Fransa'da ruh sağlığı, sahte terapistlerin yeni üreme alanı haline geldi

Fransa'da ruh sağlığı, koçların kontrolsüz terapötik uygulamalara güvendiği, hızla büyüyen bir pazar haline geldi (AFP)
Fransa'da ruh sağlığı, koçların kontrolsüz terapötik uygulamalara güvendiği, hızla büyüyen bir pazar haline geldi (AFP)
TT

Fransa'da ruh sağlığı, sahte terapistlerin yeni üreme alanı haline geldi

Fransa'da ruh sağlığı, koçların kontrolsüz terapötik uygulamalara güvendiği, hızla büyüyen bir pazar haline geldi (AFP)
Fransa'da ruh sağlığı, koçların kontrolsüz terapötik uygulamalara güvendiği, hızla büyüyen bir pazar haline geldi (AFP)

Fransız basın ajansına göre, “psikolog” veya “psikolojik danışman” gibi unvanlarla kendilerini tanıtan kişiler, artan talep ve düzenlemelerin eksikliğini fırsat bilerek Fransa'nın ruh sağlığı sektörünü istila ediyor ve bu durum büyük riskler doğuruyor.

“Bu tedavi hayatımı mahvetti”... 25 yaşındaki Marie (gerçek adı değil), durumunu bu sözlerle anlatıyor. Cinsel yaşamını etkileyen psikolojik sorunları olan bu genç kadın, gittiği fizik tedavi uzmanının tavsiyesi üzerine “kadınların bedenlerini geri kazanmalarına yardımcı olan” bir tedaviye yönlendirildi.

Sonuncusu, bir sujufoloji uzmanı (psikolojik bozuklukların tedavisinde nefes, hareket ve görselleştirme tekniklerini kullanan bilim dalı) ve hipnoz uyguluyor. İkinci seansta, Marie'nin zihninde garip bir görüntü belirdi: Kendisi iki yaşında iken dedesinin vücuduna dokunduğunu hayal etti.

 “Tamamen şoke oldum. Ona bunun ne anlama geldiğini sordum, o da ‘Sen ensestin kurbanısın, buna hiç şüphe yok’ diye cevap verdi.”

Bir başka seansta, terapist Mary'nin “ruhlarla iletişim kurma yeteneği” olduğunu söyledi. Mary, sujufoloji uzmanı ile ilişkisini kesti ve “bu teşhisle” yalnız başına yoluna devam etti.

Sekiz ay sonra her şeyini kaybettiğini anlayınca bir psikiyatriste başvurdu. Mary şöyle diyor: "Hemen sinirlendi ve bana, 'Hipnoz gerçek bir bilim değil! Beynin sana sahte anılar gönderebilir, bu yüzden çok dikkatli olmalısın” dedi.

Mary, kapsamlı bir takip sonucunda, uydurulmuş sahte anıların harekete geçirilmesinin kurbanı olduğuna inanmaya başladı.

Mivelodis, son yıllarda çok sayıda benzer vaka bildirimi aldıktan sonra, son raporunda, sahte anıların karmaşık bir kavram olduğunu ve bunların “uygunsuz hatta sapkın” olabilecek tedavilerden kaynaklandığı konusunda uyarıda bulundu.

Mary, “Ona çok kızgınım. Beni uyarmalıydı” dedi.

3 bin 900 Euro’ya destek               

Mivelodis,"Zayıf bir şekilde düzenlenen ruh sağlığı alanındaki artan endişelerden" söz etti.

Fransız İçişleri Bakanlığı'na bağlı kuruluşa göre ruh sağlığı “hızla genişleyen bir pazar haline geldi ve bu pazarda, ciddi psikolojik hasara yol açabilecek denetimsiz psikoterapi yöntemlerine başvuran danışmanlar veya koçlara yaygın olarak güveniliyor”.

Ruh sağlığı, “Kovid” salgınıyla birlikte sahte bilim uzmanlarının tercih ettiği bir alan haline geldi.

Ruhsal bozukluklar konusunda uzmanlaşmış bir halk sağlığı doktoru olan Michael Worms-Irminger, “Profesyonel ve eğlence kanallarında çok sayıda insan, herhangi bir eğitim almadan yapılandırılmış psikoterapi gibi tedaviler sunarak ruhsal sağlık sorunlarını tedavi edebildiğini iddia ediyor” diyor.

Kimisi kaygı ve dikkat eksikliği bozukluklarını tedavi ettiğini iddia ederken, kimisi otizm, şizofreni veya bipolar bozukluğu tedavi ediyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Mivelodis’in başkanı Donatien Le Vaillant yaptığı açıklamada, örgütün "ağır metalleri vücuttan uzaklaştırarak detoks etkisi sağladığını iddia eden besin takviyeleri, esrar veya şelasyon protokolleri" ( vücuttaki toksik metal ve kimyasalların uygun bir “şelatör” ile bağlanarak dokulardan sökülmesi, böbrek ve karaciğer yoluyla vücuttan uzaklaştırılması işlemi) gibi alternatif tedavi seçeneklerine dayalı "son 10 yılda otizm vakalarında iki katına çıkan bildirimlerin" olduğunu belirtti.

Mivelodis'in 2022-2024 yılları arasında aldığı bildirimlerin en büyük kısmını sağlık ve refah oluşturdu (%37) ve vakaların yüzde 80'i sağlık çalışanı olmayan kişileri içeriyordu.

Son zamanlarda, annelerin yorgunluğunu istismar eden ve genç, bitkin anneleri hedef alan yeni bir ticaret ortaya çıktı.

Mivelodis, “sahte koç” vakasından bahsediyor. Bu koçlar, “aşırı duyarlı” olarak teşhis edilen “kırılgan ve depresif” anneleri, 3 bin 900 avro karşılığında internet üzerinden destek almaları için kandırıyor.

'Çok fazla kafa karışıklığı var'

Kendini psikoterapist olarak tanımlayan bu kişilerin işleri, devlet tarafından tanınan ünvanların düzenlenmemesi nedeniyle gelişiyor; yalnızca psikolog, psikiyatrist ve psikoterapist ünvanları korunuyor.

Le Vaillant, "Herkes kendine koç veya danışman diyebilir" diyor. "Yasa kapsamında değil ama çok fazla kafa karışıklığına yol açıyor."

Michael Worms-Irminger, bu isimlerin "psikolojiyle meşru bir bağlantıya işaret ettiğini" belirtiyor.

Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Bakanlık Temsilcisi Frank Bellevier, sağlık otoritelerinin, insanların bu uygulamalara başvurmasına yol açan "cehalet" ile mücadele etmek için "etkili bir şekilde iletişim kurmaya" devam etmeleri gerektiğine inanıyor.

Eski yargıç ve Tarikat Mağdurları ve Aileleri Ulusal Savunma Birliği Başkanı Catherine Katz, “Spiritüel liderlerin folklorik imajından kurtulmalıyız” diyor. Katz, “Günümüzün spiritüel liderleri sınırsız bir hayal gücüne sahip” diye ekliyor.

Mikael Worms Erminiger, tıbbi çölleşmenin “her türden koç”ların işine yarayabileceğini, “pahalı” psikolojik bakım için “bekleme sürelerinin” “korkutucu” boyutlara ulaşabileceğini belirtiyor.



Orkalar, Portekiz kıyılarında turist yatını batırdı

Fotoğraf: Temsili/AP
Fotoğraf: Temsili/AP
TT

Orkalar, Portekiz kıyılarında turist yatını batırdı

Fotoğraf: Temsili/AP
Fotoğraf: Temsili/AP

Portekiz açıklarında bir turist yatı, bir grup orkanın (katil balina) çarpması sonucu battı.

5 kişiyi taşıyan tekne, cumartesi günü gerçekleşen saldırının ardından Fonte da Telha plajı yakınlarında sulara gömüldü.

Yelkencilik şirketi Mercedes-Benz Oceanic Lounge'ın paylaştığı görüntülerde, bir orka yatın yan tarafına defalarca vurduktan sonra yatın sallanıp batmaya başladığı görülürken, bir tanığın "Aman Tanrım" dediği duyuluyor.

Nautic Squad kulübüne ait gemideki 5 mürettebat üyesi de yat batmadan kısa süre önce botlarla kurtarıldı.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde Cascais Körfezi açıklarında bu sürüyle ikinci bir karşılaşma yaşandı ve 4 kişi yaralanmadan tekneden çıkarıldı.

Portekiz Ulusal Denizcilik Otoritesi, "orkalarla yaşanan bir etkileşim nedeniyle" 12.30'da bir uyarı aldığını açıkladı.

Kurum "Cascais cankurtaran istasyonu ve Lizbon Limanı Kaptanlığı ekipleri hemen harekete geçti" diye ekledi.

Olay yerine vardıklarında mürettebatın fiziksel açıdan iyi olduğu ve tıbbi yardıma ihtiyaç duymadığı, yakındaki bir deniz turizmi teknesinin yardımıyla kurtarıldığı tespit edildi.  

The Telegraph'a göre bazı tanıklar 4 orka gördüklerini söylerken bir kaptan, sadece bir balinanın teknenin dümenine çarptığını bildirdi.

Araştırmacılar, Mayıs 2020'den bu yana İber Yarımadası yakınlarında orkaların teknelere çarptığı yüzlerce olayı belgelerken, bu davranış eğiliminin artmasına dair çeşitli teoriler ve araştırmalar ortaya çıktı.  

Bu olay, önceki haftalarda İspanya açıklarında iki teknenin bir çift katil balina tarafından saldırıya uğramasının ardından yeni bir uyarı yayımlanmasından sonra meydana geldi.

Orkaların, Galiçya sularındaki teknelere sadece birkaç dakika arayla çarpmasının ardından bir İspanyol deniz kurtarma gemisi çağrılmıştı. 

Kurtarma ekipleri, orkaların hasar verdiği gemiyi limana çektikten sonra başka bir saldırı uyarısı almıştı.

Bir mürettebat üyesi, "Gerçek şu ki çok korktuk; katil balinaların tekneye vurduğunu fark ettiğimizde gerçekten çok 'korktuk'" demişti.

Independent Türkçe


Ryugu'dan gelen bulgular Güneş Sistemi'nin su tarihini baştan yazıyor

Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
TT

Ryugu'dan gelen bulgular Güneş Sistemi'nin su tarihini baştan yazıyor

Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)

Asteroit Ryugu'nun koptuğu göktaşının, sanılandan çok daha uzun süre sıvı suya ev sahipliği yaptığı bulundu. Yeni çalışma, Dünya'daki suyun kökenine ışık tutuyor.

Ryugu gibi karbon zengini asteroitlerin, yaklaşık 4,6 milyar yıl önce Güneş ve çevresindeki gezegenler oluşurken, dış Güneş Sistemi'ndeki buz ve tozdan meydana geldiği uzun zamandır biliniyor. 

Diğer yandan bilim insanları, bu gökcisimlerindeki su aktivitesinin Güneş Sistemi'nin ilk dönemleriyle sınırlı olduğunu düşünüyordu.

Ancak Japonya Uzay Araştırma Ajansı'nın (JAXA) Hayabusa 2 aracının Ryugu'dan toplayarak 2020'de Dünya'ya getirdiği örnekler bu düşünceye meydan okudu. 

Tokyo Üniversitesi'nden Tsuyoshi Iizuka ve ekibi, Ryugu kaya örneklerindeki lutesyum (Lu) ve hafniyum (Hf) elementlerinin radyoaktif izotoplarını inceledi. Bu sayede radyoaktif bozunmaya bakarak örneklerin geçirdiği jeolojik süreçlere ışık tutabiliyorlar.

Bulguları hakemli dergi Nature'da 10 Eylül Çarşamba günü yayımlanan çalışmada incelenen örnekler, lutesyuma kıyasla çok daha yüksek oranda hafniyum içeriyordu. 

Araştırmacılar bu duruma, bazı sıvıların asteroitteki kayalardan lutesyumu alıp götürmesinin yol açtığını düşünüyor.

Iizuka, "Ryugu'nun kimyasal kayıtlarının, Dünya'da daha önce incelenen bazı meteoritlere benzeyeceğini düşünmüştük. Ancak sonuçlar tamamen farklıydı" ifadelerini kullanıyor. 

Dikkatli analizlerle diğer ihtimalleri eleyen ekip, gökcisminin oluşumundan 1 milyar yıl sonraya kadar sıvı su barındırdığını öne sürüyor.

Iizuka "En olası tetikleyici, Ryugu'nun ana asteroidine başka bir cismin çarpması. Bu çarpışma, kayayı kırarak içeride gömülü olan buzu eritti, böylece sıvı su yüzeye sızdı" diyerek ekliyor: 

Bu gerçekten sürpriz oldu! Bu çarpışma, ana cismin parçalanmasına ve ardından Ryugu'nun oluşmasına yol açmış olabilir.

Ryugu'nun bir zamanlar parçası olduğu asteroidin 1 milyar yıl boyunca sıvı su içermesi, karbon zengini diğer göktaşlarının da uzun süre sıvı suya ev sahipliği yapmış olma ihtimalini gündeme getiriyor.

 Dolayısıyla genç Dünya'ya çarpan asteroitler, sanılandan çok daha fazla su getirmiş olabilir. Araştırmacılar bunun, Dünya'nın ilk okyanusları ve atmosferi üzerinde önemli bir etki yaratmış olabileceğini söylüyor.

