her zaman hayran kaldım"

Kilmer, kariyeri boyunca karizmatik ve merak uyandıran bir oyuncu olarak anıldı. Yönetmen Michael Mann, onunla Büyük Hesaplaşma üzerinde çalışırken, şöyle demişti: 

Val'in karakterleri içselleştirme biçimine ve oyunculuktaki değişkenliğine her zaman hayran kaldım.

2007'de Oliver Stone, "Çoğu oyuncu, Val'de görünenin ötesinde bir şeyler olduğunu fark eder" demişti. Senarist ve yönetmen David Mamet ise 2004 yapımı Spartan'da Kilmer'la çalıştıktan sonra, "Gerçekten harika aktörlerde olan bir şeye sahip: Her şeyi doğaçlama gibi hissettirme yeteneği" diyordu.

Peşini bırakmayan trajedi

Val Edward Kilmer, 31 Aralık 1959'da Los Angeles'ta dünyaya geldi ve şehrin kuzeybatısındaki Chatsworth semtinde büyüdü. Babası Eugene bir emlak geliştiricisiydi, annesi Gladys Ekstadt ise ev hanımıydı. Kilmer 9 yaşındayken ebeveynleri boşandı. 1977'de küçük kardeşi Wesley havuzda boğularak hayatını kaybetti. Bu trajedi, Kilmer'ın peşini yıllarca bırakmadı.

fdvgbhy
Val Kilmer, canlandırdığı karakterlerin duygularını kolayca ele vermeyen biri olarak biliniyordu (AFP)

Kilmer, Juilliard Sanat Okulu'na başvurdu 17 yaşında kabul edilerek tarihte okula giren en genç öğrencilerden biri oldu. Tiyatroya büyük ilgi duyuyordu. 1981'de mezun olduktan sonra New York'ta sahnelenen How It All Began adlı oyunda rol aldı. 1983'te Broadway'de The Slab Boys adlı oyunda Sean Penn ve Kevin Bacon'la oynadı, 1988'de Hamlet'i canlandırdı ve 1992'de 'Tis Pity She's a Whore oyununda Jeanne Tripplehorn'la başrolleri paylaştı.

Mark Twain hayranı

1988 yapımı Willow filminin setinde Joanne Whalley'yle tanışıp evlenen Kilmer'ın bu ilişkisi boşanmayla sonuçlandı. Mercedes ve Jack adında iki çocuğu bulunan aktör, uzun yıllar Santa Fe'de bir çiftlikte yaşadı. Hatta bir dönem New Mexico valiliğine aday olmayı bile düşünmüştü.

Val Kilmer, Mark Twain'e duyduğu büyük ilgiyi bir tiyatro oyununa dönüştürerek Citizen Twain adlı tek kişilik gösteriyi sahneledi. Aynı zamanda, Twain'i 2014 yapımı Tom Sawyer & Huckleberry Finn filminde de canlandırdı.

2021'de, hayatı ve kariyeri hakkında yıllar boyunca biriktirdiği arşiv görüntülerinden oluşan Val adlı belgesel yayımlandı. Çocuklarının yapımcılığını üstlendiği ve oğlu Jack'in seslendirdiği bu belgesel, En İyi Biyografik Belgesel dalında Eleştirmenlerin Seçimi Ödülü kazandı.

"Gerçek bir ikon oldun"

Josh Brolin, Josh Gad ve Bill Simmons gibi isimler, Kilmer'ın ölümünün ardından üzüntülerini dile getiren taziye mesajları paylaştı. 

Brolin, "Akıllı, cesur, yaratıcı ve deli doluydu. Onu çok özleyeceğim" derken 44 yaşındaki Amerikalı aktör Josh Gad, şu ifadeleri kullandı:

Çocukluğumun en önemli filmlerinden bazılarında yer aldığın için teşekkürler, Val. Gerçek bir ikon oldun.

Popüler kültür sitesi The Ringer'ın sahibi Bill Simmons X'teki paylaşımında, "Val Kilmer gibisi yoktu. Çalışmalarından gerçekten keyif aldım" diye yazdı.

Senarist-yönetmen Dylan Park-Pettiford, "Artık onun gibi fazla insan çıkmıyor" dedi. 

"Tek bir pişmanlığım var"

Kariyerinde her zaman kalıpların dışına çıkmayı tercih eden Kilmer, 2012'de Hollywood Reporter'a verdiği röportajda şunları söylemişti: 

Hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Bu bir klişe ama bir bakıma doğru: Bir kez yıldız olduğunuzda, hep yıldızsınızdır; sadece hangi seviyede olduğunuz değişir.

Aynı söyleşide Kilmer, 10 yıldan uzun süredir ana akım Hollywood'dan uzak kalması hakkında konuşmuş ve kariyerinin alışılmışın dışında bir seyir izlediğini kabul etmişti. Başka ilgi alanları olduğunu belirterek, "Çocuklarımla vakit geçirmek istiyordum" demişti.

Vanity Fair'a verdiği başka bir röportajda ise Kilmer, "aslında tek bir pişmanlığı" olduğunu söyleyerek, Hollywood'da "son derece sağlam bir kimlik" geliştiren Johnny Depp, Nicolas Cage, Tom Hanks ve Sean Penn gibi isimlere atıfta bulunmuştu:

Yıllar önce tüm akıllı meslektaşlarım gibi bir imaj oluşturmadığım için pişmanım.

Kaynaklar: New York Times, Hollywood Reporter, Vanity Fair, Far Out Magazine



Düşle gerçek arasında: The Sandman'in ruhunu taşıyan 7 dizi

The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
TT

Düşle gerçek arasında: The Sandman'in ruhunu taşıyan 7 dizi

The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)
The Sandman'in başrolündeki Tom Sturridge, Rock'n Roll Teknesi (Pirate Radio) ve Jack Kerouac uyarlaması Yolda'yla (On the Road) da tanınıyor (Netflix)

Neil Gaiman'ın aynı adlı çizgi roman serisinden uyarlanan The Sandman, yalnızca büyüleyici görselliğiyle değil; mitolojiye, rüyaya ve insan doğasına dair anlattıklarıyla da izleyicide derin bir iz bırakıyor. Lord Morpheus'un sonsuzlukla sınanan yolculuğu, evrenin büyük güçleriyle mücadele ederken içsel bir dönüşüme de kapı aralıyor.

Abonelerden gelen tepkilere inat Netflix, popüler dizilerini parçalar halinde yayımlamaya devam ediyor. Tabii bu furyadan çok sevilen The Sandman de nasibini aldı. Dizinin ikinci sezonu üç kısma ayrıldı. İlk 6 bölüm, 3 Temmuz'da izleyiciyle buluştu. İkinci kısım 24 Temmuz'da, özel bölümse 31 Temmuz'da yayına girecek. O halde yeni bölümleri beklerken, bu büyülü evrene benzer tonlardaki başka yapımları keşfetmenin tam zamanı.

Listemizde, yine Neil Gaiman imzalı Good Omens ve Amerikan Tanrıları (American Gods) gibi tanıdık eserlerden uyarlanan yapımların yanı sıra tanrılarla insanlar arasındaki çizgiyi sorgulayan, kadim mitleri günümüzle buluşturan güçlü diziler de yer alıyor. Her biri, tıpkı The Sandman gibi gerçekle hayal arasındaki sınırları zorluyor; evrenin karanlık ve büyülü köşelerinde yeni kapılar aralıyor.

Eğer siz de hâlâ rüya aleminden çıkamadıysanız, bu 7 dizi sizi fazlasıyla tatmin edecek.

Good Omens

Neil Gaiman imzalı Good Omens, tıpkı The Sandman gibi eski mitleri ve dini anlatıları bambaşka bir bakış açısıyla yeniden yorumluyor. Dizinin merkezinde, dünyanın sonunu engellemeye çalışan bir melek ve bir şeytan var: Aziraphale ve Crowley. Birbirinin zıttı bu iki varlık arasındaki dostluk, dizinin en etkileyici duygusal eksenini oluşturuyor. Michael Sheen ve David Tennant'ın uyumu, karakterlerin kimyasını büyüleyici hale getiriyor.

