Luke Skywalker'ı oynayan Mark Hamill, Trump'ın Star Wars gönderisini topa tuttu

Donald Trump, yapay zeka tarafından oluşturulan bir Yıldız Savaşları görselinde kötü bir Sith Lordu'nun kırmızı ışın kılıcıyla (Beyaz Saray'ın sosyal medya paylaşımının ekran görüntüsü)
Donald Trump, yapay zeka tarafından oluşturulan bir Yıldız Savaşları görselinde kötü bir Sith Lordu'nun kırmızı ışın kılıcıyla (Beyaz Saray'ın sosyal medya paylaşımının ekran görüntüsü)
TT

Luke Skywalker'ı oynayan Mark Hamill, Trump'ın Star Wars gönderisini topa tuttu

Donald Trump, yapay zeka tarafından oluşturulan bir Yıldız Savaşları görselinde kötü bir Sith Lordu'nun kırmızı ışın kılıcıyla (Beyaz Saray'ın sosyal medya paylaşımının ekran görüntüsü)
Donald Trump, yapay zeka tarafından oluşturulan bir Yıldız Savaşları görselinde kötü bir Sith Lordu'nun kırmızı ışın kılıcıyla (Beyaz Saray'ın sosyal medya paylaşımının ekran görüntüsü)

Son zamanlarda Yıldız Savaşları (Star Wars) hayranlarının Donald Trump'a yönelik tepkisine katılan en son (bir o kadar da önemli) isimlerden biri, film serisinin Luke Skywalker'ı Mark Hamill'ın ta kendisi.

Hamill, 4 Mayıs "Yıldız Savaşları Günü"nde Beyaz Saray'ın sosyal medya hesabından yaptığı ve Başkan'ın Yıldız Savaşları'ndan bir ışın kılıcı tutan süper kaslı bir versiyonunun yer aldığı paylaşımı yorumladı.

Paylaşımda "Sith Lordlarını, Katilleri, Uyuşturucu Lordlarını, Tehlikeli Mahkumları... Galaksimize geri getirmek için çok sıkı mücadele eden Radikal Sol Deliler de dahil herkesin 4 Mayıs'ı kutlu olsun" dendi.

Siz İsyan değilsiniz, siz İmparatorluksunuz. Güç sizinle olsun.

En büyük gaf ise Trump'ın elinde kırmızı ışın kılıcı tutuyor olmasıydı ki bu silahın iyi adamlar tarafından değil, paylaşımda ve Yıldız Savaşları filmlerinde adı geçen kötü Sith lordları tarafından kullanıldığını hemen herkes biliyor.

Hamill, Trump'ın "Sith dolu" olduğunu "kanıtladığını" söyleyerek bu gaf için Trump'a ateş püskürdü.
Hamill'ın Bluesky'daki paylaşımı Trump'ı aşağılayan görsel yağmurunu tetikledi ve Trump'ın Yıldız Savaşları'nın kötü karakteri Jabba the Hut tarafından daha iyi temsil edileceği önerisini getirdi.

Trump, Hamill'ın eleştirisine henüz yanıt vermedi.

Hamill, Trump'ı eleştirmeye yabancı değil. Eleştirileri başkanın ilk dönemine kadar uzanıyor ve Trump'a ve destekçilerine saldırmak için sık sık Yıldız Savaşları'ndan replikler kullanıyor.

Geçen yıl Demokrat Parti Ulusal Kongresi'nde Hamill, takipçilerine TikTok videosuyla seslenmişti:

Tarihimizde gerçek kötülüğe karşı savaştığımız bir dönemdeyiz, bu yüzden size yalvarıyorum, lütfen turuncu tarafa geçmeyin.

Ayrıca Başkan'ın kızı Ivanka Trump ve eşi Jared Kushner'ın Trump'ın ilk döneminde Beyaz Saray yardımcıları olarak görev yaptığı sırada sosyal medyada paylaştıkları aile fotoğrafına da sert yanıt vermişti.

Başkan'ın kızı paylaşımında "Güç ailemde güçlüdür" demişti.

Hamill şöyle yanıt vermişti:

'Dolandırıcılık' kelimesini yanlış yazmışsınız.

fdgthyjukı
Mark Hamill, Son Jedi'da Luke Skywalker rolünde (Lucasfilm)

Independent Türkçe



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature