İzleyiciler Netflix'teki İspanyol filmini yerden yere vuruyor

Kötü Etki, bu hafta Netflix'in İngilizce olmayan filmler listesindeki en çok izlenen yapım (Netflix)
Kötü Etki, bu hafta Netflix'in İngilizce olmayan filmler listesindeki en çok izlenen yapım (Netflix)
TT

İzleyiciler Netflix'teki İspanyol filmini yerden yere vuruyor

Kötü Etki, bu hafta Netflix'in İngilizce olmayan filmler listesindeki en çok izlenen yapım (Netflix)
Kötü Etki, bu hafta Netflix'in İngilizce olmayan filmler listesindeki en çok izlenen yapım (Netflix)

Netflix, platformun en popüler dizilerinin yıldızlarını bir araya getiren yeni bir İspanyol gerilim filmini izleyicilerle buluşturdu. 

Ocak ayında İspanya'da vizyona giren suç draması Kötü Etki (Mala influencia), izleyenlerden çoğunlukla olumsuz yorumlar aldı.

Yayın devi, resmi açıklamasında 18 yaşından küçük izleyiciler için uygun olmadığını belirttiği Kötü Etki'nin konusunu şöyle özetliyor:

Eski bir hükümlü, zengin bir varisi bir sapıktan korumak için işe alındığında yeni bir başlangıç yapar. Ancak giderek yakınlaştıkça aralarındaki çekim karşı konulmaz bir hal alır.

Filmde Netflix İspanya'nın sevilen yapımlarından tanıdık yüzler de yer alıyor: Popüler dizi Elite'ten Mirela Balić ve La Casa de Papel'in yıldızlarından Enrique Arce kadroda.

9 Mayıs'ta platformda izleyiciyle buluşan Kötü Etki, kısa sürede Netflix'in popüler yapımları arasında yer alsa da izleyicilerden ve eleştirmenlerden aynı oranda olumlu yorumlar almayı başaramadı. 

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'daki kullanıcılar, karakterlerinin "zayıf ve özensiz bir şekilde yazıldığını" ifade etti.

Bir kullanıcı, "çok yetersiz bir senaryo" yorumunu yaparken, finalin de "mantık sınırlarını zorladığını" savundu. 

"Çok basit kaldı"

Bir başka izleyici filmi "vasat" diye nitelendirerek, Eros karakterinin geçmişine daha fazla yer verilseydi hikayenin daha güçlü olabileceğini öne sürdü. Aynı kişi, "Keşke daha yoğun ve heyecanlı olsaydı ama çok basit kaldı. Yine de izlenecek başka bir şey bulamayanlara önerebilirim" ifadelerini kullandı.

IMDb'deki ağır eleştirilerden biri şöyle diyor:

Skandal, gerilim ve belki birkaç dramatik ihanet bekleyerek izlemeye başladım ama elime ne geçti? Kendini olduğundan daha akıllı sanan, aşırı filtrelenmiş bir kabus.

Bir başka yorumda ise şu ifadeler dikkat çekiyor:

Başroller elinden geleni yapıyor ama TikTok kavgasından fırlamış gibi duran diyaloglar ve daha ilk sahneden tahmin edilebilen ters köşelerle harcanıyorlar. Filmin temposu ortalarda sürünüyor, sonuysa aceleye getiriliyor. Karakter motivasyonları belirsiz ve havada kalıyor.

"Bir buçuk saat bitmek bilmedi"

Google yorumlarında da olumsuz tepkiler daha baskın. Filmi izleyen hayal kırıklığı yaşamış bir sinemasever şöyle yazmış:

Uzun zamandır izlediğim en kötü filmlerden biri. Bir buçuk saat bitmek bilmedi. Ergen klişeleriyle dolu gereksiz sahneler, anlaşılmayan hikaye akışı ve saçma diyaloglar.

Bir diğer izleyiciyse daha da sertti:

Kötü değil, çok kötü! Anlamsız, oyuncular arasında hiç bağlantı yok, diyaloglar WhatsApp konuşması gibi, senaryo desen tam bir felaket... En güzel tarafı fragmanıydı çünkü filmde ne varsa fragmanda özetlenmiş zaten. Bir buçuk saatinizi boşa harcamayın.

"İzlediğim en kötü film"

Son olarak başka bir izleyici de şöyle demiş:

Hayatımda izlediğim en kötü film. Oyunculuk mu daha kötü senaryo mu karar veremedim. Eşim kitabını okumuştu, onun söylediğine göre filmle kitabın uzaktan yakından alakası yok.

Independent Türkçe, Mirror, Metro, Express



Uzmanlar sadece tek bir aşırı işlenmiş gıdayı önerdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Uzmanlar sadece tek bir aşırı işlenmiş gıdayı önerdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Araştırmacılar, sosisli sandviç ve patates kızartması gibi aşırı işlenmiş gıdalarla beslenmenin Parkinson hastalığı, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve erken ölümle bağlantılı olduğunu daha önce göstermişti. Ancak bazı aşırı işlenmiş gıdaların sağlığımız için o kadar da kötü olmayabileceği ortaya çıktı.

Good Food Institute ve PAN International'ın aşırı işlenmiş bitki bazlı etler üzerine hazırladığı yeni rapor, son zamanlarda popülaritesindeki düşüşe rağmen bu gıda ürünlerine yönelmenin faydalarını ortaya koyuyor.

PAN International Beslenme Rehberi Girişimi Direktörü olan beslenme bilimci Roberta Alessandrini, yakın zamanda CNN'e, "Doktorlar ve diyetisyenler hastalarına beslenme tavsiyeleri verirken alternatif proteinleri dikkate almıyor çünkü bu gıdaları aşırı işlenmiş olarak görüyorlar" diye konuştu.

Ancak dikkatle seçildiği takdirde bu gıdalar, insanlar ve gezegenin iyiliği için daha bitkisel diyetlere geçişte uygun ve yararlı bir yol olabilir.

Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu'nda beslenme ve epidemiyoloji profesörü olan Dr. Frank B. Hu, bu yıl The New York Times'a, "etsiz" et ürünleri etin tadını ve dokusunu taklit etmek için tasarlanırken (ve hatta bazı burger köfteleri "kanlıyken" ) sahte etin genellikle kırmızı etten daha iyi bir besin profiline sahip olduğunu söyledi.

Okulda epidemiyoloji ve beslenme profesörü olan Dr. Walter Willett, CNN'e, "Sığır etinin yağ bileşimi sağlık açısından o kadar istenmeyen bir durum ki, bundan daha iyisini yapmak çok kolay" diye konuştu. Willett, sığır etinde bulunan ve bitkilerde eksik olan önemli besin maddelerinin et alternatiflerine eklenebileceğini belirtti.

Hayvansal ürünler sadece çok fazla doymuş yağ içermekle kalmaz, aynı zamanda çoklu doymamış yağ, lif ve bitkilerde bulunan mineral ve vitaminlerin çoğundan yoksundur.

Ancak olumsuz yanlar da var. Avustralya George Enstitüsü 2023'te, bitki bazlı et ürünlerinin genellikle gerçek etlerden daha sağlıklı olmasına rağmen, şeker oranlarının daha yüksek olabileceğini tespit etmişti.

Bir başka sorun da yüksek sodyum içeriği. Kırmızı etin tuzu daha az ancak 2020'de yapılan rastgele klinik araştırmaya göre, çoğu kişi yemeden önce bifteği terbiye ediyor ve bazen daha yüksek sodyumlu ürünler yiyen insanlarla aynı miktarda tuz tüketiyor.

Bitki bazlı etlerin yüksek maliyeti tüketicilerin hâlâ büyük ölçüde gerçek ete yönelmesine neden olsa da bu etin beraberinde getirdiği ağır bir maliyeti daha var.

Biyolojik Çeşitlilik Merkezi'ne göre, et endüstrisi her yıl küresel olarak gezegeni ısıtan sera gazı emisyonlarının yüzde 16,5'ine sebep oluyor. Et ürünleri tüketmeyi kesmek, toplumlara her yıl ekstrem hava koşullarına bağlı felaketler nedeniyle trilyonlarca dolara mal olan bu küresel felaketin önlenmesinde önemli bir etkiye sahip olacaktır.

Willett, "İklim değişikliği, çevresel bozulma ve halk sağlığıyla ilgili o kadar büyük bir aciliyet var ki, insanlara bitki bazlı et alternatifleri de dahil mümkün olduğunca çok seçenek sunmamız gerekiyor" dedi.

Amerikan Kalp Derneği, et yerine yüksek oranda işlenmiş ikame etler tüketilmemesini ve bunun yerine "yüksek kaliteli, besin değeri yüksek bitki bazlı gıdaların" terchil edilmesini öneriyor.

Independent Türkçe