Dizi, kıyameti durdurma çabası etrafında şekillenirken, kadim güçlerin dünyaya müdahalesini insani bir mercekten izlememizi sağlıyor. The Sandman'deki ebediler (Endless) gibi, Good Omens de doğaüstü varlıkları şaşırtıcı derecede insani çatışmalarla resmediyor. Yalnızlık, özgür irade, inanç gibi temalar bu iki dizide de derinlikli bir biçimde işleniyor.

ghyjuık
Fotoğraf: Amazon Prime Video

Dizinin esin kaynağı Gaiman'la Terry Pratchett'ın birlikte yazdığı 1990 tarihli aynı adlı roman; uyarlaması ise fazlasıyla özgün ve zekice. 6 bölümlük ilk sezon, mizah ve mitolojiyi başarılı şekilde harmanlarken, ikinci sezon hikayeyi daha da genişletiyor. Tanrı'nın sesinden iblislere kadar uzanan karakter galerisi, diziyi hem eğlenceli hem düşündürücü kılıyor.

Eğer The Sandman'in evrenini ve anlatım tarzını sevdiyseniz Good Omens kaçırmamanız gereken bir yapım. Tuhaf, büyülü ve bir o kadar da dokunaklı...

IMDb: 8.0
Nereden izlenir: İlk iki sezon Amazon Prime Video'da, üçüncü sezon bekleniyor

Supernatural

Başlangıçta haftalık canavar avlarına odaklanan basit bir korku dizisi olarak başlayan Supernatural, zamanla mitolojik tanrılar, melekler, iblisler ve folklorik yaratıklarla dolu devasa bir evrene dönüştü. Zamanla kült mertebesine ulaşan dizi, tıpkı The Sandman gibi eski ve yeni varlıkların çatışmasına sahne olan bir mitoloji yelpazesi sunuyor. 

Supernatural'ın merkezinde, annelerinin bir iblis tarafından öldürülmesinin ardından avcılığa atılan Winchester kardeşler var. Dean ve Sam'in hikayesi, zaman içinde kişisel kayıpların ve kozmik savaşların iç içe geçtiği karanlık bir yolculuğa dönüşüyor. 

hyuı8
Fotoğraf: The WB

Özellikle Lucifer, Ölüm ve Tanrı gibi figürlerin işlenişi, The Sandman'deki Sonsuzlar'ın varoluşsal temalarını çağrıştırıyor. Dizideki melek-iblis dinamikleri, Gaiman evrenine benzer şekilde siyah-beyazın ötesinde bir ahlaki gri alan sunuyor. Zamanla mitlerin ve inançların günümüzle nasıl evrildiğini sorgulayan yapısıyla Amerikan Tanrıları ve The Sandman'le aynı damarları paylaşıyor. 

Estetik açıdan daha sade bir çizgide ilerleyen Supernatural, karakter derinliği ve evrenin genişliğiyle büyük etki yaratıyor. Öyle ki Dean'in meşhur arabası 1967 Chevrolet Impala, The Sandman'in gotik şatosu kadar ikonik hale geldi. 

Supernatural'ın 15 sezon boyunca evrim geçiren anlatısı, sadık bir hayran kitlesi hatta bir topluluk oluşturdu. Ve final sezonuyla birlikte, 327 bölüm süren epik mitoloji tamamlandı. 

Kısacası Supernatural, Gaiman evrenini sevenler için hem tanıdık hem de özgün bir deneyim sunuyor. Uzun bir yolculuğa çıkmak isteyenlere birebir...

IMDb: 8.4
Nereden izlenir: İlk 7 sezon Amazon Prime Video'da

Amerikan Tanrıları (American Gods)

Neil Gaiman’ın aynı adlı romanından uyarlanan Amerikan Tanrıları, görsel açıdan çarpıcı ve tematik olarak derin bir fantastik drama. 

Dizinin merkezinde, eski mahkum Shadow Moon'un, gizemli Bay Wednesday'in koruması olmasıyla başlayan tuhaf ve büyülü bir yolculuk yer alıyor. Shadow kısa sürede, eski tanrılarla yeni tanrılar arasında patlak veren bir savaşın tam ortasında buluyor kendini. Eski tanrılar mitlerden ve inançlardan beslenirken, yeni tanrılar teknoloji, medya ve tüketim kültürünü temsil ediyor.

cvfbgh
Fotoğraf: Starz

Her iki dizide de karşımıza çıkan ortak noktalardan biri, insanlığın kolektif bilinçaltındaki figürlerin somutlaştırılması. The Sandman gibi Amerikan Tanrıları da bu yolla çağdaş bir mitoloji yaratıyor. İki dizide de tanrılar, iblisler ve hayali varlıklar duygusal, kırılgan ve fazlasıyla insani. Her iki yapım da gerçeklikle rüya, inançla kimlik arasında salınan bir anlatım dili kuruyor.

Dizinin özellikle ilk sezonu stilize anlatımı, şiirsel diyalogları ve derin metaforlarıyla büyük övgü aldı. Heroes, Pushing Daisies ve Hannibal'ın yazarı Bryan Fuller'ın elinden çıkan bu ilk sezon, görsel anlatımıyla The Sandman'in çizgi roman estetiğini anımsatıyor. Ancak yaratıcı kadroda sıkça yapılan değişiklikler, dizinin sonraki sezonlarında tutarlılığı zaman zaman sekteye uğratıyor. Buna rağmen Amerikan Tanrıları, izleyicisine görsel ve düşünsel anlamda zengin bir deneyim sunmayı sürdürüyor.

Tanrılar arasında geçen bu epik mücadele, modern çağda anlam arayışını simgeliyor. Eğer The Sandman'in felsefi arka planını ve varoluşsal sorularını sevdiyseniz, Amerikan Tanrıları sizi de içine çekecektir.

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: Yakında Amazon Prime Video'da

Lucifer 

Lucifer, cehennemin efendisini Los Angeles sokaklarına taşıyan sıradışı bir hikayeyle başlıyor. Neil Gaiman'ın evreninden çıkan bu karakter, kendi dizisinde suçla, kimlikle ve aşkın karmaşık doğasıyla yüzleşiyor. Tom Ellis'in karizmatik performansı, şeytana hem insani bir boyut hem de mizah katıyor. 

yjuıo
Fotoğraf: Fox / Netflix

Dizinin merkezinde, Lucifer'la dedektif Chloe Decker arasındaki gerilimli ve duygusal bağ yer alıyor. The Sandman'de Gwendoline Christie'nin karanlık ve soğukkanlı Lucifer'ı varken, burada daha esprili ve içsel çatışmalarla boğuşan bir Lucifer'la tanışıyoruz. İki dizide de Lucifer karakteri benzer mitolojik köklerden geliyor ama anlatım tonları ve dünyaları epey farklı. 

Lucifer, tıpkı The Sandman gibi kozmik varlıkları insani meselelerle buluşturuyor. Cennet, cehennem, melekler ve şeytanlar arasındaki savaş, modern bir suç dramasının içine başarıyla yedirilmiş. İlk bölümlerde daha çok polisiye ağırlıklı ilerleyen dizi, zamanla felsefi ve duygusal katmanlar kazanıyor. İyilik, hür irade ve kefaret gibi temaları sürükleyici bir dille işliyor. 

Mitolojiyle günümüzü buluşturan anlatılar ilginizi çekiyorsa, Lucifer da mutlaka şans verilmesi gereken dizilerden biri.

IMDb: 8.0
Nereden izlenir: Netflix

Penny Dreadful

Penny Dreadful, karanlık gotik edebiyatın en tanıdık yüzlerini bir araya getirerek hem korkutucu hem de büyüleyici bir anlatı sunuyor. Dorian Gray'den Drakula'ya, Frankenstein'dan Van Helsing'e uzanan karakter yelpazesi, hikayeye mitolojik bir derinlik katıyor. 

Tıpkı The Sandman gibi, bu dizi de popüler figürleri bambaşka yorumlarla karşımıza çıkarıyor. Eva Green'in canlandırdığı Vanessa Ives, tıpkı Morpheus gibi kaderle boğuşan gizemli bir karakter. Dizi, insanın içindeki karanlıkla yüzleşme temasını hem görsel hem de duygusal düzlemde işliyor. Gotik edebiyatın ruhunu taşıyan atmosferi, detaylı kostümleri ve stilize anlatımıyla kendine has bir dünya kuruyor. Her bölüm, kimi zaman bir rüya ya da kabus gibi, izleyiciyi hem büyülüyor hem de rahatsız ediyor. 

dfg
Fotoğraf: Showtime

Penny Dreadful, mitler, günahlar ve lanetlerle beslenen hikayesiyle metafizik korkuyu somutlaştırıyor. The Sandman'de olduğu gibi burada da gerçeklik, doğaüstüyle iç içe geçmiş durumda. Dizi, klasik hikayelere sadık kalırken aynı zamanda onları cesurca dönüştürüyor. Zihinsel karanlığı, dini motifleri ve edebi göndermeleriyle çok katmanlı ve zengin bir anlatı sunuyor. Karakterlerin içsel çatışmaları, dizinin duygusal ağırlığını artırıyor. Her ne kadar zaman zaman teatral bir abartıya kaçsa da Penny Dreadful izleyicisi biliyor ki bu da dizinin tarzının bir parçası. Gotik severler ve The Sandman'in evrenini sevenler için kaçırılmayacak, zarif bir karanlık sunuyor.

IMDb: 8.2
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

His Dark Materials 

His Dark Materials, paralel evrenler arasında geçen hem cesur hem de şiirsel bir maceraya kapı aralıyor. Sör Philip Pullman'ın kült üçlemesinden uyarlanan dizi, özgürlük, inanç ve kimlik gibi evrensel temaları fantastik bir evren içinde sorguluyor. Hikayenin merkezinde, kayıp arkadaşını ararken büyük sırları ortaya çıkaran Lyra Belacqua var. Bu arayış, onu başka dünyalara sürüklüyor ve Will Parry'yle yollarını kesiştiriyor.

frgtyhu
Fotoğraf: BBC One / HBO

Dizinin en güçlü yanlarından biri, kimlik meselelerini ele alış biçimi. Bu yönüyle, The Sandman'in Ölüm ve Arzu gibi kavramsal varlıkları somutlaştırmasına benziyor. Her iki yapım da izleyicisine bilinçle bilinçdışı, mitle bilim, kaderle özgür irade arasında gezinen hikayeler sunuyor.

The Affair'dan tanıdığımız Ruth Wilson ve X-Men: Logan'daki (Logan) performansıyla öne çıkan Dafne Keen başta olmak üzere oyuncu kadrosu dikkat çekici performanslar sergiliyor. Görsel efektleri ve prodüksiyon kalitesiyle dizi, izleyiciyi başarıyla kendi evrenine çekiyor. Ancak bazı eleştirmenler, dizinin anlatısında gereken dramatik ivmeyi yakalayamadığını düşünüyor. His Dark Materials yine de çocukluğun büyülü keşif hissini ve inanç sistemlerine dair cesur soruları taşımayı başarıyor.

Eğer The Sandman'deki mitolojik yoğunluk, metafiziksel anlatı ve görsel zenginlik sizi etkilediyse, His Dark Materials da radarınıza girebilir. Her iki dizi de karanlıkla aydınlık arasındaki ince çizgide yürüyen fantastik birer masal...

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: HBO Max

Carnivàle 

Carnivàle, Büyük Buhran'ın tozlu ve kasvetli atmosferinde geçen, karanlık ve büyüleyici bir mitoloji anlatısı. Dizi, mucizevi iyileştirme gücüne sahip genç Ben Hawkins'le karanlık önsezileri olan vaiz Brother Justin Crowe'un paralel yolculuklarını anlatıyor. İki karakterin rüyaları ve güçleri kesiştikçe, iyiyle kötünün zamansız savaşına tanık oluyoruz. The Sandman gibi Carnivàle de kader, özgür irade ve kozmik denge gibi temaları cesurca sorguluyor. Hem Hristiyan mitolojisine hem de gnostisizm ve masonik öğelere dayanan yapısıyla, spiritüel ve felsefi katmanlar sunuyor. 

dfgthy
Fotoğraf: HBO

Görsel dili etkileyici, anlatısı ise zaman zaman şiirsel bir yoğunluğa ulaşarak sembollerle ve metaforlarla örülü bir dünya kuruyor. The Sandman'deki Morpheus'un kozmik yalnızlığıyla, Ben Hawkins'in kaderine terk edilmişliği arasında hissedilir bir bağ var. Her iki dizide de karakterler güçlerinin anlamını çözmeye çalışırken, içsel çatışmalarla yüzleşiyor. 

Carnivàle, yolculuk temasını sadece fiziksel değil, metafiziksel bir arayış olarak da ele alıyor. İzleyiciden sabır isteyen yapısıyla her bölüm bir bilmece gibi ilerliyor. Vakitsiz iptali nedeniyle tamamlanmamışlık hissi yaratsa da dizinin bıraktığı etki hâlâ güçlü ve unutulmaz. The Sandman'in karanlık felsefesinden etkilenenler için Carnivàle fazlasıyla tanıdık ama bir o kadar da eşsiz bir deneyim.

IMDb: 8.4
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor