Bilim insanları uyardı: Savaş ve mikroplastikler arıları tehdit ediyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları uyardı: Savaş ve mikroplastikler arıları tehdit ediyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, savaş bölgeleri, mikroplastikler ve ışık kirliliğinin dünya arı nüfusu için yeni tehditler oluşturduğu uyarısında bulundu.

Arı uzmanları, gelecek 10 yılda tozlayıcı kayıplarını hızlandırabilecek 12 yeni tehdit belirledi.

Bilim insanları, habitat kaybı, pestisitler, iklim değişikliği ve istilacı türlerin halihazırda bazı arı türlerinin yok olması da dahil, bu hayvanların sayılarında ciddi düşüşlere neden olduğunu söyledi.

Küresel Tozlayıcıların Korunması için Fırsatlar ve Ortaya Çıkan Tehditler adlı raporda, Rusya'nın Ukrayna'yı istilası gibi savaşların ülkeleri daha az türden mahsul yetiştirmeye zorladığı ve tozlayıcıları mevsim boyunca çeşitli gıdalardan yoksun bıraktığı belirtildi.

Reading Üniversitesi'nden bilim insanları Avrupa genelinde arı kovanlarını kirleten mikroplastik partiküller de buldu. 315 bal arısı kolonisini test eden araştırmacılar, çoğu kovanda PET plastik gibi sentetik malzemeler saptadı.

Yazarlara göre, sokak lambaları gibi yapay ışıklar da gece polen taşıyıcılarının çiçek ziyaretlerini yüzde 62 oranında azaltıyor. Ayrıca hava kirliliğinin hayatta kalmalarını, üremelerini ve büyümelerini etkilediği tespit edildi.

Antibiyotikler arı kovanlarını ve balı kirleterek polen taşıyıcıların davranışlarını etkilerken, yiyecek aramalarını ve çiçek ziyaretlerini azaltıyor. Pestisit "kokteylleri" de grup tarafından yeni tehdit olarak tanımlandı.

Raporun başyazarı, Reading Üniversitesi'nden Profesör Simon Potts şunları söyledi:

Erken harekete geçerek zararı azaltabilir ve tozlayıcıların doğa ve gıda üretimindeki önemli işlerini sürdürmelerine yardımcı olabiliriz. Halihazırda çeşitli koruma fırsatları mevcut ve daha fazlası da ortaya çıkıyor. Bu sadece bir koruma meselesi değil. Tozlayıcılar gıda sistemlerimizin, iklim direncimizin ve ekonomik güvenliğimizin merkezinde yer alıyor. Tozlayıcıları korumak kendimizi korumak demektir.

Raporda ayrıca dünya arılarının korunmasına yönelik çeşitli önlemler de özetleniyor. Bunlar arasında antibiyotik kirliliğini sınırlayan daha güçlü yasalar, hava kirliliğini azaltmak için elektrikli araçlara geçiş ve daha fazla polen ve nektar içeren mahsullerin yetiştirilmesi yer alıyor.

Yine Reading Üniversitesi'nden raporun ortak yazarı Dr. Deepa Senapathi şunları ekledi:

Bu tehditleri ele almak için herkesin çaba göstermesi gerekecek. Tozlayıcılara güvenli bölgeler yaratmak için doğal yaşam alanlarımızı korumamız, yönetmemiz ve geliştirmemiz gerekiyor. Arka bahçelerimizde yiyecek ve yuva alanları sağlamak gibi bireysel eylemler büyük ölçüde yardımcı olabilir. Ancak bahçeler ve çiftliklerden kamusal alanlara ve daha geniş yerlere kadar her şeyin tozlayıcı dostu habitatlar haline gelebilmesi için politika değişiklikleri ve bireysel eylemler birlikte çalışmalı.

Independent Türkçe

 



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe