Çok konuşulan sahnenin perde arkası: Tom Cruise yorgunluktan tükenmiş

23 Mayıs'ta vizyona giren Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da Tom Cruise, süper casus Ethan Hunt'ı son kez canlandırıyor (Paramount)
23 Mayıs'ta vizyona giren Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da Tom Cruise, süper casus Ethan Hunt'ı son kez canlandırıyor (Paramount)
TT

Çok konuşulan sahnenin perde arkası: Tom Cruise yorgunluktan tükenmiş

23 Mayıs'ta vizyona giren Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da Tom Cruise, süper casus Ethan Hunt'ı son kez canlandırıyor (Paramount)
23 Mayıs'ta vizyona giren Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da Tom Cruise, süper casus Ethan Hunt'ı son kez canlandırıyor (Paramount)

Neredeyse 30 yıl boyunca bir seriyi sırtlamak, zaman zaman yorgunluk yaratabilir. Ancak bunu yaşamak için belki de en kötü yer, binlerce metre yüksekteki bir uçağın kanadı olsa gerek. Ve işte Mission: Impossible – Son Hesaplaşma'nın (Mission: Impossible – The Final Reckoning) finalindeki nefes kesen sahnede, Tom Cruise'un başına tam da bu geldi.

Filmin dublör koordinatörü ve ikinci yönetmeni Wade Eastwood, The Times'a verdiği röportajda bu unutulmaz çekimin yıldız oyuncu için ne denli zorlu geçtiğini anlattı.

"Gerçekten onu mahvetti. Rüzgarın ve pervanenin yarattığı basınç, uçuş sırasında yüzüne çarpan parçacıklar... Yapılabilecek en zor antrenmandı. Çok tehlikeliydi ve onu inanılmaz yordu" diyen Eastwood, Cruise'un yorgunluktan birçok kez kanattan taşınmak zorunda kaldığını belirtti: 

Bütün gün havadaydı.

Bu sahnede Cruise, yönetmen Christopher McQuarrie ve ekiple iletişim kurmak için el işaretlerine başvurdu. Ağzını defalarca işaret etmesi, yorgun olduğu anlamına geliyordu. Cruise, uçuş ortasında kanat üstünde 10-15 dakikalık kısa molalar verip ardından çekime devam etti. Buna rağmen yıldız isim soğukkanlılığını hiç kaybetmedi. 

"Tom korktuğunu belli etmez"

Eastwood, "Tom korktuğunu belli etmez, her zaman özgüvenlidir" diyerek ekledi: 

En zor ve yorucu anlarda bile eğlenir, her zaman gülümser ve yaptığı işi gerçekten sever.

Serinin final filmiyle birlikte Cruise, bir süre çılgın sahnelere ara verebilir. Ünlü aktörün sıradaki projesiyse Diriliş'in (The Revenant) yönetmeni Alejandro González Iñárritu imzalı bir bilimkurgu olacak. Dünya çapında yıkıcı sonuçlar doğuracak olayları konu alan filmde Cruise, neredeyse yok ettiği dünyayı kurtardığına insanları inandırmaya çalışan bir karakteri canlandıracak. Yapımda 62 yaşındaki yıldıza Sophia Wilde, Emma D'Arcy, Riz Ahmed, Jesse Plemons ve John Goodman eşlik edecek.

Son derece iddialı görünen bu projede Cruise'un sınırlarını fiziksel olarak ne kadar zorlayacağı ise şimdilik belirsiz. Ancak Eastwood, yıldız oyuncunun tehlikeden uzak durmasının pek olası olmadığını söylüyor: 

Hayır, hiç sanmıyorum. O tam anlamıyla bir makine. 20 yaşındaki biri gibi hareket ediyor. Bunu da sihirle değil, sıkı çalışma, beslenme disiplini ve düzenli antrenmanla sağlıyor.

Independent Türkçe, GamesRadar, The Times, Deadline



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience