Bilim insanları yaşlanmayı yıllarca geciktirebilen takviyeyi açıkladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları yaşlanmayı yıllarca geciktirebilen takviyeyi açıkladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Uzun yaşam açısından umut verici stratejilere yol açabilecek yeni bir çalışmaya göre günlük D3 vitamini takviyesi almak, biyolojik yaşlanmayı yıllarca önleyebilir.

American Journal of Clinical Nutrition'da perşembe günü yayımlanan çalışmada, ABD'den 55 yaş ve üzeri kadınlarla 50 yaş ve üzeri erkeklerin D3 vitamini ve omega 3 yağ asidi takviyesinden sonra 5 yıl boyunca izlendiği Vital adlı klinik çalışmadan elde edilen veriler değerlendirildi.

Takviyenin özellikle hücrelerdeki telomerler üzerindeki etkisi incelendi; tekrarlayan DNA dizileri olan telomerler, kromozomların uçlarında bulunur ve onların bozulmasını önler.

Kromozomların bu koruyucu başlıkları doğal yaşlanma sürecinde kısalıyor ve yaşa bağlı çeşitli hastalıkların gelişimiyle de bağlantılılar.

Brigham ve Kadın Hastanesi'nden çalışmanın ortak yazarı JoAnn Manson, "Vital, D vitamini takviyelerinin telomerleri koruduğunu ve telomer uzunluğunu muhafaza ettiğini gösteren ilk büyük ölçekli ve uzun vadeli randomize çalışma" diyor.

Bu bulgu özellikle dikkate değer çünkü Vital, D vitamininin iltihaplanmayı azaltma ve ileri seviye kanser ve otoimmün hastalıklar gibi yaşa bağlı belirli kronik hastalıkların riskini düşürmedeki faydalarını da gösterdi.

Daha önceki kısa süreli, küçük ölçekli çalışmalar, D vitamini veya omega 3 yağ asidi takviyesinin telomerleri desteklediğini öne sürse de sonuçlar tutarsızdı.

Araştırmacılar Vital çalışmasında 5 yıl boyunca katılımcılarda D3 vitamini (günde yaklaşık 50 mikrogram) ve omega 3 yağ asidi (günde 1 g) takviyesini takip etti.

Yaklaşık 1054 katılımcının beyaz kan hücrelerindeki telomer uzunluğu, çalışmanın başında, ikinci ve 4. yıllarında incelendi.

Araştırmacılar D3 vitamini takviyesinin telomer kısalmasını 4 yıl boyunca kayda değer derecede azalttığını saptadı.

Bilim insanları "Plaseboyla karşılaştırıldığında, D3 vitamini takviyesi lökosit telomer uzunluğundaki azalmayı önemli ölçüde azalttı" diye yazıyor.

Bu, "plaseboya kıyasla yaklaşık üç yıllık yaşlanmayı" önlemeye eşdeğer.

Ancak omega 3 yağ asidi takviyesinin takip süresince telomer uzunluğu üzerinde önemli bir etkisi olmadığını belirtiyorlar.

Çalışmanın bir diğer yazarı Haidong Zhu "Bulgularımız, hedefe yönelik D vitamini takviyesinin biyolojik yaşlanma sürecine karşı koymada umut verici bir strateji olabileceğini gösteriyor ancak daha fazla araştırmaya ihtiyaç var" diyor.

Omega 3 yağ asitleriyle birlikte veya bunlar olmadan günlük D3 vitamini takviyesi, telomer aşınması veya hücre yaşlanmasına karşı koymada rol oynayabilir.

Independent Türkçe



Bilim insanları şoke oldu: Dünya'nın çekirdeği altın sızdırıyor

Hawaii volkanik kayalarında değerli metal izleri tespit edildi (ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu)
Hawaii volkanik kayalarında değerli metal izleri tespit edildi (ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu)
TT

Bilim insanları şoke oldu: Dünya'nın çekirdeği altın sızdırıyor

Hawaii volkanik kayalarında değerli metal izleri tespit edildi (ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu)
Hawaii volkanik kayalarında değerli metal izleri tespit edildi (ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu)

Hawaii volkanik kayalarının üzerinde yapılan türünün ilk örneği niteliğindeki analiz, Dünya'nın çekirdeğinin altın ve diğer değerli metalleri yüzeye sızdırdığını ortaya çıkardı.

Dünya'nın altın ve rutenyum gibi değerli metal yataklarının en az yüzde 99,99'u, 3 bin kilometre kalınlığındaki katı kayanın altında, insanlığın ulaşamayacağı bir yerde, metalik çekirdeğe hapsolmuş durumda.

Bu değerli metaller, gezegenin 4,5 milyar yıl önceki oluşumu sırasında çekirdeğe hapsoldu. Araştırmacılar, çarşamba günü hakemli dergi Nature'da yayımlanan analizlerinde, "Rutenyum gibi değerli metaller metalik çekirdekte yüksek konsantrasyonda bulunurken, silikat mantoda son derece düşük seviyedeler" diyor.

Yeni teknikler kullanan araştırmacıların Dünya'nın yüzeyindeki volkanik kayalarda tespit ettiği rutenyum seviyesi, kökenlerinin çekirdek-manto sınırına dayandığına işaret ediyor.

Çalışma, Hawaii'deki volkanik bazalt kayaların, mantodan çok daha yüksek oranda değerli metal yoğunluğuna sahip olduğunu ortaya koydu.

Göttingen Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Nils Messling "Verilerimiz, altın ve diğer değerli metaller dahil olmak üzere çekirdekten gelen maddelerin üstteki mantoya sızdığını doğruluyor" diyor.

İlk sonuçlar geldiğinde, kelimenin tam anlamıyla altın bulduğumuzu (İngilizcede "strike gold" deyimi hem "altın bulmak" hem de "köşeyi dönmek" anlamına geliyor -çn.) fark ettik!

Bulgular, Dünya'nın çekirdeğinin daha önce düşünüldüğü kadar izole olmadığını ortaya koyuyor. Bir zamanlar erişilemez sanılan çekirdekten gelen malzeme, volkanik patlamalarda yüzeye fırlıyor ve gelecekte bu tür sızıntılar yoluyla incelenebilir.

Araştırmacılar, rutenyumun çeşitli formlarının çekirdek-manto etkileşimini daha ayrıntılı bir şekilde incelemede yeni bir iz sürücü görevi görebileceğini söylüyor.

Yeni analiz, çekirdek-manto sınırının yakınından gelen birkaç yüz katrilyon tonluk aşırı ısınmış malzemenin, Dünya yüzeyine yükselerek Hawaii gibi okyanus adalarını oluşturduğunu gösteriyor.

Bu aynı zamanda, dünyanın bel bağladığımız altın ve diğer değerli metal kaynaklarının en azından bir kısmının çekirdekten geldiği anlamına geliyor.

Öte yandan araştırmacılar, çalışmada gözlemlenen çekirdekten sızma sürecinin geçmişte de var olup olmadığının henüz bilinmediğini belirtiyor.

Çalışmada "Bulgularımız, yuvamız olan gezegenin iç dinamiklerinin evrimine dair yepyeni bir bakış açısı sunuyor" ifadeleri yer alıyor.

Independent Türkçe