Balina kemiğinden yapılmış en eski aletler bulundu

Gri balina kemiğinden yapılan 18 bin yıllık alet, insan-balina etkileşiminin tarihine ışık tutuyor (Alexandre Lefebvre/AP)
Gri balina kemiğinden yapılan 18 bin yıllık alet, insan-balina etkileşiminin tarihine ışık tutuyor (Alexandre Lefebvre/AP)
TT

Balina kemiğinden yapılmış en eski aletler bulundu

Gri balina kemiğinden yapılan 18 bin yıllık alet, insan-balina etkileşiminin tarihine ışık tutuyor (Alexandre Lefebvre/AP)
Gri balina kemiğinden yapılan 18 bin yıllık alet, insan-balina etkileşiminin tarihine ışık tutuyor (Alexandre Lefebvre/AP)

Araştırmacılar, insanların balina kemiğinden yaptığı en eski aletleri keşfetti. İspanya'da bulunan kemiklerin avlanmak için kullanıldığı düşünülüyor.

Paleolitik Çağ'da kıyı bölgelerinde yaşayan insanların güçlü balina kemiklerinden çeşitli aletler yapmış olması muhtemel görülüyordu. Ancak deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle bilim insanları kıyı popülasyonlarına dair kanıt bulmakta zorlanıyor.

Bugünkü Avrupa'nın batısında binlerce yıl önce yaşayan insanların, kızıl geyikten atlara kadar karada yaşayan çeşitli türleri avladığı bilinse de deniz canlılarıyla etkileşimleri tam olarak belirlenemiyordu.

Öte yandan son yıllarda yapılan çalışmalar, deniz kıyısındaki canlılardan faydalandıklarına dair kanıtlar sunuyor. 

Toulouse-Jean Jaurès Üniversitesi'nden arkeolog Jean-Marc Pétillon, "İnsanların karasal kaynaklı beslenmeye ek olarak deniz kabukları topladığını, deniz kuşlarını ve deniz balıkları avladığını gösteren çalışmalar var ve bunlar Paleolitik insanların deniz kökenli kalıntıları deniz kıyısından uzağa, iç bölgelere taşıması sayesinde mümkün oldu" diyor.

Pétillon ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında İspanya'nın Biskay Körfezi çevresindeki kazılarda çıkarılan 83 kemik aleti ve Santa Catalina Mağarası'nda keşfedilen 90 kemiği analiz etti.

Kütle spektrometrisi ve radyokarbon tarihleme teknikleriyle kemiklerin hangi türlere ait olduğunu ve yaşını belirlediler.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta dün (27 Mayıs) yayımlanan çalışmaya göre kemikler en az 5 büyük balina türünden geliyor. Bunlar arasında ispermeçet balinası, oluklu balina, mavi balina ve gri balina öne çıkıyor. Diğer türün Eubalaena ve Grönland balinası olduğu düşünülüyor. 

Araştırmacılar en eski örneklerinse 19 bin ila 20 bin yıllık olduğunu saptadı. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda balina kemiğinden yapılmış aletlere dair sağlam kanıtlar yaklaşık 5 bin yıl öncesine dayanıyordu.

Western Carolina Üniversitesi'nde balinalar üzerine çalışan Vicki Szabo, yer almadığı araştırma hakkında "İnsanlar ve balinalar belli ki uzun zamandır etkileşim içinde" diyor.

Bilim insanları sivri uçlu aletlerin avlanma amacıyla kullanıldığını tahmin ediyor. Pétillon şu ifadeleri kullanıyor: 

Balina kemiğinden yapılmış nesnelerin çoğu, av ekipmanının parçası olan sivri uçlu aletler. Bazılarıysa çok uzun ve kalın olduğundan, muhtemelen oklardan ziyade mızrak benzeri aletlere bağlanıyordu.

Pétillon bu dönemde sivri uçlu aletlerde dayanıklı ve esnek olduğu için genellikle geyik boynuzu kullanıldığını ancak balina kemiklerinin muhtemelen boyutları nedeniyle tercih edildiğini söylüyor.

Araştırmacılar ayrıca Paleolitik Çağ'daki insanların balinaları avlamadığını, kıyıya vuran hayvanların kemiklerini kullandığını düşünüyor. 

Pétillon "Aktif balina avcılığının en eski kanıtları çok daha yeni. Kore'de yaklaşık 6 bin yıl önce ve Avrupa'da yaklaşık 5 bin yıl önceye ait" diyor.

Independent Türkçe, Popular Science, AP, Nature Communications



Bilim insanları alkışlama sırasında nasıl ses çıktığını nihayet buldu

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bilim insanları alkışlama sırasında nasıl ses çıktığını nihayet buldu

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Bilim insanları el çırpma sırasında ses üretilmesini sağlayan karmaşık süreci nihayet çözdü. Bu keşif, basit eylemlerin bile fizik açısından ne kadar zengin olabileceğini gösteriyor.

Hakemli dergi Physical Review Research'te yayımlanan araştırma, el çırpmaya özgü "şak" sesinin sadece iki elin birbirine çarpmasından değil, çok daha karmaşık bir olgudan kaynaklandığını gösteriyor.

Alkışlama sırasındaki sesinin oluşmasının anahtarı, küçük bir boşlukta sıkıştırılıp dışarı itilen hava boşluğu.

Bilim insanları el çırpmayı anlamak için canlı deneyler, teorik modelleme ve insan elinin silikon replikalarını kullanarak disiplinlerarası bir yaklaşım izledi.

Hızı, ellerin şeklini ve hatta cildin yumuşaklığını değiştirerek el çırpma sesinin şiddetini ve süresini ayarladılar.

Cornell Üniversitesi'nden Yicong Fu, ortak yazarı olduğu araştırma hakkında "Her zaman el çırpıyoruz ama bunun üzerine derinlemesine düşünmüyoruz. Araştırmanın amacı da bu" diyor. 

Dünyayı daha derin bir bilgi ve anlayışla açıklamak.

Mississippi Üniversitesi'nden çalışmanın bir diğer yazarı Likun Zhang de "Amaç sadece akustiğe, akış uyarımına veya çarpışma dinamiğine bakmak değil, hepsini aynı anda incelemekti" ifadelerini kullanıyor. 

Bu, sesin el çırpmayla gerçekten nasıl ilişkili olduğunu anlamamızı sağlayan disiplinlerarası bir çaba.

Çalışma, eller alkış sırasında bir araya geldiğinde avuç içleri arasında bir hava boşluğu oluştuğunu  gösteriyor. Bu hava boşluğu, işaret parmağı ve başparmak arasındaki dar açıklıktan hızla dışarı atılarak hava moleküllerinin titreşmesine neden oluyor.

Bilim insanları bu titreşimi, boş bir şişenin ağzına üfleyince duyulan sesin arkasındaki Helmholtz rezonansı prensibine benzetiyor.

Dr. Zhang, "Geleneksel Helmholtz rezonatörleri, şişenin cam duvarları gibi sert duvarlara sahip. Bu, enerjinin çoğu akustik sinyale katkıda bulunduğu için uzun süren ve çok yavaş bir şekilde zayıflayan bir ses üretiyor" diye açıklıyor.

Ama mesela ellerimiz gibi elastik duvarlar olduğunda, katı malzeme daha fazla titreşiyor ve tüm bu hareket sesin enerjisini emiyor.

ukılo
Çalışmada kullanılan başlıca deney malzemeleri ve yöntemlerin tasviri (Physical Review Research)

Araştırmacılar alkışlamanın bu yüzden daha uzun bir ses yerine tek bir kısa "şak" sesi çıkardığını söylüyor.

Bilim insanları araştırmalarının, ritim zamanlamasında el çırpmanın sık sık kullanıldığı müzik eğitimine katkı sağlamasını umuyor.

Çalışmanın ayrıca herkesin alkışının farklı bir ses ve frekansta olduğunu göstermesi, el çırpmanın gelecekte parmak izi gibi bir kimlik belirleme yöntemi olarak kullanılabileceğine işaret ediyor.

Çalışmanın bir başka yazarı Guoqin Liu "İnsanların kimliğini belirleme, bu araştırmanın en umut verici uygulamalarından biri. Sadece sesinden kimin el çırptığını anlayabiliriz" diyor.

Independent Türkçe