Ağaçların belirli durumlarda birbirleriyle konuştuğu bulundu

Ağaçlar güneş tutulması sırasında birbirleriyle iletişim kuruyor. Araştırmacılar, İtalya ormanlarındaki tepkiyi takip ettiklerini söylüyor (Monica Gagliano/Southern Cross Üniversitesi)
Ağaçlar güneş tutulması sırasında birbirleriyle iletişim kuruyor. Araştırmacılar, İtalya ormanlarındaki tepkiyi takip ettiklerini söylüyor (Monica Gagliano/Southern Cross Üniversitesi)
TT

Ağaçların belirli durumlarda birbirleriyle konuştuğu bulundu

Ağaçlar güneş tutulması sırasında birbirleriyle iletişim kuruyor. Araştırmacılar, İtalya ormanlarındaki tepkiyi takip ettiklerini söylüyor (Monica Gagliano/Southern Cross Üniversitesi)
Ağaçlar güneş tutulması sırasında birbirleriyle iletişim kuruyor. Araştırmacılar, İtalya ormanlarındaki tepkiyi takip ettiklerini söylüyor (Monica Gagliano/Southern Cross Üniversitesi)

Ağaçlar birbirleriyle konuşuyor. Ancak bu her zaman olmuyor.

Bilim insanlarına göre, güneş tutulması yaşandığında yaşlı ağaçlar anlaşıldığı üzere ekolojik bilgilerini gençlere aktarabiliyor.

Bulgular, yetkililerin iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı karşısında hayatta kalmamız açısından kritik önem taşıdığını söylediği ağaçlar hakkında araştırmacıların anlayışına katkı sağlıyor. Ayrıca bitkilerin kendi ekosistemlerine katılım gösterdiğine dair kanıtlara da yenisini ekliyor.

Avustralya'nın Southern Cross Üniversitesi'nden öğretim üyesi Monica Gagliano yaptığı açıklamada "Esasen meşhur 'wood wide web'i (ağaçların ağı; internette bilgiye erişmeyi sağlayan sistem olan 'world wibe web'e gönderme yapılmış -çn.) iş başında izliyoruz!" diyor.

Gagliano, hakemli dergi Royal Society Open Science'ta geçen ay yayımlanan çalışmanın başyazarlarından biri.

Makelenin yazarları iki saat süren kısmi güneş tutulması sırasında, olayın ladin ağaçları üzerinde nasıl bir etki yaratacağını anlamak umuduyla İtalya'nın göz alıcı Dolomit Dağları'na gitti.

Üç sağlıklı ağaca uzaktan sensörler yerleştirdiler. Bunlardan ikisi yaklaşık 70 yaşında, diğeriyse sadece 20 yaşındaydı. Sensörleri ayrıca yıllar önce bir fırtınanın vurduğu 5 ağaç kütüğüne de bağladılar.

Sensörleri kullanarak ağaçların ürettiği elektrik akımlarını kaydettiler ve şoke edici sonuçlara ulaştılar.

cdfvgrth
Araştırmacılar ladin ağaçlarına sensörler taktı. Hem sağlıklı ağaçlar hem de kütükler çalışmaya dahil edildi (Monica Gagliano)

Yüklü moleküller tüm canlı organizmaların hücreleri boyunca hareket ederek sinyalleri iletir. Bu faaliyet, organizmaların iletişim kurmasını sağlayan elektrik akımları yaratır.

Bu sinyalleri takip eden araştırmacılar, ladinlerin hem tutulmaya tepki verdiğini hem de bunu öngördüğünü, biyoelektrik sinyallerini saatler öncesinden senkronize ettiğini buldu. Değişiklikler suyun ve moleküllerin içinde görüldü.

Yaşlı ağaçların gençlere göre daha belirgin bir erken tepkiye sahip olması, ağaçların bu tür olayları öngörüp yanıt vermek için mekanizmalar geliştirmiş olabileceğine işaret ediyor. Ancak bilim insanları, düşündüğünüz şekilde olmasa da ağaçlar arasında seyahat eden biyoelektrik dalgaları da saptadı.

Çalışmanın çerçevesi, ağaçlar arasında dolaşıklık fikrini destekleyerek sinyallerin "kökler aracılığıyla sıvılar ve moleküler alışverişler veya hava akımları gibi madde alışverişlerine dayanmayan bir faz senkronizasyonu halinde iletildiğini" öne sürüyor.

cdsfgrthy
Araştırmanın yazarları Alessandro Chiolerio ve Monica Gagliano ağaçların arasında oturuyor. Chiolerio, ormanı artık tek tek bitkilerden oluşan bir grup yerine bir "orkestra" olarak gördüklerini söylüyor (Simone Cargnoni)

Öte yandan araştırmacılar bu dinamiğin, bitkiler arasındaki uzun mesafeli sinyalleşmenin, çevresel değişiklikler karşısında çeşitli fizyolojik işlevleri koordine etmelerini sağlayabileceğini gösteren çalışmalarla tutarlı olduğunu söylüyor.

Sağlıklı ağaçlara göre daha az belirgin olmasına karşın kütüklerde de değişiklikler tespit edildi.

Araştırmacılar bilgisayar modellemesi ve analizi kullanarak bu bulguları test etti. Buldukları şey sonuçları destekleyerek "orman çapında uyumlu, organizma benzeri bir tepki" olduğuna işaret ediyor.

Bu sonuçların aynı zamanda dünyanın yaşlı ormanlarının korunmasının önemini de vurguladığını belirtiyorlar.

İtalyan Teknoloji Enstitüsü ve Batı İngiltere Üniversitesi'nden öğretim üyesi ve çalışmanın ortak yazarı Alessandro Chiolerio şöyle diyor:

Artık ormanı sadece bireylerden oluşan bir topluluk gibi değil, faz korelasyonlu bitkilerden oluşan bir orkestra gibi görüyoruz.

Independent Türkçe



1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)
TT

1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)

İngiltere'nin güneybatısındaki Wiltshire'da metal dedektörü kullanan kişiler, yaklaşık 1400 yıl öncesine ait Anglosakson döneminden kalma altın ve lal taşından nadir bir kuzgun başı buldu.

Ayrıca küçük boncuklar ve üçgen lal taşlarıyla süslenmiş altın bir halka veya yüzük de keşfettiler.

Yaklaşık 60 gram ağırlığındaki kuzgun başı, çarpıcı bir lal taşı göz ve "tüylü" kısımlarının hatlarını çizen minik altın kürelerden oluşuyor.

Eserleri ocak ayında bulan iki dedektörcüden biri Paul Gould, bunların MS 7. yüzyıl Anglosakson dönemine tarihlendirildiğini söylüyor.

Kuzgun başının neyi temsil ettiği net değil ancak daha önceki araştırmalar, Cermen ve Viking çağlarında İskandinav tanrısı Odin'le bağlantılı şekilde karanlığı ve ölümü sembolize ettiğini gösteriyor.

Diğer dedektörcü Chris Phillips "Bu hayatta bir kez yapılacak bir keşif: Paul ve ben Sakson altınını keşfettik" diyor. 

İnanılmaz bir şey. Biraz duygusalım.

Ender nesneler halihazırda British Museum'daki uzmanlar tarafından temizlenip işlemden geçiriliyor.

Kuzgun başının sağ tarafında lal taşı bir gözün eksik olduğu tespit edildi ve içinden çıkarılan pislik, başka bir esere takılmış olabilecek küçük iğneleri gözler önüne serdi.

Phillips, uzmanlara atıfla kuzgun başının bir zamanlar bir boynuzdan yapılmış bir kadehin ucuna takılmış olabileceğini söyleyerek "hiçbir şeyin buna benzemediğini" ekliyor.

"Diğer taraf ya hasar görmüş gibi görünüyor ya da bu şekilde olması gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Parıltılı, yanardöner görünümünü hâlâ koruyor.

Diğer altın ve lal taşı eserin ayrı bir mücevher mi yoksa daha büyük bir mücevherin parçası mı olduğu sorusu da cevapsız.

"Bunun bir yüzüğün parçası mı yoksa başka bir şeyin parçası mı olduğundan emin değiliz, belki de boynuzdan yapılan kadehe takılıydı" diyen Phillips, tüm lal taşlarının sağlam olduğunu da ekliyor.

Bu eserleri tam olarak kimin yaptığı belirsiz olsa da uzmanlar, Anglosakson ya da İskandinav kökenlerine uyduklarını söylüyor.

Daha önce Sutton Hoo ve Staffordshire istiflerinde de bulunan bunun gibi kuş benzeri mücevher parçalarının üzerinde, belirgin lal taşı kakmalı gözler ve gaga şekilleri vardı.

LiveScience'a göre Phillips, "Bölgede yapılacak sonraki araştırmalarda yer almayı umuyoruz ve tüm doğru prosedürleri uygulayarak keşif yapmaya devam edeceğiz" diyor.

Organizatörlerin alandaki metal dedektör çalışmalarını durdurduğu ve Wiltshire'ın irtibat görevlisini bilgilendirdiği bildirildi.

Independent Türkçe