Mario Vargas Llosa’nın ardından: Edebiyat devinin 4 eseri

Vargas Llosa, ABD'deki Harvard, Princeton ve Columbia gibi prestijli üniversitelerde dersler vermişti (AFP)
Vargas Llosa, ABD'deki Harvard, Princeton ve Columbia gibi prestijli üniversitelerde dersler vermişti (AFP)
TT

Mario Vargas Llosa’nın ardından: Edebiyat devinin 4 eseri

Vargas Llosa, ABD'deki Harvard, Princeton ve Columbia gibi prestijli üniversitelerde dersler vermişti (AFP)
Vargas Llosa, ABD'deki Harvard, Princeton ve Columbia gibi prestijli üniversitelerde dersler vermişti (AFP)

Minerva’nın Baykuşu bu hafta, 13 Nisan’da hayatını kaybeden çağdaş edebiyatın devlerinden Mario Vargas Llosa’nın eserlerinin peşinden giderek, farklı coğrafyalarda yaşanan siyasi ve toplumsal mücadeleleri takip edecek.

Genç yaşında başladığı edebiyat kariyerinde hızla yükselerek önce Peru’nun sonra da dünyanın en çok tanınan yazarlarından birine dönüşen Llosa, 28 Mart’ta 89 yaşına girmişti. Hayatını kaybetmesinin ardından Peru hükümeti 14 Nisan’da bir günlük yas ilan etti. Latin Amerika liderlerinden Avrupalı siyasetçilere kadar birçok isim büyük yazar için taziye mesajları paylaştı. 

2010 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Llosa, Julio Cortazar, Carlos Fuentes ve Gabriel Garcia Marquez gibi Latin Amerikalı yazarlarla adını edebiyat tarihine yazdırdı. 

Siyasi görüşlerindeki değişim ve polemikçiliğiyle de adından çokça bahsettiren Llosa’nın 4 eserini inceledik.

Kent ve Köpekler

Llosa’nın 23 yaşındayken kaleme aldığı Kent ve Köpekler hem ülkesinde hem de dünyada büyük ses getirerek Latin Amerikalı yazarın tanınmasını sağladı.

Yazarına İspanyolca edebiyatın en saygın ödüllerden biri olan La Crítica Ödülü’nü 1964’te kazandıran roman, Peru'nun başkenti Lima’daki Leoncio Prado Askeri Akademisi’nde okuyan öğrenciler arasında geçiyor. 

fvghyj
Vargas Llosa, "bireyin direnişini, başkaldırısını ve yenilgisini" işleyen romanlarıyla Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu (Can Yayınları)

Anlatının eleştirel tonunu şekillendiren düşünceler, Llosa’nın da iki yıl öğrencilik yaptığı bu askeri okuldaki zorlu deneyimlerine dayanıyor. Zengin ve yoksulların, burjuva ve işçilerin çocuklarının okuduğu akademideki katı hiyerarşik düzen, ayrımcılık ve çeşitli örtbas uygulamaları Peru toplumunun mikrokozmosu olarak sunuluyor. 

Yayımlandığında büyük skandal yaratan ve yüzlerce kopyası askeri okulda törenle yakılan eser, bakış açılarını çizgisel olmayan bir anlatım tekniği kullanarak aktarmasıyla William Faulkner’ın Ağustos Işığı’yla Ses ve Öfke’sini de akla getiriyor. 

İspanyolcadan çeviren: Roza Hakmen, 448 s., 2024, Can Yayınları
 

Katedral’de Sohbet

Llosa’nın “Yazdıklarım arasında yangından sadece bir roman kurtarmak zorunda kalsaydım onu kurtarırdım” dediği Katedral’de Sohbet, okuru 1950’lerde Manuel A. Odria diktatörlüğü altındaki Peru’nun çalkantılı yıllarına götürüyor. 

General Odria yönetimine yakın olan zengin bir iş insanının oğlu Santiago Zavala’yla babasının şoförü Ambrosio’nun yıllar sonra karşılaşıp Katedral adlı barda sohbete dalmasıyla başlayan roman, dönemin sınıfsal çatışmalarından özgürlük mücadelesi ve esaret altında yaşamanın zorluklarına uzanan bir anlatıya dönüşüyor. 

fvghy
Katedral'de Sohbet, Perulu yazarın üzerinde en çok uğraştığı eserlerinden biri (AFP)

Llosa’nın Lima’daki San Marcos Üniversitesi’ndeyken cunta karşıtı komünist öğrenci grubu Cahuide’de geçirdiği yılların etkisini taşıyan Zavala karakteri, insanlığa karamsar bakış açısıyla anlatının uç kutuplarından birini oluşturuyor. Peru halkını saran teslimiyetçi tavır ve cuntanın yolsuzlukları onun gözünden karanlık bir panorama halini alıyor.

Geçmiş ve şimdiki zaman kipleri arasındaki hızlı geçişleriyle dikkat çeken 800 sayfalık devasa eser, şu dürüst sorunun peşinden uzun bir yolculuğa çıkıyor:

Acaba Peru tam olarak ne zaman çuvallamıştı?

İspanyolcadan çeviren: Süleyman Doğru, 808 s., 2022, Can Yayınları
 

Dünya Sonu Savaşı

19. yüzyıl Brezilyası’nın derinliklerine inen Dünya Sonu Savaşı, Güney Amerika ülkesinin tarihindeki en kanlı çatışmalarından biri olan Canudos Savaşı’nı (1896–1898) konu ediniyor.

Dini lider ve vaiz Antonio Conselheiro’nun öncülük ettiği bir grup yoksul insanın, Bahia eyaletindeki Canudos köyünde kendilerine ait bir yaşam alanı oluşturması, önce eyalet yönetimiyle sonra da federal hükümetle gerilimin tırmanmasına neden olur. Eyalet yönetiminin talebiyle köye baskın düzenleyen orduyla Canudos sakinleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanır. Uzun süre askerlere karşı direnen köylüler, Brezilya ordusunun dördüncü baskınında neredeyse tamamen katledilir. Yaklaşık 25 bin kişinin öldürüldüğü savaşta Canudos’ta sadece 150 kişi hayatta kalır.

sdfrgty
Llosa'nın birçok romanında Latin Amerika'daki diktatörlükler ve savaşlar konu ediniliyor (AFP)

Salman Rushdie’nin “akan kan kadar karanlık” diye nitelediği roman, toplumla iktidar arasındaki çatışmaları, şiddeti ve fanatizmi savaşın her iki tarafına da ışık tutarak ele alıyor. Bu özellikleriyle Dünya Sonu Savaşı, Amerikalı edebiyat eleştirmeni Harold Bloom tarafından “Batı kanonuna” da dahil edildi.

İspanyolcadan çeviren: Süleyman Doğru, 856 s., 2021, Can Yayınları
 

Teke Şenliği

Teke Şenliği, Dominik Cumhuriyeti’nde 31 yıl hüküm süren ve bu süreçte yaklaşık 50 bin kişinin ölümünden sorumlu tutulan diktatör Rafael Trujillo’nun iktidarında yaşananları ve ona düzenlenen suikastı anlatıyor.

cfdvbghtyj
Perulu yazar, birçok romanında bilinç akışı ve çizgisel olmayan zaman gibi modernist anlatı tekniklerini kullanıyor (AFP)

Llosa, kendine has çok katmanlı anlatısını üç hikayeyi iç içe geçirerek kurguluyor. İlk hatta Trujillo’nun has adamlarından birinin kızı olan Urania Cabral’ın gözünden takip ettiğimiz anlatı, ikinci izlekte bizi diktatörün öldürülmeden önceki son gününe götürüyor. Üçüncü ve son hikayeyse Trujillo’ya suikast düzenleyen kişileri ve sonrasında nasıl öldürüldüklerini gösteriyor. 

Tarihi olaylar ve gerçek kişiler arasına ustalıkla yerleştirilen kurmaca karakterlerle zenginleşen roman, diktatörlüğün yarattığı travmatik etkilerden iktidarın yozlaşmasına ve toplumsal cinsiyet rollerinin hiyerarşik yapılanmasına kadar birçok önemli meseleyi ele alıyor.

İspanyolcadan çeviren: Peral Bayaz, 552 s., 2024, Can Yayınları

Birçok Latin Amerikalı yazar gibi Llosa da siyasi olarak aktifti. Gençliğinden beri Marksist düşünceye yakın durdu, Küba devrimini ve Fidel Castro yönetimini destekledi. Ancak 1960’ların sonlarına doğru Havana yönetimini eleştirdi ve Kübalı şair Heberto Padilla’nın 1971’de hapse atılmasının ardından kendisini “liberal” diye tanımlayarak sol çizgiden uzaklaştı. Peru’da liberal reformları savunan merkez sağ Demokratik Cephe koalisyonunun liderliğini yaparak 1990’da devlet başkanlığı seçimine girdi fakat yarışı rakibi Alberto Fujimori’ye karşı büyük farkla kaybetti. 

Brezilya'da radikal sağcı Jair Bolsonaro'yu Lula da Silva'ya tercih etti. Kolombiya'da solcu Gustavo Petro'nun zaferinden hoşnutsuzluğunu dile getirdi, Şili'de ülkenin en genç devlet başkanı olan Gabriel Boric karşısında sağcı rakibi José Antonio Kast'ı övdü. Arjantin'in “anarko-kapitalist” lideri Javier Milei'ye de destek verdi. 

Diktatörlüğün tehlikelerine, fanatizme ve zulme karşı birçok eser kaleme almış bir yazarın komünizmden ultra-liberalizme kayışı her zaman tartışmalı konulardan biri oldu. Siyasi görüşlerindeki keskin dönüşlere rağmen hayatı boyunca edebiyatın öneminde ısrar eden ve onu bir ölüm kalım mücadelesi olarak gören Llosa, kurmacaya atfettiği değeri Nobel Edebiyat Ödülü kabulü konuşmasında şöyle ifade ediyor:  

Kurmaca, uygarlığın varlığını sürdürebilmesi, içimizde insanın en iyi yanlarının uyandırılabilmesi ve korunabilmesi için mutlak bir gerekliliktir (…) Edebiyatsız bir dünya, tutkulardan, ülkülerden ya da başkaldırıdan yoksun bir dünya olurdu, insanı gerçekten insan yapan şeyden, kendi olmaktan sıyrılıp düşlerimizin hamuruyla yoğurulmuş bir başkasına, başkalarına dönüşme gücünden yoksun kılınmış bir otomatlar dünyası olurdu.

Independent Türkçe



Senatör Warren'dan rapor: Musk hükümetteki 4 ayında büyük kazanç sağladı

Elon Musk (Reuters)
Elon Musk (Reuters)
TT

Senatör Warren'dan rapor: Musk hükümetteki 4 ayında büyük kazanç sağladı

Elon Musk (Reuters)
Elon Musk (Reuters)

ABD Senatörü Elizabeth Warren, Elon Musk'ı Donald Trump yönetimindeki rolünü kullanarak net değerini 100 milyar dolar artırmakla suçladı ve Musk'ın bu pozisyonundan mali fayda sağladığı 100'den fazla örneği içeren bir rapor yayımladı.

Dünyanın en zengin kişisinin  özel yektili hükümet danışmanı olarak çalıştığı 130 günlük görev süresi cuma günü sona ermiş ve Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) aşırı harcamaları, israfı ve dolandırıcılığı azaltma misyonunu ve onbinlerce federal çalışanın toplu işten çıkarılma sürecini yönettiği kaotik 4 aya bir nokta koymuştu.

Senatör Warren, Musk'ın siyaset sahnesinden ayrılmasını, onun Washington'daki görev süresi boyunca büyük çaplı vurgun yaptığını iddia eden yeni bir rapor yayımlayarak karşıladı. Raporun başlığı, Special Interests Over the Public Interest: Elon Musk’s 130 Days in the Trump Administration (Kamu Yararı Üzerinde Özel Çıkarlar: Elon Musk'ın Trump Yönetimi'ndeki 130 Günü).

Raporda, "Trump göreve gelmeden önce Musk'ın şirketleri, beklemedeki kurumsal yaptırımlar nedeniyle en az 2,37 milyar dolarlık potansiyel yükümlülükle karşı karşıyaydı" ifadeleri yer alıyor. 

Şimdi bu yaptırımların çoğu ya duraklatıldı ya da reddedildi.

Warren "Musk'ın şirketleri, federal hükümet, yabancı hükümetler ve diğer özel sektör şirketleriyle büyük sözleşmeler imzaladı veya bu sözleşmeler için değerlendirilme aşamasında" diye devam ediyor.

Musk ve onun adına hareket eden kişiler, yolsuzluk, etik ve çıkar çatışmasıyla ilgili soru işaretleri uyandıran düzinelerce şüpheli eyleme karıştı.

Geçen yıl Cumhuriyetçi adayın başkanlık kampanyasına 288 milyon dolar bağışlayan hevesli bir Trump destekçisi olan Musk, o zamandan beri hoşnutsuz ve köşeye sıkışmış bir figür haline geldi. ABD Başkanı'nın "büyük güzel yasa tasarısına" ABD Senatosu'ndan geçerken "iğrenç bir rezalet" diyerek öfkeyle saldırmış ve muhafazakar mali şahinlerin (hükümet harcamalarında kesinti yapılmasını savunanlar "şahin" diye anılıyor -çn.) desteğini kazanmıştı.

Görsel kaldırıldı.
Massachusetts'in Demokrat Partili Senatörü Elizabeth Warren (AFP)

Warren aktardığı örneklerin hepsinin yasalara aykırı olmadığını açıkça belirtse de Musk'ın "normları çarpıcı bir hızla ihlal ettiğini" ve bazı durumlarda "mali çıkar çatışması içeren konularda federal görevlilerin katılımını yasaklayan yasaların ihlal edildiğini" savunuyor.

Raporda, Musk'ın görevde olduğu her güne bir tane olmak üzere toplam 130 suç iddiası listeleniyor. Bunların bazıları herkesin gözü önünde gerçekleşti. Örneğin Trump, Beyaz Saray'ın bahçesini Musk'ın Tesla elektrikli araç serisini tanıtmak için galeri olarak kullanmış ve Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Jesse Watters'a verdiği röportajda Fox News izleyicilerine Tesla hisselerine yatırım yapmalarını tavsiye etmişti.

Warren ayrıca milyardere fayda sağlamış olabileceğini iddia ettiği perde arkası eylemlere de örnek veriyor. Bunlar arasında NASA'da SpaceX'e uygun değişikliklerin yapılmasını tavsiye etmesi ve federal kurumları Starlink uydu teknolojisini kullanmaya ikna etmeye çalıştığı iddiaları yer alıyor. Bu teknolojinin reddedilmesinin, Musk'ın Trump'la ilişkisinin bozulmaya başlamasının ana nedenlerinden biri olduğu öne sürülüyor.

The Independent cevap hakkı için Elon Musk ve Tesla'yla temasa geçti.

Independent Türkçe