Dünya'daki suyun kökenine dair kesin bir fikir birliği sağlanmasa da genellikle göktaşları ve kuyrukluyıldızların gezegene çarpması sonucu geldiği tahmin ediliyor.

Iizuka, "Ryugu benzeri cisimlerin bu kadar uzun süre buz tuttuğu fikri dikkate değer" diyerek ekliyor: 

Bu, Dünya'nın yapıtaşlarının hayal ettiğimizden çok daha ıslak olduğunu gösteriyor. Bu da gezegenimizdeki suyun kökenine dair başlangıç koşullarını yeniden değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor.

Araştırmacılar Ryugu örneklerini detaylıca inceleyerek ana cisimde akan suyun geçmişini daha iyi anlamayı umuyor. Ayrıca son verileri, NASA'nın OSIRIS-REx göreviyle Bennu asteroidinden alınan örneklerle kıyaslamayı planlıyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Cosmos Magazine, Nature


Bilim insanları yanıtladı: Egzersiz kanserin nüksetmesini önleyebilir mi?

Bilim insanları egzersizin kanser hücrelerinin biyolojisini etkilediğini gözlemledi (Unsplash)
Bilim insanları egzersizin kanser hücrelerinin biyolojisini etkilediğini gözlemledi (Unsplash)
TT

Bilim insanları yanıtladı: Egzersiz kanserin nüksetmesini önleyebilir mi?

Bilim insanları egzersizin kanser hücrelerinin biyolojisini etkilediğini gözlemledi (Unsplash)
Bilim insanları egzersizin kanser hücrelerinin biyolojisini etkilediğini gözlemledi (Unsplash)

Bilim insanları egzersizle kanser hücrelerinin büyümesinin yavaşlatılabileceğini tespit etti.

Avustralya'daki Edith Cowan Üniversitesi'nden araştırmacıların çalışmasına meme kanserinden kurtulan 32 kadın katıldı.

Bilim insanları egzersiz sonrasında kasların miyokin adı verilen çok sayıda hormon ve biyokimyasal madde salgıladığına, bunun kanser hücrelerine karşı etkili olduğuna dikkat çekiyor.

Deneye katılan kadınların yarısı 45 dakikalık yüksek yoğunluklu interval antrenman yaptı. Egzersiz 30 saniyelik yüksek tempo, 30 saniyelik dinlenme ve toplamda 7 tekrardan oluşuyordu.

Diğer yarısıysa 45 dakika boyunca ağırlık kaldırdı. Tüm seanslar yüksek yoğunlukta geçti; katılımcılar bu antrenmanların zorluk seviyesini 10 üzerinden en az 7–8 olarak değerlendirdi.

Araştırmacılar, egzersizin hemen ardından ve 30 dakika sonra olmak üzere iki kez katılımcılardan kan aldı. Bunlar laboratuvarda meme kanseri hücrelerine eklendi. Moleküllerin, meme kanseri hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı gözlemlendi.

Araştırmanın yazarlarından Robert Newton, "Çalışmamız, egzersizin kanser biyolojisini doğrudan etkileyerek güçlü moleküler sinyaller yoluyla tümörlerin büyümesini baskılayabildiğini gösteriyor" diyor.

Çalışma, egzersizin sadece kansere yakalanma riskini azaltmakla kalmadığını, kanserden kurtulma ihtimalini de artırdığını gösteren araştırmalara bir yenisini ekledi.

Geçmişteki araştırmalarda egzersizin bazı kanserlerin nüksetmesini engellemekte rol oynadığı belirlenmişti. Yeni çalışma egzersizin kas ve hücrelerin iç işleyişini nasıl değiştirdiğini gösteriyor.

Newton, egzersizin sadece kondisyonu artırmakla kalmadığını, aynı zamanda "antikanser sinyallerini" çoğalttığını belirtiyor. Araştırmacılar, hafif yürüyüş gibi düşük tempolu aktivitelerin de önemli olabileceğini ancak yoğun antrenmanların çok daha etkili sonuç verdiğini söylüyor.

Bilim insanı, egzersizin artık kemoterapi veya radyoterapiye "ek bir unsur" olmanın ötesine geçtiğini belirtiyor:

Egzersiz kolay, ucuz ve ulaşılabilir bir yöntem. Kanserin tekrarlama riskini azaltmak için önemli. Bu sadece yardımcı bir unsur değil; giderek kendi başına bir tedavi olarak tanınıyor.

Independent Türkçe, Washington Post, Prevention