Oscarlı yıldızlar gerçek olaylardan esinlenen felaket filminde buluştu

2013 yapımı Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanan 55 yaşındaki Matthew McConaughey, 6 yıldır sinemaya ara vermişti (Apple)
2013 yapımı Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanan 55 yaşındaki Matthew McConaughey, 6 yıldır sinemaya ara vermişti (Apple)
TT

Oscarlı yıldızlar gerçek olaylardan esinlenen felaket filminde buluştu

2013 yapımı Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanan 55 yaşındaki Matthew McConaughey, 6 yıldır sinemaya ara vermişti (Apple)
2013 yapımı Sınırsızlar Kulübü'ndeki (Dallas Buyers Club) performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanan 55 yaşındaki Matthew McConaughey, 6 yıldır sinemaya ara vermişti (Apple)

Apple TV+, başrolünde Oscar ödüllü Matthew McConaughey'nin yer aldığı yeni felaket filmi The Lost Bus'ın fragmanını yayımladı.

Lizzie Johnson'ın gerçek olaylara dayanan Paradise: One Town's Struggle to Survive an American Wildfire (Cennet: Bir Kasabanın Amerikan Orman Yangınında Hayatta Kalma Mücadelesi) adlı kitabından uyarlanan film, resmi özetine göre, "yoldan çıkmış bir okul otobüsü şoförüyle fedakar bir öğretmenin, 22 çocuğu korkunç bir yangından kurtarmak için verdikleri mücadeleyi" konu alıyor.

Fragmanda McConaughey'nin canlandırdığı karakterin, Kaliforniya'nın Butte County bölgesinde otobüs sürerken telsizden bir anons aldığı görülüyor. Ses, "Ponderosa İlkokulu'nda bir durum var. 22 çocuk mahsur kaldı... Bu çocukları alabilecek biri var mı?" diyor. 

McConaughey mikrofonu eline alıp cevap vermek üzereyken görüntüler, duman bulutları, havadan yangın söndürme ekipleri ve alevlerin içinden geçen otobüs sahnelerine kesiliyor.

Filmin başrolünde McConaughey'ye America Ferrera eşlik ediyor. Oyuncu kadrosunda ayrıca Yul Vazquez, Ashlie Atkinson ve Spencer Watson yer alıyor.

"Sessiz kahramanlıkların hikayesi"

Yönetmen koltuğunda oturan Paul Greengrass, filmle ilgili şu ifadeyi kullanıyor:

The Lost Bus, sessiz kahramanlıkların hikayesi. Akla hayale sığmayan bir felaketin ortasında insanların nasıl bir araya geldiğini anlatıyor. Böyle bir öyküyü anlatma fırsatını bana verdikleri için onur duyuyorum.

Uçuş 93 (United 93) ve Kanlı Pazar'la (Bloody Sunday) da tanınan Greengrass, Brad Inglesby'yle birlikte filmin senaryosunu da kaleme aldı. 

Yapımcılar arasında Oscarlı yıldız Jamie Lee Curtis de bulunuyor. Curtis, Johnson'ı konuk olduğu radyo programında dinledikten sonra proje fikrini ortaya atmış. Kitabın yazarı Lizzie Johnson ise filmin yönetici yapımcılığını üstleniyor.

The Lost Bus, 2025 sonbaharında Apple TV+ ve sınırlı sayıda sinema salonunda izleyiciyle buluşacak.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter



Brian Cox, Donald Trump'ı filmlerdeki kötü adamlara benzetti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Brian Cox, Donald Trump'ı filmlerdeki kötü adamlara benzetti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Brian Cox, ABD Başkanı Donald Trump'ın "hiçbir empati yeteneği bulunmadığı" için "çok iyi bir kötü adam örneği" olduğunu söyledi.

Başkanlığı boyunca Trump'ı açıkça eleştirmeyi sürdüren 79 yaşındaki İskoç aktör, geçen yıl Channel 4'un ABD seçimini canlı yayımladığı programa konuk olduğunda onu "canavar" diye nitelemişti.

Ödüllü HBO dizisi Succession'da medya patronu Logan Roy'u canlandırmasıyla tanınan Cox, yakın zamanda yayımlanan ve James Bond tarzı bir kötü adam karakterini canlandırdığı realite şov programı 007: Road to a Million'dan bahsederken, Trump'ın tüm kötü adam özelliklerine sahip olduğunu söyledi.

Cox, The Telegraph'a, "Donald Trump'ın çok iyi bir kötü adam örneği olduğunu düşünüyorum çünkü hiç empati yeteneği yok" diye konuştu.

Zeki ve onu küçümseyemezsiniz ama şahsen ben bu adamı sevmiyorum.

Londra'da ve New York'a bağlı Brooklyn'de yaşayan Cox, Trump'ı "bencil bir güç" diye niteledi ve ABD'yi oligarşiye doğru götürdüğünü savundu.

Böyle bir ülkede, bu kadar bencil biri sadece oligarşi yaratır ve Trump da bu yöne doğru gidiyor. Bu işe yaramaz. Amerika'da jeton geç düşse de her geçen gün daha fazla düşüyor. Giderek daha fazla kişi neler olup bittiğini anlıyor çünkü canı yanan halk olacak ve Trump'ın onları desteklemesi gerekiyor.

Cox, mayısta Trump'ın ABD yapımı olmayan filmlere yüzde 100 gümrük vergisi uygulama önerisini eleştirerek bunun "tam bir felaket" olacağını belirtmişti.

Cox, Times Radio'ya, Trump yönetiminin "filmlerin nasıl yapıldığına, filmlerin maliyetine, filmlerin maliyetinin nasıl arttığına ve Amerika'daki filmlerin maliyetinin önemli ölçüde arttığına dair bakış açısını gerçekten anlamadığını" söylemişti.

"Bu yüzden Hollywood'un göz ardı edildiğini söylemek pek doğru olmaz, işler ilerledi ve Amerika'da ülke çapında yaygınlaştı" diye eklemişti.

Bu bir tür saçmalık ve büyük bir cehalet göstergesi.

Kasım 2024'teki ABD başkanlık seçiminin sonuçlarının ardından Cox, Birleşik Krallık'ta "mümkün olduğunca çok zaman geçirmeye" çalışacağını söylemişti.

Sonucun insanlara inancını kaybetmesine neden olup olmadığı sorulduğunda The Guardian'a şunları söylemişti:

Hayır, insanlara inancımı kaybetmeme neden olmuyor. Sadece insanların aptal olduğunu anlamamı sağlıyor. Gelecek 4 yıl epey zorlu geçecek.

Independent Türkçe