8 yaşındaki çocuk metal dedektörüyle 200 yıllık gemi enkazı keşfetti

Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)
Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)
TT

8 yaşındaki çocuk metal dedektörüyle 200 yıllık gemi enkazı keşfetti

Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)
Newfoundland'in Cape Ray bölgesindeki eski bir gemi enkazının havadan görünümü (AFP)

Metal dedektörü kullanan 8 yaşındaki bir çocuk, Kanada'nın Ontario eyaletinde yaklaşık 200 yıllık bir gemi enkazı keşfetti.

Artık 10 yaşında olan Lucas Atchison, 2023'te Goderich yakınlarındaki Point Farms Provincial Park'a yaptığı bir aile gezisi sırasında, doğum günü hediyesi olan metal dedektörüyle küçük bir çelik çivi buldu ve daha fazla kazmaya karar verdi.

Çivinin bir tahta parçasına bağlı olduğu ve bu tahta parçasının üzerinde de birkaç tane daha çivi olduğu ortaya çıktı.

Daha detaylı bir incelemenin sonucunda, çivilerin ve tahtanın tamamen enkaz halindeki bir geminin parçası olduğu anlaşıldı.

CBC News'in haberine göre, çocuk ve ailesi keşfi park personeline ve Ontario Deniz Mirası Komitesi adlı gönüllü topluluğa bildirdi.

Arkeologlar geminin muhtemelen iki direkli, ahşap bir yelkenli türü olan eski bir uskuna olduğunu tespit etti. Çift iskeletli olması, mal taşıması için güçlü bir şekilde inşa edilmiş bir gemi olduğuna işaret ediyor.

Öte yandan geminin kesin kimliği belirsizliğini koruyor.

Araştırmacılar gemiyi tanımlamak için batığın farklı açılardan çizimlerini yapıyor. Ayrıca gemilerin sigorta gerekliliklerini detaylandıran 19. yüzyıl kataloglarını da inceliyorlar.

Bu gereklilikler arasında her gemi tipinin iskeletinde bulunması gereken bağlantı elemanı veya çivi sayısı da yer aldığından, katalogların incelenmesi geminin tipinin belirlenmesini sağlayabilir.

Halihazırda uskunanın St. Anthony olduğundan şüpheleniyorlar.

1856'da inşa edilen St. Anthony, Şikago'dan Buffalo'ya buğday taşırken Ontario'daki Huron Gölü'nde batmıştı.

Buffalo Daily Republic'in 1856'ya ait bir haber klibi, "Erie'den St. Anthony adlı uskunanın" Ontario'nun Goderich bölgesi yakınlarında bir buğday kargosu taşıdığına dikkat çekiyor. Aynı yılın kasım ayına ait bir başka görüntüyse 325 tonluk gövdeye sahip uskunanın Goderich yakınlarında karaya oturduğuna işaret ediyor.

Haber klibinde "Buğday yükünün tamamı dibe vurmuş durumda. Geminin çıkarılabileceği düşünülüyor" ifadeleri kullanılıyor.

Geminin en azından bir kısmı batmış ve 2023'e kadar gömülü kalmış gibi görünüyor. CBS News'e konuşan deniz tarihçisi Patrick Folkes şöyle diyor: 

Goderich'in 4 mil (yaklaşık 6,5 kilometre) kuzeyinde karaya oturduğu söyleniyor, bu da enkazın bulunduğu yere uyuyor ve sadece çok küçük bir parçayı temsil ediyor.

Independent Türkçe



İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
TT

İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)

Dinozorlar ve kuşlar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan Arkeopteriks cinsine ait fosil, uzun zamandır devam eden bir tartışmayı noktaladı. Bilim insanları Arkeopteriks'in uçabildiğini tespit etti. 

İlk örnekleri 1861'de Almanya'da keşfedilen Arkeopteriks, tüyleri nedeniyle ilk başta kuş sanılmıştı. Ancak keskin dişlere sahip çenesi ve uzun kemikli kuyruğu gibi dinozorlara benzeyen özellikleri de vardı. 

"İlk kuş" diye de bilinen bu cins, kuşlar ve dinozorlar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. 

Öte yandan yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşayan Arkeopteriks'in uçup uçamadığı uzun zamandır tartışma konusuydu. Bilim insanları bu dinozora ait fosilleri inceleyerek kuşların ilk nasıl uçmaya başladığını anlamaya çalışıyordu. 

ABD'nin Şikago kentindeki Field Müzesi'nde tutulan son derece iyi korunmuş fosil örneği, bu soru işaretinin giderilmesini sağladı. Yıllarca özel koleksiyoncuların elindeki örnek 2022'de müze tarafından alınmıştı. 

Müzede çalışan Dr. Jingmai O'Connor ve ekip arkadaşları, bilgisayarlı tomografiyle fosili tarayarak iskeletin dijital bir haritasını oluşturdu. Araştırmacılar UV ışığı kullanarak yumuşak doku kalıntılarını açığa çıkarmayı da başardı.

Diğerlerinin aksine bu örnekteki kemiklerin üç boyutlu olarak korunması sayesinde hayvanın kafatası daha detaylıca incelendi. Ekip böylece tarih öncesi kuşların kafatasından modern kuşlarınkine geçişin ilk işaretlerini saptadı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (14 Mayıs) yayımlanan çalışmadaki en kritik bulguysa Arkeopteriks'in kanatlarında gizliydi. 

Cinsin önceki örneklerinde sadece iki kat kanat tüyü varken, bu örnekte üç kat vardı. Üst kol kemiği üzerindeki bu tüyler kanattan vücuda doğru düzgün bir aerodinamik hat oluşturarak modern kuşların uçmasını sağlıyor. 

Bilim insanları uçamayan tüylü dinozorlarda olmayan bu tüylerin, Arkeopteriks'in uçmasını sağladığını belirtiyor. 

Dr. O'Connor "Arkeopteriks tüyleri olan ilk dinozor ya da 'kanatları' olan ilk dinozor değil. Ancak tüylerini uçmak için kullanabilen bilinen en eski dinozor olduğunu düşünüyoruz" diyerek ekliyor:

Kuşlarla yakın akraba olan ancak tam olarak kuş olmayan tüylü dinozorlarda bu tüyler eksik. Onların kanat tüyleri dirsekte bitiyor. Bu da bize kuş olmayan bu dinozorların uçamadığını, ancak Arkeopteriks'in uçabildiğini gösteriyor.

Öte yandan hayvanda göğüs kemiğinin olmamasından dolayı çok iyi uçamadığı düşünülüyor. Araştırmacılar Arkeopteriks'in tavuklar gibi kısa süren uçuşlar yaptığını ancak çoğunlukla yerde kaldığını tahmin ediyor.

Bilim insanları iyi korunmuş son örnek üzerine çalışmayı sürdürerek Arkeopteriks hakkında daha fazla bilgi edinmeyi planlıyor.

O'Connor "Vücudun koruduğumuz hemen hemen her parçasından heyecan verici ve yeni bir şeyler öğreniyoruz. Ve bu çalışma gerçekten de buzdağının sadece görünen kısmı" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Guardian, Nature