2 bin yıl önce beraber gömülen ikiz bebeklerin gizemi aydınlandı

Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)
Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)
TT

2 bin yıl önce beraber gömülen ikiz bebeklerin gizemi aydınlandı

Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)
Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)

Yeni bir araştırmaya göre Hırvatistan'da bulunan ve 2 bin yıl önce birbirine dönük halde gömülen çift yumurta ikizi bebeklerin ölümünde kurşun zehirlenmesi rol oynamış olabilir.

Bebeklerin nasıl öldüğü tam olarak bilinmese de Mississippi Eyalet Üniversitesi'nden Anna Osterholtz'un da aralarında bulunduğu araştırmacılar, kurşun zehirlenmesinin rol oynadığından şüpheleniyor.

Nadir görülen çifte defin, MÖ 47 civarında Roma'nın İlirya eyaletinin parçası olan, Hırvatistan'ın Trogir kentindeki Dragulin mezarlığında keşfedildi.

Arkeologlar mezarlıktaki ilk kazıyı, yeni bir otopark inşaatında antik taş vazoların ortaya çıkarması üzerine 2016'da yapmıştı.

DNA analizi, bebeklerin MS 1. ya da 2. yüzyılda birlikte gömülen ve biri kız, diğeri erkek olan çift yumurta ikizleri olduğunu ortaya çıkardı.

Journal of Archaeological Science'ta yayımlanan çalışmada, "Tek seferde gömülmüş olmaları, aynı anda öldüklerine ve muhtemelen ölü doğduklarına işaret ediyor" sonucuna varıldı.

İskeletlerin analizi, ikiz bebeklerde "ciddi bir metabolik hastalık" ve "deniz ürünleri içeren tipik bir Roma beslenme düzeni"ne işaret ediyor. İkizler muhtemelen iskorbüt veya raşitizm gibi beslenme yetersizliklerinden muzdaripti ve vücutları bazı besinleri kullanamıyordu.

Araştırmacılar annelerinin yetersiz beslendiğinden veya metabolik bir hastalıktan muzdarip olduğundan, bunun da bebeklerin sağlık durumunun kötüleşmesine katkıda bulunduğundan şüpheleniyor. Çalışmada buna alternatif olarak bebeklerin kurşun zehirlenmesinin yol açtığı metabolik komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetmiş olabileceği öne sürülüyor.

Çalışmada, "Kurşun zehirlenmesi düşük, ölü doğum ve bebek ölüm oranlarının artmasıyla bağlantılı" ifadeleri yer alıyor. 

Bunun nedeni, annenin maruz kaldığı kurşunun plasenta yoluyla fetüse ve daha sonra anne sütü yoluyla bebeğe geçmesi sonucu çocuğun patolojik değişiklikler göstermeye başlaması.

Daha önceki çalışmalar, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünde kurşun zehirlenmesinin oynadığı kilit rolü belgelemişti.

Roma dünyası bu zehirli metali boru ve mutfak gereçlerininde geniş çapta kullanmanın yanı sıra gıdaları korumak ve şarabı tatlandırmak için de tercih ediyordu.

Araştırmacılar ikizlerin iskeletinde, kemiklerdeki gözeneklerin artması gibi kurşun zehirlenmesinin etkileriyle tutarlı rahatsızlıklar saptadı.

Hırvatistan'daki antik kazı alanlarından 150 kişi üzerinde yakın zamanda yapılan bir çalışma da "Roma döneminde kurşun seviyelerinde muazzam bir artış" yaşandığını göstermişti. 

Benzer bir eğilimin Tragurium'un yakın çevresindeki birkaç Roma dönemi yerleşiminde de görülmesi, bu hipoteze ek bir doğrulama sunabilir.

Independent Türkçe



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience