Oscarlı yıldız İstanbul'da çekilen yeni projesini anlattı: "Çok farklı"

Rami Malek, Queen'in efsanevi solisti Freddie Mercury'yi canlandırdığı Bohemian Rhapsody'deki performansıyla Oscar kazanmıştı (20th Century Studios)
Rami Malek, Queen'in efsanevi solisti Freddie Mercury'yi canlandırdığı Bohemian Rhapsody'deki performansıyla Oscar kazanmıştı (20th Century Studios)
TT

Oscarlı yıldız İstanbul'da çekilen yeni projesini anlattı: "Çok farklı"

Rami Malek, Queen'in efsanevi solisti Freddie Mercury'yi canlandırdığı Bohemian Rhapsody'deki performansıyla Oscar kazanmıştı (20th Century Studios)
Rami Malek, Queen'in efsanevi solisti Freddie Mercury'yi canlandırdığı Bohemian Rhapsody'deki performansıyla Oscar kazanmıştı (20th Century Studios)

Oscar ödüllü oyuncu Rami Malek'in son filmi Amatör (The Amateur) vizyona girdi. Malek, filmde CIA görevlisi Charles “Charlie” Heller'a hayat veriyor ve eşinin katillerinden intikam almak için yemin eden bir adamı canlandırıyor.

Ancak Malek'e göre bu yapım, klasik casus gerilimlerinden farklı. Filmin New York'taki galasında Variety'ye konuşan oyuncu, "Canlandırdığım karakter tamamen farklı biri" dedi.

"Aynı duyguyu hepimiz tatmışızdır"

"Genelde çoğumuzun kendini kolayca özdeşleştiremeyeceği karakterleri izleriz. Oysa Charlie'de kendimizden çok şey bulabiliriz" diyen Malek, sözlerine şöyle devam etti:

Birçoğumuz, günlük hayatta zaman zaman göz ardı edilmiş ya da hafife alınmış hissediyoruzdur. Ben de geçmişte öyle hissettim. Bunu yaşayan yalnızca ben değilim; neredeyse hepimiz aynı duyguyu tatmışızdır. Charlie de tam olarak böyle biri.

Oynadığı karakter hakkında daha fazla bilgi veren 43 yaşındaki Malek, "Toplumun kıyısında yaşamaya mahkum edilmiş, dışlanmış biri gibi hissediyor. Böyle rolleri oynamayı seviyorum: Yabancılaşmış, sistem dışında kalmış ama son derece yaratıcı ve beklenmedik şeyler yapabilen insanlar" dedi.

Robert Littell'ın 1981 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan Amatör, CIA'de şifre çözücü olarak çalışan Charlie'nin, Rachel Brosnahan tarafından canlandırılan eşinin katillerinden intikam alma mücadelesini anlatıyor.

Filmin yönetmen koltuğunda, Slow Horses ve Black Mirror gibi yapımlarla tanınan James Hawes oturuyor. Hawes, klasik "intikam hikayesi" formatını ters yüz etmeye çalıştığını belirtti.

"Bu filmde ilgimi çeken şey, farklı bir intikam hikayesi anlatmaktı. Yas sürecinden geçen biri var karşımızda ama o kişi Liam Neeson değil" diyen Hawes, 2008 yapımı 96 Saat (Taken) filmine gönderme yaptı: 

O eğitimli bir suikastçı değil. Peki bu 'ezilen' karakter başarıya nasıl ulaşacak? Onun bu yolculuğu inandırıcı kılmayı nasıl başarırız?

Ters yüz edilmiş dünya

Hawes, Malek'le hemfikir olduğunu ve Charlie'nin alışıldık casus karakterlerden ayrıldığını söylese de türün çekiciliğinin sürdüğünü ifade etti.

"Bence izleyiciler, karanlık bir dünyaya sürüklenen yalnız kahraman fikrini seviyor" diyen Hawes, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Casus gerilimleri, benim 'ters yüz edilmiş dünya' dediğim şeyi anlatır. 1975 yapımı Sidney Pollack filmi Akbabanın 3 Günü'nde (Three Days Of The Condor) olduğu gibi, ana karakter günlük hayatına devam ederken bildiği dünya bir anda tersine döner. Güvendiği yerler ve insanlar bir anda tehdit haline gelir. Bu filmde de benzer bir durum söz konusu.

"Hepimiz sırları severiz"

Çekimleri Britanya ve Fransa'nın yanı sıra Türkiye'de gerçekleşen filmde Malek'e Laurence Fishburne, Caitríona Balfe, Michael Stuhlbarg, Holt McCallany ve Julianne Nicholson eşlik ediyor. Charlie'nin akıl hocası Robert "Hendo" Henderson'ı canlandıran Fishburne ise casusluk türüne olan ilgisini şöyle açıklıyor: 

Bu filmler sırlarla dolu ve hepimiz sırları severiz.

Geçen cuma vizyona giren Amatör sinemalarda izlenebilir.

Independent Türkçe, Variety, Geo.tv



Oscar ödüllü oyuncu çocukken nasıl cinselleştirildiğini anlattı

Natalie Portman çocukken "son derece cinselleştirildiğini" söyledi (AFP)
Natalie Portman çocukken "son derece cinselleştirildiğini" söyledi (AFP)
TT

Oscar ödüllü oyuncu çocukken nasıl cinselleştirildiğini anlattı

Natalie Portman çocukken "son derece cinselleştirildiğini" söyledi (AFP)
Natalie Portman çocukken "son derece cinselleştirildiğini" söyledi (AFP)

Natalie Portman, çocuk oyuncuyken "son derece cinselleştirilerek" "uzun bir Lolita evresine" maruz kalması hakkında konuştu.

İlk performansını 13 yaşındayken Luc Besson'un 1994 yapımı gerilim filmi Sevginin Gücü'nde (Léon: The Professional) sergileyen Oscar ödüllü oyuncu, ailesinin ölümünden sonra bir tetikçinin yanına aldığı genç kız Mathilda'yı canlandırmıştı.

Interview dergisi için Wednesday'in yıldızı Jenna Ortega'yla konuşan Portman, çocukken cinselleştirildiğini ve bunun ekrandaki genç kızlar için endemik bir deneyim olduğunu düşündüğünü söyledi.

Oyuncu "Bu konu hakkında daha önce biraz konuşmuştum; çocukken son derece cinselleştirilmem hakkında, ki bence bu ekrandaki pek çok genç kızın başına geliyor. Bundan çok korkmuştum" dedi.

Portman şöyle devam etti:

Açıkçası cinsellik çocuk olmanın büyük bir parçası ama ben bunun bana yöneltilmesini değil, içimde olmasını istedim. Ve sanırım kendimi koruma yolum 'Ben çok ciddiyim. Çok çalışkanım. Zekiyim ve bu sizin saldıracağınız türden bir kız değil' diye davranmaktı.

İnsanların kendisini rahat bırakmasını sağlamak için bir savunma mekanizması olarak aşırı zeki olduğu imajını yaratmış.

Portman "Böyle bir şey olmamalıydı ama işe yaradı" dedi.

Ama bence bu, gerçek hayatta aptal ve şapşal olmam ve insanların beni gerçekten ciddi bir kitapsever sanması arasındaki kopuklukla ilgili. Gerçek hayatta çok gizli kapaklı biri değilim (her şeyi anlatırım) ama toplum içinde, ne kadar mahrem olduğunuzu söyleyince, mahremiyetinize çok daha fazla saygı duyulacağı apaçık ortadaydı.

cvfghyju
Jean Reno ve Natalie Portman, Sevginin Gücü'nde (Sony Pictures Home Entertainment)

"Çocuklarımla fotoğraf çekimi yapmayacağım' gibi küçük bir bariyer oluşturdum" diye ekledi.

Portman ergenlik döneminde Harika Kızlar (Beautiful Girls/1996), Çılgın Marslılar (Mars Attacks!/1996), Yıldız Savaşları: Bölüm I - Gizli Tehlike (Star Wars: Episode I - The Phantom Menace/1999), Buradan Çok Uzakta (Anywhere But Here/1999) ve Kalbin Olduğu Yer (Where the Heart Is/2000) gibi filmlerde rol aldı. Harvard Üniversitesi'nde psikoloji okumak için 1999'dan 2003'e kadar oyunculuğa ara verdi ancak 2001'de Anton Çehov'un Martı (The Seagull) oyununun Broadway yapımında rol almak üzere sahneye geri döndü.

Profesyonel bale dünyasını konu alan, 2010 yapımı psikolojik korku filmi Siyah Kuğu'daki (Black Swan) performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazandı.

Sevginin Gücü'ndeki rolü hakkında daha önce konuşan Portman, 2023'te The Hollywood Reporter'a filmle ilişkisinin "karmaşık" olduğunu söylemişti.

"Hâlâ çok sevilen bir film ve bana, şimdiye kadar yaptığım neredeyse tüm filmlerden daha çok bununla ilgili soru soruluyor ve bu bana kariyerimi kazandırdı" diyen oyuncu şöyle eklemişti:

Ama bugün izlediğinizde, kesinlikle bu filmin en hafif tabiriyle bazı nahoş yönleri var. Yani evet, benim için karmaşık bir mesele.

2020'de Portman, "Lolita figürü" olarak resmedildikten sonra kendisini medyadan korumak için "kaleler" inşa ettiğini söylemişti.

Oyuncu, "Sanırım daha çocukken cinselleştirilmek kendi cinselliğimden bir şeyler götürdü çünkü beni korkuttu" demişti.

Güvende olabilmemin yolu 'Ben tutucuyum, ciddiyim, bana saygı duymalısınız, ben akıllıyım ve bana o gözle bakmayın' demekmiş gibi hissettirdi.

Independent Türkçe